Farkındalık ✮ -18

Start from the beginning
                                    

Artık kendimi iyi hissettiğimden emin olunca yatağımdan çıkmıştım.Doktor Alucard yakından ilgilenmiş,Mahiro'dan çok ziyarete gelmişti.Bu...Tuhafıma gitmişti.Onun daha çok gelmesini umuyordum sonuçta aynı savaşta yaralanmıştım.Ah...Kendine gel Alice,o çok yoğun birisi.Aslında o gün oldukça endişeli görünüyordu...Bir dakika,endişeli gözükmesi kötüydü.Neden hoşuma gidiyordu? O an ki panik hali,bir şeyler yapmaya çalışan yüzü çok şeydi...Şey.Belki de ilk onun yanına gitmeliydim? Doğru fikir.Odadan çıkmak üzereyken kapının kenarında ki boy aynasına gözüm takıldı.Tuhaftı...Yansımam bile tuhaftı.Yüzüm her zamanki halinden daha renkliydi.Bu rengi elde etmek için saatlerce makyaj yapıyorken şuan doğal halimin böyle görünmesi...Muhteşemdi! Bugün farklı görünmek istemiştim nedense.Saçlarımı tepeden sıkıca bağlayarak görüntüme yeniden baktım.Yüzüm ortaya çıkmıştı iyice.Memnun kalarak odadan çıktım ve Mahiro ile çalıştığımız odanın yolunu tuttum.

Odanın önüne geldiğimde ise her zaman ki şekilde direk içeriye girdim.İçeriye girer girmez kalın bir toz tabakası karşıladı beni.Burası resmen...İlk geldiğim gün ki gibi iğrenç bir hal almıştı.Kitap yığınının altında ufak bir kıpırtı görünce hızla oraya doğru ilerledim.Kitapları kaldırdığımda minik bir kız gördüm.''S-Sende kimsin?'' diye sordum.

Panikle ayağa kalkmıştı.''Asıl sen kimsin?!'' diye sordu.

''Ben burada çalışan bir asistanım,şimdi sıra sende.'' dedim sırıtarak.Kabarık ve süslü eteğini düzelterek ''Ben...Uhar.''

''Uhar mı? Üzgünüm küçük kız seni tanımıyorum.Haydi git bahçeye...'' diyerek onu iteklediğimde yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu.Ne dedim ki şimdi? Boyu çok kısa sayılmazdı,omuzlarıma geliyordu.Giyimi ise fazla gösterişli ve özenliydi.''Sen benimle nasıl böyle konuşursun?! Söyle bakalım kimin görevindesin sen!'' diye çığırınca artık bende sinirlenmeye başlamıştım.''Asıl sen kim oluyorsun be! Cüceye bak...Boyundan uzun dilin varmış seninde.Annen baban kimdir nedir nerededir bilmem sen bilirsin,hadi git.'' diyerek yine iteklediğimde elimden tutarak ısırdı.Isırdı.Isırdı! Ciyakladığım sırada odanın kapısı açıldı ve Mahiro ihtişamlı bir şekilde içeriye girdi.Her zaman ki gibi görünüyordu.Uzun ve düz kahverengi saçları,kısık koyu renk gözleri ve hafifçe yeniden çıkmaya başlayan sakallarıyla aynı Mahiro'ydu.

''Burada neler oluyor?'' diye sordu ikimize bakarak.

Kaşlarımı çatarak kızı dürttüm.''Şu cüce elimi ısırdı.'' dedim.Bakışlarımız buluştuğunda gülümsedi,farklı bir gülümsemeydi.''Ayakta durduğunu görmek güzel Asistan.'' dediğinde aramızda devasa bir buz kütlesi hissetmiştim.''Ah,evet.Ziyaretime uzun zamandır gelmediğiniz için meraklanıp işime geri döndüm.''

Güldü ''Sana ayıracak vakit bulamadım,yoğundum.'' dediğinde donup kaldım.Nazik bir şekilde en fazla bu kadar kötü olabilirdi.Gücümü ortaya çıkarmam onu bu kadar mı kızdırmıştı? Ya da evine gelip işine burnunu sokmam...Farklıydı.Bu kadar sinirlenmemesi gerekiyordu ya da ben öyle tahmin ediyordum.Beni umursamadan kızın yanına geçerek ''Üzgünüm Prenses Uhar geleceğinizden haberim olmasına rağmen sizi karşılayamadım.'' İğrenç...Vıcık vıcık resmi konuşuyordu yine.Neyse resmi olması samimi olmasından iyidir...Neden ki? Beni ilgilendirmez.

Kızın yüzünde güllerin açtığını,gözlerinin içinde parlayan yıldızları görmüştüm sanırım.''Ah Lordum...Ne önemi var.Sizi görünce günüm güzelleşiyor...'' diye mide bulandırıcı bir iltifat etmişti.Gerçekten kusmam an meselesiydi.Mahiro nezaketen gülümseyerek ''Ah,bu sözünüz ile beni mutlu ettiniz.İzninizle neden geldiğinizi sorabilir miyim?'' diye asıl soruyu ortaya attığında gerçekten ciddi bir şekilde konuştuğunu fark ettim.Öyleyse bu bücür önemli biriydi.

''Sorun değil Lordum,lütfen rahat konuşun.'' dedi.Aralarında neredeyse on yaş var gibi görünüyordu ve sırf mevki olarak üstü diye böyle saçma konuşuyorlardı.Araya girip Uhar'a insan gibi konuşmayı öğretmek istiyordum! ''Bildiğiniz üzere...'' diyerek yerinde yavaşça kıpırdanmaya başladı.Yanakları kızarırken ''Nişanımız için konuşmaya gelmiştim.'' dediğinde iç çektim.Dudaklarımı ıslatırken Mahiro ile göz göze gelmiştim.Sanki hafif panik havası sarmıştı.Komik.Nişanlanacağını bilmemi mi istemiyordu? Beni ilgilendirmezdi.Şuan göğsümde ki acının sebebini bilmesem de,şuan burada bana ihtiyaç olmadığını biliyordum.''Sanırım özel konuşacaksınız,gitsem iyi olur.'' diyerek kapıya yöneldiğimde bana ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu.Sadece birden üzgün hissetmiştim,hepsi bu.Şuan yapmam gereken yalnız kalmaktı.Evet yalnız kalmak ve Michelle Teyze ile karşılaşacağımız günü planlamalıydım.

Kapıya ulaşmak üzereyken aniden kolumu tutması işleri zorlaştırıyordu,benim için.''Nereye gidiyorsun Asistan?'' diye sordu sert bir şekilde.

''Burada bana ihtiyaç yok,yapmam gereken işler var.'' aslında yoktu,sadece bir an evvel buradan gitmek için uydurduğum bir bahaneydi.Anlamıştı,anlamalıydı zaten.Benim tek işim onun günlük hayatını düzene sokmaktı,bu kadar.''İzin vermedim.'' dediğinde başımı kaldırma gereği hissettim.Birden göz göze geldiğimizde nedense paniklemiştim.Neler oluyordu bana? Niye salak gibi davranıyordum? Derin bir nefes alarak soğukkanlılığımı korudum.Kendimi hazır hissettiğimde yeniden gözlerine baktım.''Bana ihtiyacınız olmadığına göre gidiyorum.'' dedim kolumu kurtararak.

''Odadan çıkarsan kovulursun.''

Güldüm.''Devamlı böyle tehditler savurmaya devam mı edeceksin? Sinir ediyorsun.''

Yüzünü buruşturarak ''Asıl sen beni sinir ediyorsun.''

''Hah! Ne yapmışım Bay Nezaketlerin Efendisi?!''

''Nezaketlerin Efendisi mi? Sadece kibar olmaya çalışıyordum.''

Kaşlarımı çatarak ''Konuyu çevirmesene! Niye beni tersliyorsun?''

''Terslediğimi kim söylemiş?''

''Öyle hissettiriyorsun!''

''Sen öyle hissediyorsun.''

İç çektim.''Bu konuşma anlaşılan bir yere varmayacak.Size ve nişanlınıza iyi günler dileyerek gidiyorum!'' kapıyı açtığımda bu sefer kapıyı kapatarak sırtını yasladı.''Ne yapıyorsun be!'' artık sınırıma ulaşmıştım sanırım.Güldü.''Sinirden kıpkırmızı oldun.'' dediğinde ellerimi yanaklarıma koyduğumda aşırı sıcak olduğunu fark ettim.Gerçekten...Neden bu kadar sinirlenmiştim.Uhar bize şaşkınlıkla bakarken yutkundum.Sanırım kendimi kaybedip rezil olmuştum.''Bu sefer de utançtan kızarıyorsun.'' diyerek kahkaha attığında artık sıcakladığımı hissediyordum.Derin bir nefes aldım...Komikti.Bende güldüm.Biraz güldük...Hatta bir süre.Gülmeyi kestiğimde gözlerim dolmuştu.Böyle duygu karmaşası yaşamayalı ne kadar olmuştu? Mahiro sayesinde hislerime kavuşmayı başarmıştım.Beni mutlu ediyor,güldürüyor,sinirlendiriyor ve üzüyor.Evet üzüyordu.Bu gerçeği kabullenmiştim.Uhar denen bücürün nişanlısı olmasına...Üzülmüştüm.


Kovucu ✮ 3 (ASKIDA)Where stories live. Discover now