Bölüm 6 ~ Merhamet Kuşunun Minik Mavi Kalbi

108 17 2
                                    

Bazı acılar bir şeylerin kefaretidir. Bazen bir şeye sahip olmadan önce derin bir acı çekmek gerekir ki sahip olduktan sonra ellerini açıp tüm samimiyetinle inanılana şükredebilesin! Ben, kendim için en büyük nimetlerden saydığım ve herkese nasip olmayan bir şeyi o gün, kolumda açılan delikle kazanmıştım. Paşa Murat'ın merhameti kurşun yaramın bana getirisiydi ve ben bu hediye için Allah'a çok sonra şükredecektim!

14.07.2008


Uyandığımda ilk hissettiğim boğazımdaki kuruluk olmuştu. Ne zamandır su içmiyordum, bir haftadır falan mı? Öyle ki nefes aldıkça bile boğazımdaki kuruluk canımı acıtıyordu. Kaşlarımı çatarak kıpırdandım ve sağ tarafıma döndüm. Sağ tarafıma döndüğüm an koluma giren sancıyla olduğum yerde sıçrayarak yattığım yerden doğruldum. Bir kolun bu kadar acıması doğal mıydı? Sanki kızgın demiri çıplak tenime bastırmışlardı! Üstelik hala sızlamaya devam ediyordu. Dayanamayarak ufak bir çığlık attım. Sol elim sağ kolumu bulurken sonunda gözlerimi aralayabilmiştim. Daha sonra aklıma yaşananlar gelmeye başladı. Uyku halimden tamamen sıyrılarak kocaman açılmış gözlerimi sağ koluma sabitledim. Omzumun biraz altından başlayan sargı neredeyse dirseğime kadar devam ediyordu. Tabii ya vurulmuştum! Ben dikkatle koluma bakarken odanın kapısı hızla açıldı. Murat Bey tüm heybetiyle kapıda dikilirken hızlı nefesler alıp veriyordu. Koşarak mı gelmişti? Kaşları çatıktı ve seri hareketlerle yanıma gelerek yatağın yanına oturdu. Çekik, kara gözleri vücudumu taradı.

"Ne oldu?" diye sordu. Sesinde ilk defa bir duygu yakalamıştım. Bu benim için şok edici bir detaydı. Murat Bey endişelenmiş miydi? Kaşlarımı kaldırarak yüzüne baktım. Buna pek aldırmadı. Dikkatle sargımı inceliyordu.

"Sa-sağ tarafıma döndüm, unutmuşum." Diye mırıldandım. Kafasını hızla kaldırarak inanamayan gözlerle yüzüme baktı.

"Unutmuş musun?" diye sordu. Sesi de yüz ifadesi gibiydi, hayretler içerisinde! Bu, utanmama ve kendimi bir nebze aptal gibi hissetmeme neden olsa da sesimi çıkarmadım. Yanaklarım ve boynum yanmaya başladı. Murat Bey'in gözleri önce yanağıma sonra da boynuma kaydı ve derin bir nefes verirken elini sol omzuma yerleştirdi. Büyük eli altında omzum ufacık kalmıştı. Teni, avucundaki sıcaklığı tenimle paylaşıyordu sanki! Bir temasın böyle büyük bir duyguya gebe kalması doğru muydu? Kendime inanamadım. Murat Bey siyah gözlerini gözlerime sabitledi ve güven vermek ister gibi gülümsedi.

"Acıkmışsındır. Gel, önce elini yüzünü yıkayalım. Sonra da bir şeyler yersin." Dokunuşuyla afallasam da şaşırmadan edememiştim.

"Ben hallederim." Dedim hızlıca. Kaşları çatılırken göz ucuyla sargımı işaret etti.

"Bu kolla mı? Saçmalama. Hadi, kalk." Ne yani, küçük bir bebekmişim gibi yüzümü mü yıkayacaktı? Bebek bakıcısı bir Murat Bey... Bu düşünce, bana bu kadar dikkatli bakmıyor olsaydı gülmemi sağlayabilirdi. Koluma dikkat ederek yataktan indim.  Daha sonra ilk anlamam gereken detayı en sona ertelediğimi fark ettim. Bu odayı tanımıyordum! Gözlerim açılırken bakışlarımı ayağa kalkmış, yanımda dikilen Murat Bey'in kısık gözlerine çevirdim.

"Neredeyim ben?" Omuz silkerek;

"Benim evimde." Diye yanıtladı. Umursamaz tavrı bunu doğal karşılamamı sağlamıyordu. Neden onun evindeydim?

"Neden?" Sıkılgan bir nefes verirken elini sırtıma koydu ve beni yürümeye zorladı.

"Sen yemek yerken tüm sorularını yanıtlayabilirim Sevda. " 

Neden yemek yememe bu kadar takıldığını anlamıyordum ama tüm sorularımı cevaplayacaksa bir iki dakika daha bekleyebilirdim. Yatmaktan bacaklarım uyuşmuş ve her yerim tutulmuştu. Yürümekte zorluk çekiyordum. Murat Bey sabırla, küçük adımlar atarak yanımda yürüdü. Küçücük ebeveyn banyosuna benden sonra o da girmiş, kapıyı kapatma gereği duymamıştı. Bakışları sürekli bendeydi. Öyle bir tavrı vardı ki sanki şuan ondan ne istersem yapabilirdi. Bu düşünce gülümsememi sağlarken sağ elimi kaldırarak musluğa uzattım. Tabii uzatmaya çalıştım çünkü Murat Bey'i incelerken yaralı olan kolumu unutmuştum!

Paşa MuratWhere stories live. Discover now