8.BÖLÜM: POPÜLERLİK KAVGASI

734K 20.5K 6.6K
                                    

8.BÖLÜM: "POPÜLERLİK KAVGASI" 

Ertesi gün uyandığımda yanımda Kıvanç'ı görmeyi beklemiyordum. O da bunu bildiğinden olsa gerek çoktan gitmişti, yani uyandığımda onu göremedim.

Dün gece neler olmuştu öyle? Önce Kıvanç'ın karanlık fobisi olduğunu öğrenmiştim, sonra beni öpmüştü ki bu konuyu uzun uzadıya düşünmek isterdim... En sonunda evime gelmiş, aksiyon kotamı aşmaya yemin etmiş gibi gece boyunca bana sarılarak uyumuştu.

Sırıtarak doğruldum. Ne rahat bir uyku çektiğimi yeni fark ediyordum. Yataktan çıktıktan sonra pijama üstümü çıkarırken benim olmayan yabancı bir koku aldım. Aşıklar gibi pijama üstünü koklamaya başladım. Elbise dolabının yanındaki boy aynasına yapıştırılmış turuncu kâğıdı görünce çıkardığım pijama üstünü yatağın üzerine fırlatıp aynaya doğru ilerledim.

Kâğıtta yazılı olan sayıların bir telefon numarasına ait olduğunu anlayarak sırt çantamdan çıkardığım telefonumu tuşladım. Numara Kıvanç'a ait olabilirdi.

"Ne var?"

Evet, numara Kıvanç'a aitti ve ben, telefon numaramı ona vermeyeceğimi kesin bir dille belirttiğim halde şimdi onu aramış bulunmaktaydım. Oltaya gelen çaresiz bir balık gibiydim ya da balıklara yem olmaktan bir türlü kurtulamayan bir solucandım. Bunu düşünmemin bir anlamı yoktu çünkü garip olan başka bir şey vardı.

Kıvanç, telefonları, ne var diye sert bir dille konuşarak mı cevaplıyordu?

"Şey, ben Nehir..." derken bir sonraki cümlem için utanç duymaya başlamıştım bile. "Yani, Solucan..."

Yatağımın üzerine çıktım çünkü eğer beni tanımadığını söylerse kendimi yataktan aşağıya atmayı planlıyordum. Hissedeceğim şok ve üzüntünün hatırına kendimi yüksek bir yerden atmam gerekirdi ve fobim olduğunu düşünülürse yatağın yüksekliği bu iş için bence gayet makuldü.

"Kim olduğunu biliyorum Solucan... Ne istiyorsun?"

Nasıl biliyordu? Yoksa numaramı bir şekilde bulup rehberine mi kaydetmişti?

Gevşek bir sırıtışla, "Beni rehberine mi kaydettin?" diye sorduktan sonra yatağıma bağdaş kurarak oturdum.

"Henüz değil."

"O halde arayan kişinin ben olduğumu nereden bildin?"

"Kapatıyorum."

"Dur!"

Ve kapattı. Zaten kapatmamasını beklemek aptallık olurdu.

Onu bir kez daha arayarak kendimden bıktırmak istemediğimden numarasını rehberime kaydedip telefonumla ilgilenmeyi keserek okul için hazırlanmaya başladım.

--

Okuldayken gözlerim istemsizce –belki de isteyerek, emin değilim– Kıvanç'ı aradı. Onu hiç göremediğim beş dersin sonunda Batu'nun beni arayıp bahçeye çağırmasıyla teneffüsümü Kıvanç'ı görmeyi bekleyerek geçirmek yerine Batu'nun yanına giderek harcadım.

Yanına vardığımda bahçedeki her zaman oturduğu çardakta oturmak yerine çardağın önünde volta atarken buldum onu. "Ne oldu?"

"Kıvanç'tan uzak duracaksın," derken ki üslubu hoşuma gitmedi.

Yine de sakin bir dille "Nedenmiş?" diye sordum.

"Ondan hoşlanmıyorum," dediğinde gözlerimi hafifçe kıstım. "Bir daha görüşmenizi istemiyorum."

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin