Çırpınış

2.6K 176 39
                                    

🍷Çenebaz🍷

Beni özlediniz miii. Tamamiyle bir çöküntüdeyim. Size sığınmaya karar verdim. Bana kucak açar mısınız? Neyse boşverin beni hadi bölüme. 💋

Yağmur:
Ne batabiliyorum ne yüzebiliyorum. Çırpınıyorum ben tamamiyle. Acizim, zavallı, boğuluyorum ben, yırtınıyorum. Ne uğraşlarla geldiğim şu zamana, ne uğraşlar uğruna gidiyorum kim bilir. Kim uğruna savaş verdiğimi de anlayabilmiş değilim aslında. Çünkü uğruna savaş verdiğim insanların bir bir gidişini izledim ben. Arkalarına bakmadan, enkazlarına bakmadan, bir bir gittiler. Acımazsızca, vefasızca, riyakarca gittiler. Kim için kimleri kaybettim bilmiyorum ama değmedi. Hiç olan biri için tek tek çabalamama değmedi. Şimdi onun gözleri geliyor aklıma. Sonra saçlarına dokunuyorum usulca, bana balım diyor, bende aşkla gülümsüyorum ona. Kucağıma çekiyorum onu. Uzun uzun bakıp usulca öpücük konduruyor bana. Seviyorum diyorum gözlerinde kaybolmuşken ben, o da gözlerini çekmeden çok seviyorum diyor mesela. Onur benim gerçekten sevdiğim tek erkek. Aslında Onur benim aşık olduğum tek erkek.

Kim olduğunu bile bilmediğim bir adamın arabasının bagajında sarsılırken kalbimdeki kırıklar daha da batıyor daha da acıtıyor canımı. Kim bilir neler gelecek başıma. Ne yaşayacağım, neler yapacak bana. Korkuyorum aslında. Fazlasıyla korkuyorum ama içim yanarken dışıma korkumu yerleştirebilmiş değilim. Günler öncesine kadar sana bir şey olmasına asla müsade etmem diyen adam kaçırıldığımdan bi'haber mesela.

Yeldam ve Elifim ne üzülmüştür şimdi. Ne çok merak etmişlerdir. Yelda demişken acaba ona da mı bunu yaptılar. Ona mı götürüyorlar yoksa beni? Sevindirici tek şey bu olurdu benim için şu anda. Onlar yokken ben hep yapayalnız oluyorum. Gücümü, benliğimi, kendimi kaybediyorum. Beni ayağa kaldıran tek şey onlar. Elif nerde acaba? Ona ne yaptılar. Umarım ona bir şey olmamıştır. O bulur beni de Yelda'yı da. Biliyorum çünkü güçlüdür benim Elifim. Eğer onu da kaçırdıysalar bizim bizden başka ümidimiz kalmadı demektir. Ne Onur ne Barış ne de Emre. Bizim çırpınışımız zaten en çok da onlar yüzündendi.

Taşın üzerinden geçen lastiğin arabayı sarması üzerine kafamı arabanın zeminine vurmuştum. Ulan kaçırıyorsun madem yavaş sürsene hayvan herif. Ağız tadıyla kaçırılamıyoruz şurada be. Ellerim ve ayaklarımın bağlı olduğunu düşüncelerimden sıyrıldığımda anlamıştım. Vicdansız herif iyi de sıkmıştı ipleri. Ağzım bozulmuştu depresyona girince. Karanlık ve dar alanları hiç sevmezdim. Fobim vardı benim. İyice sıklaşan nefesim her şeyi zora sokuyordu. Gözlerim yeniden acıyla kapanmaya başladı...

Elif:
"Olum sen beni nasıl kaçırırsın ya? Sen kendini ne sanıyorsun? Benim bu ellerim çözülse sana neler yapabileceğimi biliyor musun sen? Aşk acısı çeken bir kızın neler yapabileceğini bir düşün bakalım. Valla acımam sıkarım belindeki silahla bir taraflarına. Yağmur ve Yelda nerede? Onlara ne yaptın? Olum konuşsana be!"

"S*kerim böyle işi! Sus anasını satayım sus be! Ne çene varmış sende. Ağzını bantlasam daha iyi olurmuş. Valla ya ağzını bantlayayım senin sen rahat durmicaksın anlaşıldı."

"Hayır olmaz! Konuşmadan yapamam ben. Tamam uslu uslu oturucam."

"Güzelim sen hala anlamadın galiba. Kaçırıldın sen. Yani istediğin şeyler burda gerçekleşmez."

Eline aldığı koli bandı ile bana doğru yürüdü, hayır olmaz! Bana dokunamaz... Başımı geri çekmeye çalışsamda beni sertçe tuttu yüzüme dokunan elleri ondan iğrenmeme neden oluyordu buna rağmen ağzımı bantlamıştı şerefsiz herif.

Yelda:

"Emre seni çok özledim!"
"Ben de seni prensesim." arkamı dönüp bana öylece bakan Emreyi gördüm "madem özledim yanıma gel sevgilim." gözlerini kaçırıp başını yere eğdi "yapamam. Şimdi olmaz" sesi çok kısık çıkmıştı fakat duymuştum. Anlamıştım... Sesindeki o tını bana her şeyi anlatmaya yetmişti. Ağlayarak ona doğru koştum ama her adımında benden daha da uzaklaşıyordu içinde bulunduğum karanlık ve göz yaşlarım artarken Emre çoktan o karanlıkta kaybolup gitmişti yine de koşuyordum olur da onu görürüm... Sesini duyarım... Yahut ona yetişirim umuduyla koşuyordum lakin tüm umutlarıma jilet vurduğumu yere düşünce hatırladım. Karanlık ve soğuktu ağlayamıyordum bu da vücudumun sarsılmasına sebep oluyordu bileklerimde hafif sıcak akışkan bir sıvı hissettim acı giderek sızıya dönüşmekteydi fakat hissediyordum Geçmiş gibi görünse de geçmiyordu... Avuçlarımın altındaki zemin kendi kanımla yıkanırken öylece kaldım. Kımıldamadan... Sessizce... Ağlamak istememe rağmen ağlamadan... Gözlerimi kapatacağım sırada anne ve babam geldi gözlerimin önüne beni özlemişler miyidi acaba? Peki ya Elif ve Yağmur? Onlar ne yapıyorlardı şu anda? Mutlular mıydı? Onlar da acı mı çekiyorlardı? Zihnimin içinde çaresizce çığlık atan bu düşüncelere son vermek için gözlerimi sıkıca yumdum ama bir nebze olsun kısılmadı çığlıkların sesi...
Yok olup gitmek bu kadar zor muydu gerçekten?
Bu kadar acı verici miydi?
Neden hâlâ hissediyordum peki vücudundaki tüm kanın aktığını bileme rağmen... Neden hala acı çekiyordum?

Aynı Kaderin YıldızlarıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant