25.bölüm

106K 2K 245
                                    

Birlikte sınıfa girdiğimizde birbirimize gülümseyerek sıralarımıza geçtik. Ben çantamı masaya koyduğumda Nehir çözdüğü test kitabından başını birkaç saniye kaldırsa da hiçbir şey söylemeden test çözmeye devam etti. Kulağına taktığı kulaklıklar yüzünden seslensem de duymazdı. Gerçi neden seslenecektim ki? İlk geldiğim gün bile sabırla beni konuşturmaya çalışan mutlu kız yerine bu garip kız kimliğine bürünmüşse kendi bilirdi. 

Tam sıraya oturacakken omuzuma dokunan elle irkildim. Arkamı döndüğümde Buğra'nın başını yana doğru yatırmış bana baktığını gördüm. 

"Konuş onunla. Lütfen." diye fısıldayıp, gitti. Buğra'nın arkasından boş boş bakarak, dediği şeyi idrak etmeye çalışıyordum. Nehir ile konuşmamı mı istiyordu gerçekten? Benim konuşmamı istiyordu. Morali bozuk olan birini teselli etmekten anlamazdım bile. Tabii Buğra beni tanımıyordu. Ona insanlardan uzak olduğumu söylesem hatta bağırsam bile hiçbir zaman bunu ciddiye almayacaktı. Herkes benim ilgi çekmek için bu kimliğe büründüğümü düşünüyordu. Soğuk bakışlarıyla erkeklerin iddia konusu olan ve zaman zaman yaşlarla buğulanmış mavi gözleriyle acınası Armin'dim ben. Evet, tam anlamıyla buydum. Daha bu okula çok sık gelmediğim için benimle uğraşan bir çevre olmamıştı. Belki de olmazdı ama eski okulumda hep böyleydi. Kısacası insanların düşüncelerinin aksine ben bu duruma itilmiş biriydim. Bilerek kimse kötü olmazdı. 

Derin bir nefes alarak sıraya oturdum ve seslensem bile beni duymayacağını bildiğim için yavaşça Nehir'in omuzuna dokundum. Sanırım ben de Buğra'ya değer veriyordum. Arkadaş olarak kesinlikle çok iyi biriydi. Keşke ben arkadaşlığın ne demek olduğunu unutmasaydım. Nehir kulaklığının tekini çıkararak bana baktı. Onunla tanıştığımız andan beri sürekli gülüyordu ve mutluydu. Şimdi birden bire böyle olmasını garipsiyordum. Belki de benim olmadığım birkaç gün içerisinde bir şeyler olmuştu. 

"Selam." dedim sessizce. İlk adımları asla ben atmaz, atamazdım. Bu, sadece Buğra içindi. "Selam." diyerek önündeki test kitabına geri döndü. En azından kulaklığını tekrar takmadı diyerek kendimi teselli ettim. 

"Birkaç gündür okulda yoktum. Çok bir şey kaçırdım mı?"

"Yok. Yani elbette kaçırdın ama telafi edilir." dedi kafasını kitaptan kaldırmadan. 

"Anladım." diye mırıldandım sıkıntıyla. "Zaten üniversite hayallerim olmadığı için barajı geçsem yeter. Sonrası özel üniversite." 

"Ne güzel" diye mırıldandı ilgisizce. Rolleri değiştirmiş gibiydik ve bu durum canımı fazlasıyla sıkıyordu. 

"Senin var sanırım." 

"Evet ve o yüzden de şimdi test çözmeliyim." dedi gözlerini gözlerime dikerek. Bir şey demeden başımı salladım ve çantama attığım romanı çıkardım. Benimle konuşmak istemiyorsa ben hiç istemezdim. İlk geldiğim gün bile daha samimiydi, konuşturmak için uğraşıyordu. Şimdi ne değişmişti bilmiyordum ama pek de umurumda değildi. 

"Bak ben kimseyi kırmak istemem." dedi sessizce bana doğru dönerek. 

"Kırılmadım." dedim sadece. Soğuk Armin'i istiyorsa istediğine kolaylıkla ulaşabilirdi. 

"Biliyorum kırılmazsın." dedi sahte bir gülümsemeyle. Gülüşünde biraz da acı vardı belki. Herkes gibi o da böyle şeylerden kırılmadığımı düşünüyordu. Belki de haklıydılar. O kadar soğuktum ve hayata karşı öyle duvarlar örüyordum ki, gelen bir çift acı söz etkilemiyordu beni. En azından bazen... "Sonuçta kimseyi takmıyorsun ve tabii beni de. Dediğim bir şey seni üzmez ama ben yine de bunu yapmayı sevmiyorum." 

"Sorun değil ama ilk geldiğimde bile konuşmak için uğraşıyordun." dedim ben de ona doğru dönerek. Herkesin bir gün sıkılacağını biliyordum. Çevremde herkes sıkılmıştı ve Nehir de sürpriz olmazdı. "Ne değişti?" 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now