İlk olarak eğer filmi hâlâ izlemediyseniz diye biraz konusundan bahsetmek istiyorum.
Bugün neşem yok her zamankinden farklı olarak.
Nedenini izleyenler anlamıştır.
Neyse.
Anime bir kızın amcalarının evinin yakınındaki bir ormanda kaybolması ve Gin adında 18 yaşlarında bir çocuğun onu bulması ile başlıyor. Bu garip çocuk bir maske takıyor ve eğer ona dokunursanız yok olacağını söylüyor.
Az buçuk anlamışsınız konusunu. Şimdi...
HEMEN İZLİYORSUNUZ.
Hayatınızın 40 dakikasını kurtarmak için buradayım ben.
O zaman spoilerlı kısma geçebiliriz.
Spoiler dediğim için filmi izlemiş kişilerin bu kısmı okuduğunu varsayarak direk olumlu olumsuz gözüme batanları söylemek istiyorum.
Hotaru'nun hislerinden bahsetmek istiyorum öncelikle. Bir vampir hikayesinin hat safhalara çıkmış halini yansıtıyor birazcık bu film.
Düşünce şu... Ben yaşlanacağım ama o aynı kalacak.
İlk başlarda bu endişe onun aklının ucundan bile geçmiyor olsa da büyüdükçe tabi çıkmaza girmiş oluyor.
Peki, dokunamamak...
Sarılıp kokusunu içine çekememek...
İşte bu yüzden bizi etkiledi o sahne... Belki de bazılarımızı gözyaşlarına boğdu. (Bilhassa beni)
ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।
Heyecan, mutluluk ve sevgi bir yana...
Üzüntü, özlem ve endişe diğer yana...
İzlediğim andan itibaren söylediğim şey şuydu.
''Bir sarılma bu kadar anlamlı ve değerli olamazdı.''
Ya da belki...
Her sarılma anlamlı ve değerli ama biz fark edemiyoruz...
