Düşüncelerimi duymuş gibi, "İzleyicileri severim sarışın." Dedi ve piyanonun üzerindeki notaları çantasına yerleştirmeye başladı.

"Sarışın mı? Hah!" Diye homurdandığımda dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.

Nota dolu okul çantasını sırtına asarken "Evet, sarışın. Sen sarışın değil misin?" Diye sordu ve odadan çıktı.

***

"Selim, bu soruyu sen çözmek ister misin?" Hocanın sorusuyla Selim abim başını yasladığı sıradan kaldırıp kaşlarını çatarak ona bakan matematik hocasına çevirdi bakışlarını. Sevim hoca derste uyuyan öğrencileri hiç sevmezdi ve hoca seslenene kadar Selim abim tam da hocanın sevmediği şeyi yapıp sırada uyuyordu.

"Hocam bu seferlik kalkmasam?" Dediğinde hoca ona 'Hiç şansın yok' Der gibi baktı.

Selim abim oflayıp ayağa kalktı ve tahta kalemini alıp sorunun önüne geçti.

"Hocam on ile onu çarparsak yüz eder. Yoksa yirmi mi ederdi lan? Yok yok. Yüz eder. Ama şimdi dokuzun neyi eksik değil mi? Dokuz ile onu da çarparsak doksan eder. Şimdi bu doksanla yüzü toplayıp içinden iki çıkartınca sonucu bulacağım." Deyip doksanla yüzü toplamak için parmaklarıyla saymaya başladı fakat söylediği şeylerle sorunun alakası yoktu. Kendi kafasından bir şeyler uyduruyordu. "Hesapladım hocam. Doksanla yüzü topladığımızda doksan yüz eder. Doksan yüzden de iki çıkarınca bir kalır." Dediğinde hoca masanın üzerindeki cetveli Selim abimin kafasına fırlattı.

"Bir de dalga geçiyor eşek herif! Doksan yüz ne evladım? Matematikte öyle bir kelime yok. Hayır bazen senin ileri zekalı mı geri zekalı mı olduğuna karar veremiyorum. Nesin sen?" Diye sinirle sorduğunda Selim abim çenesini kaşıdı.

"Hocam valla ben Enistein'in eve gelen tüpçünün yumurtalıklarını dölleyerek oluşturduğu bir varlığım. Yani ileri zekalılık konusunda Enistein'e, ama geri zekalılık konusunda tüpçücü anneme benziyorum. Geçenlerde Edison üzerimde deney yapmaya çalıştı ama zavallı adamın devreleri yanınca ampulü ben buldum. Yani uyanın diyorum. Ampul benim icadım. Kapitalizmin sizi kandırmasına izin vermeyin. Adamlar sizi ayakta uyutuyor. Ampulü ben buldum ben! Edison benim üzerimden prim yapıyor." Dediğinde bütün sınıf gülerken matematik öğretmenimiz sinirle masasının üzerindeki ders kitaplarını Selim abimin kafasına fırlatırken "Çık dışarı aptal herif!" Diye bağırdı.

Selim abim eliyle matematik öğretmenimize asker selamı verip sınıftan çıktı. Çıkarken de söylediği tek şey "Hadi bensiz iki ders matematik işleyin enayiler!" Oldu.

Kendi kendime "Gerizekalı." Diye mırıldanırken çantamdan siyah kapaklı defterimi çıkarttım. İçinde her sıkıldığımda yaptığım karalamalar mevcuttu. Boş bir sayfa çıkarıp sınıfın pencerelerine bakarak yine bir şeyler karalamaya başladım.

İlk başlarda saçma gibi görünse de, çizimlerin bittiğinde sayfayı kaplayan şekil herkesin hoşuna giderdi.

Kağıdın kenarına birkaç çizik atıp onları birleştirerek küçük bir çiçek oluşturdum. Aslında oluşan şey papatya, gül, zambak gibi somut bir çiçek figürü değildi. Daha çok fantastik hikayelerdeki zehirli bitkilere benziyordu.

Tam kenara bıraktığım kalemi tekrar elime alacakken teneffüs zili çaldı ve öğrenciler çantalarını toplamaya başladı.

Çıkardığım defteri geri koyup çantamı da alarak sıradan kalktım ve sınıfın çıkışına yöneldim.

Okulun bahçesinin en köşesine yerleştirilmiş olan bankta abimlerle birbirimizi beklerdik. Adımlarımı hızlandırarak koridorda ilerlemeye devam ettim fakat tam o sırada telefonuma bir mesaj geldi.

Gönderen ; Gizli Numara

Çalışma masanın üzerine bıraktığın o beyaz zarfı yarın geri istiyorum. Zarfı spor salonundaki dolapların üçüncüsüne koyup kaybol. Ve birdaha asla sana ait olmayan şeyleri asla sahiplenme!

Ellerim titrerken çevreme bakındım. Yine izleniyor gibi hissediyordum fakat koridorda benden başka kimse kalmamıştı.

Bir yerlerden beni izlediğini ve sesimi duyduğunu biliyordum. Titreyen ellerimle okul eteğimin ucunu sıktığımda telefonuma bir mesaj daha geldi.

Gönderen ; Gizli Numara

Korkma benden.

"Kimsin sen?" Diye bağırdığımda sesim boş koridorda yankılandı.

"Korkmuyorum senden!"

Ve bir mesaj sesi daha.

Gönderen ; Gizli Numara

Yarın korkup kormadığını göreceğiz.

Ellerimi yavaşça eteğimin ucundan çekip tekrar konuşmak için ağzımı açmıştım ki koridorun başından bana doğru yürüyen Meriç abimi gördüm.

"Sonunda şizofren mi oldun Asya?" Dedi gülerken. "Koridorda kime bağırıyordun?" Dediğinde kendimi gülümsemek için zorladım. "Evet şizofren oldum lan. Delirttiniz beni!"

Abilerimizden en çok hangisini sevdiniz gençler? Bu arada siyah kapüşonlu, gizli numara ve Kaan? Sizce ilerleyen bölümlerde bu karakterler Asya'nın hayatında hangi rolü oynayacak?

Beğendiyseniz oy vermeyi, beğenmediyseniz beğenmediğiniz yerleri bana bildirmeyi ve daha büyük bir okur kitlesine ulaşmamız için kitabı okuma listenize eklemeyi unutmayın🌸

Ayrıca, yeni bölüm beklerken henüz yeni yayınladığım hikayem olan Dayanılmaz'a da göz atabilirsiniz :D

CİDDİ MİSİN?Where stories live. Discover now