1| Emotions

3.6K 242 120
                                    


Keyifli okumalar. Umarım ilk hikayemi beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 👼💞

John, 221B'den içeriye adımını attığında işittiği keman sesiyle kaslarının rahatladığını hissetti. Merdivenlerden çıktıktan sonra kapıya ulaştığında bir süre ayakta durarak pencerenin önünde keman çalan Sherlock'u izledi. Titreyen yayların yaydığı melodik ses, Sherlock'un hisleriyle birleşince havada mükemmel bir tını yayılıyordu. Tabii John Sherlock'un hislerini henüz bilmese de...

Sherlock çaldığı şarkıyı bitirdikten sonra kemanını usulca elinden bıraktı, derin bir iç çekip arkasını döndüğünde, yüzünde yarım bir gülümsemeyle kapıya yaslanmış bir şekilde onu izleyen John ile karşılaştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sherlock çaldığı şarkıyı bitirdikten sonra kemanını usulca elinden bıraktı, derin bir iç çekip arkasını döndüğünde, yüzünde yarım bir gülümsemeyle kapıya yaslanmış bir şekilde onu izleyen John ile karşılaştı. Onu gördüğünde hızlanıp kulağında atan kalp atışlarını dizginlemeye çalışarak sordu:

"Sen ne zamandan beri oradasın?"

John, Sherlock'un sesini duyunca transtan çıkar gibi irkildi.

"B-ben bilmiyorum, dalmışım sanırım."

Sherlock tekrar pencereye döndü. Son zamanlarda kabaran duygularına bir anlam veremiyordu. Günlerdir tek düşündüğü de buydu zaten.

"Ha bu arada, çok güzel çaldın. Her zaman ki gibi."

John'dan aldığı iltifat onu mutlu etse de, sadece başını sallamakla yetindi.

John kanepeye oturmuş, gazeteleri incelerken, yaklaşık bir saattir ayakta gezinen Sherlock'a bir soru yöneltti.

"Şu uçurumdan düşen araba olayını gördün mü?"

"Evet."

"Olayı almayacak mısın?"

"Hayır."

"Neden? İlgini çeker sanmıştım."

"Fazla sıradan. Kurbanın erkek kardeşi yapmış. Çok belli. Dikkatli planlanmamış."

John hiçbir şey söylemedi. Sherlock'un durgunluğu dikkatini çekmişti.

"Sherlock, sen iyi misin?"

Cevap yoktu.

"Imm, bir sıkıntın varsa bana anlatabilirsin."

Sherlock bir anda paniklemiş gibi hareket etmeye başladı.

"Aslında evet, var..."

"Nedir?"

"...Boşver gitsin..."

Sherlock ve John, Bayan Hudson'ın hazırladığı akşam yemeğini sessizce yiyordu. Bir anda Sherlock, beynine bir ağrı saplanmış gibi aniden gözlerini yumdu ve başını öne eğdi. Elindeki çatalını yere düşürdüğünde, John onun için endişelenmişti.

"Sherlock, neyin var?"

Ama Sherlock onu dinlemedi ve hızlıca yerinden fırlayarak odasına gitti. Kapının sertçe çarpma sesini duyan John, endişeli adımlarla Sherlock'u takip etti.

Bir süre kapıda bekleyen John, ses gelmeyince kapıyı çaldı.

"Sherlock, Sherlock!"

Yine ses yoktu. John kapıyı açıp içeriye daldığında, Sherlock kapıyı kilitlemediği için kendine küfürler savurdu.

John odaya girdiğinde, Sherlock'u duvarın köşesinde otururken buldu. Dizlerini kendine çekmişti ve başını yaslamıştı. John usulca onun yanına yaklaştı ve fısıldadı.

"Sherlock, iyi misin?"

John onu daha önce hiç bu kadar kötü görmemişti. Sherlock kafasını kaldırmadan, John'ın duyacağı bir sesle fısıldadı.

"Duygularıma yenik düşüyorum, Doktor."

Duygularıma yenik düşüyorum.

Bu da ne demekti şimdi. O Sherlock'tu, duygularına yenik düşmezdi. Düşemezdi. Doğasında yoktu. Hatta gerekmedikçe duygularını kullanmazdı bile.

"Bu da ne demek oluyor şimdi?" diye şaşkınlıkla sordu John.

Sherlock hızlıca ayağa kalktı. Bir süre ne yapacağını bilemediği için öylece ayakta durdu. Sonra yürüyerek odanın diğer ucuna gitti. John da onun peşinden...

İkisi bir süre odada gezindikten sonra Sherlock odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Tam kapıyı açacakken John, elini Sherlock'un elinin üzerine koyarak onu durdurdu. Bu ani temas, Sherlock'u şaşırtsa da, istifini bozmadı.

"Bana neler döndüğünü hemen anlatıyorsun Sherlock, şimdi."

John'un emir veren ses tonu, askerlik günlerinden kalma gibiydi. Sherlock bir süre John ile bakıştıktan sonra gözlerini kaçırarak iç çekti. Hayır. Henüz hazır değildi.

"John, ben..."

"Sen?"

Sherlock sıkıca kapattığı gözlerini açarak John'u izledi. Yüzleri çok yakındı. John Sherlock'un mavi gözlerindeki anlamı sezmeye çalıştı. Göz bebekleri maviliği kapatacak kadar koyulaşmıştı. Ilık nefesleri havada çarpışırken, Sherlock pes etmişçesine fısıldadı.

"Seni seviyorum John."

John yüzüne yayılan çarpık gülümsemesiyle, Sherlock'un dudaklarını birleştirmesine izin verdi. Uzun zamandır hayalini kurduğu o anın akışına bıraktı her ikisi de benliğini...

Johnlock OneShots || TürkçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin