Bölüm 5 ~ Ölüm Oyuncağının Detone Çığlığı

Start from the beginning
                                    

                                                                            ************

O günden sonra iki gün boyunca sanırım son zamanların aksiyonuna inat bir dinlenme evresiydi benim için. Sabah ve öğlenleri havuz başında akşam ise Paşa'da çalışıyordum. Bu yoğun tempo beni yoruyor olsa da sözümden dönmeye niyetim yoktu. Tek derdim bu sıralarda Buse yalnız kalıyordu fakat ona da Gözde çözüm bulmuş, Paşa'daki işim son bulana kadar bizde kalmaya karar vermişti. Her ne kadar annesini yalnız bırakmamasını tembihlesem de bu işi başıma onun sardığını ve bu yüzden yardım etmek zorunda olduğunu söylemiş hatta söylememiş bağırmıştı! E haliyle bende kabul etmek zorunda kalmıştım. Bira bardaklarını doldururken gözüm, tahtına (!) kurulmuş olan Murat Bey'i buldu. Bu sefer yanında yabancı biri yoktu, Kara'yı karşısına oturtmuş bir şeyler konuşuyordu. Neden burada çalıştığım süre boyunca gözlerimle sürekli bu adamı takip ettiğimi bilmiyordum ama sürekli ona bakar olmuştum! İşin ilginç yanı ne zaman ona baksam birkaç saniye içinde onun da bakmasıydı! Merak ediyordum. Belki de biraz Gözde yüzündendi bu merakım çünkü bizde kaldığı süre boyunca adamın o gece –işi ilk istediğim gece- bana değişik baktığını söyleyip duruyor, bu da vücudumda farklı bir hissin dalgalanmasına sebep oluyordu. Enteresandı! Neydi bu bendeki? Anlayamıyordum.

Bira bardaklarını tepsiye yerleştirdim. O ara Murat Bey ve Kara ayağa kalkarak Karadelikten çıktılar. Müzik devam ediyor, insanlar yavaş yavaş sarhoş oluyorlardı. Saat gece birdi. Onlar çıkalı on beş yirmi dakika olmuştu ki Karadeliğin kapısı hışımla açıldı ve içeri ellerinde silah on beş kadar adam girdi. Herkes olduğu yerde kalırken sildiğim bardak elimde kalmış, sanırım kilitlenmiştim. Kadınların bazıları çığlık atarken diğerleri kaçmak için birkaç adım attı. Almira hızla tezgahın altına eğilirken ensemden tuttuğu gibi benim de çökmemi sağladı. Yüzümü ona çevirdim. Gözlerini kocaman açmış derin soluklar veriyordu.

"Bunlar kim?" diye fısıldadım ve o an bir ses duyuldu. Kulaklarım çınlarken gözlerim kocaman açıldı. Biri ateş etmişti! Silahıyla ateş etmişti! Daha önce sadece televizyondan duyduğum bu ses vücuduma derin bir korku salmıştı. Bedenim titremeye başlarken Almira işaret parmağını dudaklarına bastırdı. Kadınlar çığlığı kesmiş, sanırım herkes olduğu yerde kalmıştı.

"Nerede ulan o Paşa Murat?" diye gürledi biri. Sesi fazla tanıdık geliyordu. Titreyen ellerimi yere koyarak destek aldım. Paşa Murat da neyin nesiydi? Mekanın ismiyle Murat'ın ismini neden birleştirmişti ki? Yutkundum. Onlar neredeydi? Ve bir ses daha! O lanet ölüm oyuncağından çıkan bir çığlık daha mekanın duvarlarında yankılandı. Biri bir el ateş daha etmişti! Gözlerimi hızla yumarak derin bir nefes aldım. Çığlık atmamak için kendimi zor tutmuştum.

"Buradayım." Ağzım kocaman açılırken istemsizce gözlerimi de açmıştım. Murat Bey'in sesiydi bu! Müşterilerden olduğunu tahmin ettiğim birkaç kişiden birkaç mırıldanma duyar gibi oldum.

"Bana bu mekanda yaptıklarından sonra bir mekanın kalacağını düşünmüş müydün gerçekten? Burayı başına yıkacağım!" Kimdi şimdi bu? Sesi gerçekten fazla tanıdıktı ve ne demişti? Bana burada yaptıklarından sonra. Beynimde şimşekler çakıp büyük ampulleri aydınlatırken kafamı yavaşça tezgahın üzerine doğru kaldırdım. Sadece gözlerimi çıkarmıştım, burnumdan itibaren aşağım gözükmüyordu. Merakıma dayanamayarak etrafı taradım. Murat Bey'in önüne dizilmiş on beş kadar adam ve önlerinde duran... Bu o adamdı! İlk iş günümde kumral kızı sıkıştıran ve Murat Bey'in neredeyse linç ettiği adamdı! Gözünün etrafı mosmor ve yüzünde yara izleri olsa da onu bakışlarındaki o sinsilikten tanıyabilmiştim. Murat Bey ellerini cebine sokmuş, alayla karşıdakini izliyordu. Nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu? Misafirler masaların dibine çökmüşlerdi.

Paşa MuratWhere stories live. Discover now