11.PERDE

605 25 40
                                    



Bihter yanında Deniz'le okulun çıkışına doğru yürürken bir kulağı Deniz'deydi. Hafta sonu annesinin günü olduğu için ona nasıl binlerce perde çıkarttırıp yıkayınca tekrar taktırdığını anlatıyordu ama konuşurken öyle öfkeliydi ki Bihter dayanamadan güldü. Deniz ona abartılı bir ciddiyetle baktı."Sen gül tabi, senin tuzun kuru hiç böyle işler yapmıyorsundur. Muhtemelen bütün hafta sonu bu mağaza benim bu mağaza senin sosyeteden tiki kızlarla dolaşmışsındır."Genç kız kaşlarını çatarak ona baktı. Ailesinin çok zengin olduğu cemiyet hayatından insanları tedavi ettikleri için onlarla tanışıklıklarının olduğu bir gerçekti ama hiçbir zaman sosyetenin içinde bulunmamışlardı. Arada sırada önemli bir davet olursa annesiyle babası oraya giderdi ama ne Can ne de Bihter bu tür davetlere katılmamıştı, gerçi bunu istedikleri de söylenemezdi, zaten annesiyle babası da bu tür davetlere katılmayı sevmiyorlardı. Sadece davet edenlere ayıp olmasın diye orada boy gösterip geri dönüyorlardı, annesinin bu davetlerle fazla sorunu yoktu aslında çünkü o zaten köklü bir aileden geliyordu ama babası o tür ortamlara hiç katlanamıyordu. Babası orta halli bir aileden geldiğinden sade bir hayat yaşamaktan yanaydı, o tip ortamlar da ona aşırı abartılı geliyordu.

"Hiç de bile sana kaç kez söyledim bizim sosyeteyle bir alakamız yok,"dedi Bihter kendisini savunurcasına. Evet, hayatında bir kez bile perde astığı olmamıştı çünkü evde hep bir hizmetçileri olmuştu ama arkadaşlarının onu şımarık, zengin bir kız sanmasına sinir oluyordu. Oysa son derece sıradan bir hayat sürüyordu, ne çılgın partilere gidip oradaki zengin züppelerle yiyişiyordu ne de her gün aşırı pahalı mağazalardan torba torba alışveriş yapıyordu. Ailesi onu da abisini de son derece mütevazı yetiştirmişti, soyadı pek çok kişi tarafından bilinmeseydi eğer muhtemelen hiç kimse onun zengin biri olduğunu bile bilmeyecekti.

"Peki, o zaman ne yaptın? Evde annenin gün arkadaşlarına çay servis etmediğine eminim."

Bihter önüne döndü, hayır kesinlikle çay servis etmemişti. Cumartesi gecesi Batuhan'la öpüşmelerini düşündüğünde gülümsemesine mani olamadı, bu Deniz'in de gözünden kaçmamıştı. Bilmiş bilmiş ona baktı."A-ha! Ben bu gülümsemeyi biliyorum. Birisiyle beraberdin demek. Söyle bakalım kim bu çocuk?"

Bihter ona baktı. Genel kanının aksine Deniz onun Mert'le çıkmadığını biliyordu. Kızlardan başka hiç kimsenin Batuhan'dan haberi yoktu, bu fazla kişiye söyleyemeyeceği kadar büyük bir sırrıydı onun. Ama şimdi çıktıklarına göre ona söyleyebilirdi, bu artık herhangi bir sorun teşkil etmiyordu."Adı Batuhan,"diye açıklamada bulundu sonra sustu. Okulun caddeye açılan kapısından çıkarlarken Batuhan'ı ona nasıl anlatacağını düşündü. Onu anlatamazdı ki, Batuhan'ı tasvir edecek kelime yoktu.

"Bizim okulda değil herhalde, yoksa yanında olurdun. Nerede okuyor?"

"Robert Koleji'nde."

Deniz bunu duyar duymaz bir ıslık çaldı."Hem zengin hem de zeki desene,"dedi takdir dolu bir sesle."Nasıl tanıştınız?"

Bihter duraksadı. Buna verecek kesin bir cevabı yoktu, çünkü o da bunu bilmiyordu. Batuhan hayatı boyunca kendisini bildi bileli hep vardı, onu hep tanıyordu, tanışmalarının ne zaman ve nasıl olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Doğduklarından beri beraberlerdi, birbirlerinin ilk adımlarına şahit olmuş, ilk kelimelerini duymuşlardı."Bilmem. Biz birlikte büyüdük, doğar doğmaz onunla tanıştım herhalde."

Deniz şaşkın bir şekilde ona baktı, bu beklediği gibi sıradan bir tanışma hikâyesi değildi. Önlerinden caddedeki insan kalabalığını yararak yavaşça ilerleyerek geçen tramvayı izlerken,"Vay be,"dedi Deniz. Sonra yaramazca sırıtarak ona baktı."Küçükken de seni seviyor muydu yoksa sen böyle seksileşince mi sana açıldı?"

SAHNE ARKASI(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now