Bölüm 5 ~ Ölüm Oyuncağının Detone Çığlığı

123 17 5
                                    

Elimdeki bardağı silerken bir yandan da çok değil, bir saat önce yaşananları düşünüyordum. Ben Karadelik'e döndüğümde o adam ortalıkta yoktu ve önlüklü iki kişi Murat Bey'in her zaman oturduğu alanı temizliyorlardı. Sedef ise şiş gözlerle elinde tepsi içecek dağıtmaya başlamıştı. Murat Bey ona izin vermişti, neden çalışıyordu ki? Almi ben gelir gelmez beni köşeye çekmiş ve odada neler yaşandığını sormuştu. Murat Bey kimseye söylememem konusunda beni tembihlemiş değildi fakat ben yine de söylemek istemedim. Tek söylediğim Sedef'i teselli ettiğimdi.

Derin bir nefes alarak bir diğer bardağa geçtim. Ne demişti Murat Bey? Köstebek. Peki neyin köstebekliğiydi bu? Ne haber götürebilirdi ki Sedef? İçkileri nasıl hazırladığımızı mı anlatacaktı başkalarına? Ya da günlük ne kadar para kaldırıldığını falan mı? Aklım karışıyor, içimden bir his işin içinde başka bir şey olduğunu söylüyordu. En iyisi kendimi işe vermek ve fazla düşünmemekti. Zaten burada on gün çalışacak sonra da hayatıma geri dönecektim. Neden kafamı yoruyordum ki?

                                                                                   ***********

Saat gece üçü vurduğunda mekanda iki tane adam ve çalışanlar kalmıştı. Almi elindeki suyu başına dikerken boynunu ovdu.

"Ne gündü! Şu adamlar da çıksalar da evimize gitsek artık!" dudağımı bükerek kafamı salladım. Tek istediğim buydu. Eve gidip ayaklarımı uzatmak ve derin bir uyku çekmek. Hoş üç saat sonra kalkmam gerekecekti ama o üç saatlik uyku benim için altın değerindeydi.

"Sevda Hanım," daldığım için yerimde sıçrayarak bana seslenen Kara'ya baktım. Kafasıyla kapıyı göstererek ilerlemeye başladı. Kaşlarımı çatarak şapkamı çıkardım –evet bende o garip gezegenli şapkalardan takıyordum- ve Kara'nın peşine takıldım. Kapıdan çıkmış, kenarda beni bekliyordu. Karşısına geçerek sırtımı koridora döndüm.

"Bir şey mi oldu?" diye sordum. Başını iki yana sallayarak;

"Sizi eve bırakayım," dedi. Şaşkınlıkla gözlerim kocaman açılırken beni eve bırakmasını Murat Bey'in isteyip istemediğini düşündüm. O mu göndermişti Kara'yı? Ama neden? On gün boyunca beni Kara mı eve bırakacaktı?

"İki müşteri var içeride ama, Almi yalnız-"

"Eve git iyilik meleği!" Arkamdan gelen gür sesle irkilirken hızla o tarafa döndüm. Murat Bey ellerini pantolonun cebine sokmuş, çekik gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Acaba benden uzun olduğu için mi gözleri bu kadar çekik duruyordu? Diğer insanlar da onu böyle mi görüyordu? Yutkunurken kendime okkalı bir tokat attım. Tabii ki içimden! Neden böyle şeyleri merak eder olmuştum ki? Hem ne demişti o bana? İyilik meleği mi?

"Ama-"

Elini havaya kaldırarak cümlemi yarıda kesti ve iki adım atarak bana doğru yaklaştı. Kalbim balon gibi şişmeye başladı.

"Git ve kanatlarınla birlikte gözlerini de dinlendir."

Gözleri bir iki saniye gözlerimin içinde dolandı. Yutkundum ama boğazımda o bana baktıkça büyümeye devam eden şey gitmedi. Nefeslerimi kesik kesik almaya başlamıştım. Gözlerimi birkaç defa kırpıştırdım ve put gibi yüzüne bakmaya devam ettim. Bana son bir bakış atarak arkasını döndü ve odasına doğru yürümeye başladı. Sanırım Gözde burada olsa ve şuan hissettiklerimi hissediyor olsa şunu derdi;

O bana doğru iki adım attı ya, iki adım attığı yol olmak istedim.

Gözlerim şokla açılırken panikle derin bir nefes aldım. Sakın Sevda! Sakın o yaban heriften hoşlanayım deme! Ama çok karizmat- Sakın!

Paşa MuratHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin