Bölüm 28: Büyük Anne

2.2K 283 35
                                    

  Sehun değişen evine bakıyordu. Eşyalarının bir çoğu yenilenmiş, duvarların boyaları değişmiş, kapılar eski dayanıksız ahşap yerine çelikten kapılar olmuştu. Onların eski püskü evi çok daha iyi durumdaydı ama bu genç çocuğu hiçte mutlu etmiyordu. Aksine bu acı vericiydi. Tüm bunları Luhan yaptırmış olamalıydı. En başından beri onu geri göndermeyi planladığını düşünüyordu demek beyaz saçlı olan. Sehun kendini buruk hissediyordu. 

 Odasına girdiğinde, Bayan Han'ın onun için aldığı kıyafetleri buldu yatağında. Bunlar bile ondan önce gelmişti demek ki. Bu onun için çok can yakıcıydı. Madem Luhan ondan sıkılacaktı. En başından onu öpmeseydi, dokunmasaydı, ellerini o kadar nazik tutmasaydı. Kaçırıldığı zaman onu ölüme terk etseydi. Şimdi elinde kalan, bir çok paçavra, yeniden döşenmiş bir ev ve kırmızı olduğu için saklamak zorunda kaldığı tek gözü vardı. 

 Yatağın üstündeki tüm kıyafetleri yere attı. Bunlardan daha sonra kurtulacaktı. Çöpe atmayacaktı elbette. İhtiyacı olan birilerine vermeyi düşündü. Luhan bile almış olsa bir yerlerde bunlar için sevinecek olan insanlar olabilirdi.  Kendini mavi örtünün üzerine bıraktı. Nedense hiç ağlamamıştı. Şoka girdiğini düşündü bir süre. Ya da sadece gerçeği kabullenemediğini. Ama gerçek orada öylece duruyordu. Sanki kapının yanında dikilip Sehun'a gülümsüyordu. Luhan yoktu. Bundan sonrada asla olmayacaktı beyaz saçlı olan Sehun'un hayatında. 

 Bu düşünce aniden kalbinin sıkışmasına neden oldu. İçinde var olan tüm o boşluk hissi inanılmaz bir ruhsal acıya bıraktı yerini. Sehun ağlamaya başladı. Hıçkırarak, sarsılarak. Daha çok ağlamak istiyordu. Sanki ağlarsa her şey düzelecekti. Onun bu hayatta dökmesi gereken yaş bitmemişti demek ki. Genç çocuk birileri duyabilirmiş gibi kapattı elini ağzına. Sessizce ağlamak ve sesszice yaşamak istiyordu bu dünyada. Hiç umudu yokken yapabileceğinin sadece bu olduğuna ikna etmiş gibiydi kendini. Fakat Sehun bilmiyordu. Sesini ne kadar bastırırsa bastırsın ağladığını duyan biri vardı. 

 Luhan çöktüğü duvarın dibinde, öylece oturuyordu. İçerde sevdiği çocuk ağlıyordu ama o gidip ona geçeceğini söyleyemiyordu. Ona sarılıp sırtını sıvazlayıp, kulağına yatıştırıcı şeyler fısıldayamıyordu.  Çektiği acının tarifi yoktu. Luhan ne yapacağını bilemiyordu. İlk defa acı çekiyordu. İlk defa ağlayacak gibi hissediyordu kendini. Sehun içerde ağlarken, o sadece acı çekiyordu. Onu bırakmak zorunda olmaktan nefret ediyordu. 

 Ne kadar süre geçti bilinmez ama, güneş yerini çoktan aya bırakmıştı. İçerden hıçkırık ve ağlama sesleri gelmiyordu artık. Sadece düzenli nefes seslerini duyuyordu Luhan, Sehun'un. Onun uyuduğundan iyice emin olduktan sonra yavaşça evin kapısına yöneldi. Evin yedek anahtarını çıkardı cebinden. İstese bu kapıyı kırabilirdi. Ama bunu yaptığı anda alarm çalışacak ve kurduğu özel ekip buraya gelecekti.

 Genç çocuğun odasına doğru yürüdü. Oradaydı. Top gibi yatakta kıvrılmıştı. Perdeler açık olduğu için ay ışığı onu aydınlatıyordu. Sanki ay sadece onu aydınlatabilmek için doğmuş gibiydi. O anda Luhan ayı bile kıskandığını hissetti. Sehun'a dokunan herşeyden nefret etti. Işık, kıyafet, yada örtüler olması fark etmiyordu. 

 Ağır ağır yaklaştı yatağa. Onu uyandırmaktan korkarak, yavaşça okşadı saçlarını. Yüzünde kuruyan göz yaşları vardı Sehun'un. Kalbi dağlandı beyaz saçlı olanın. Buna dayanamayacaktı. 

 Sehun, derince iç çekti. Bu Luhan'ı biraz tedirgin etti. Uyanmasını istemiyordu. Uzanıp buna baktığında genç çocuğun kirpiklerinin arasınadan inen göz yaşını gördü. Uykusunda bile ağlayacak kadar acı çekmesi, Luhan'ın oracıkta canına kıymak istemesine neden oldu. 

 Sehun'un arkasından usulca uzandı yatağa. Bildiği büyülü sözleri fısıldadı kulağına. Sehun en azından rüyasında mutlu olabilecekti. Ona sarılıp kokusunu içine çekti ve boynuna bir iki öpücük kondurdu. Genç çocuk şuanda rüya görüdüğünü sanıyordu. ''Luhan.'' Dedi titreyen sesiyle. 

BLOODY SWORD / HANHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin