'Gerçek Aşk Sonsuzluğa Açılan Kapıdır'

10.3K 527 38
                                    

Birine aşık olduğumuzu nerden anlardık ki. Küçük bir bakıştan küçük bir tebessümden belki de küçük bir öpücükten...  

Kafamda ki düşüncelerden kurtulduğumda yaptığımız şeyin yanlışlığını kavramıştım. Bu gerçekten yanlıştı. Belki de bir daha ömrümün sonuna kadar görmeyeceğim bir adama aşık olamazdım.  

Onunda bana aşık olmasına izin veremezdim. Belki de aşık bile değildi. Öylesine geldiği bir ülkede kendini boş hissetmemek için takılması gereken bir kız arıyordu. Ve hoop beni bulmuştu.  

Adriano elini belime koyduğunda ellerimi göğüsüne koydum ve onu ittirdim. Normalde olsa etkilenmeyecek bir yapısı vardı. Ama şuan gereğinden fazla hazırlıksız yakaladığım için sendelemişti.  

Anlamayan gözler bana bakarken ben elimdeki 'A' yazan kolyeye bakıyordum. Daha fazla dayanamayıp konuşacağı sırada elini tuttum ve avcuna kolyeyi bıraktım.  

Kafamı kaldırdığımda yüzünde gerçekten kırıldığını belli eden bir ifade vardı. Ve bu beni üzmüştü. Ben bu olamazdım bir insanı isteyerek kıramazdım.

Ama ben az önce Adriano'nun öptüğü kızda olamazdım. Yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Ve dayanamayıp sıkıca sarıldım.  

Hala ne yapmaya çalıştığımı anlamadığı için önce biraz gerildi ama sonra oda sarıldı. 'Üzgünüm Adriano ama ben bu olamam. Böyle bir kız olamam. Sana aşık olduğumdan bile şüphe duyarken daha fazla ileri gidemem...'  

'Üzgünüm Adriano, gözlerine bakınca Kaan gözlerinde kaybolduğum gibi kaybolmadığım için... Seni her gördüğümde Kaan'ı gördüğüm zaman ki gibi heyecanlanmadığım için... Belki de farkında olmadan sana ümit verdiğim için üzgünüm...' diye fısıldadım kulağına Türkçe bilmemesinden yararlanarak.  

Yüzüne bakmadan yanından ayrıldım ve odaya gittim. Normalde karanlıktan korkardım ama şuan zaten tam bir karanlığın içinde olduğum için ışığı açma gereksinimi duymadan yatağa girdim ve sıkıca yastığıma sarıldım.

Az önceki sözleri ben mi söylemiştim. Kendimin bile farkında olmadığı duygularımı anlamasa bile Adriano'ya, en çokta kendime itiraf etmiştim.  

Göz yaşlarım yerini iç çekişlerine bıraktığında yorulduğumu anladım. Göz kapaklarım yavaş yavaş kapanırken rüya görmeye başlamıştım bile.  

Kocaman bir alış-veriş merkezindeydim. Üzerimde siyah taytım ve kareli gömleğim vardı. Vitrinlere bakıyordum.  

Biraz ileride bir kalabalık vardı. İnsanlar toplanmış merakla bir şeyi izliyorlardı. Merak edip yakınlaştığımda insanların vitrindeki bir şeye baktıklarını anladım.   Kafamı vitrine çevirdiğimde iki tane oyuncak bebeğin kavga ettiğini gördüm. Ama bu oyuncak bebeklerin diğerlerinden biraz farkı vardı sanki...  

Daha yakından bakınca birinin Kaan'a diğerinin Adriano'ya benzediğini fark ettim. Ya da öyle olmasını istedim.

Gördüğüm şeyde yanıldığımı kanıtlamak için mağazanın içine girdim. İçeride yoğun bir erkek parfüm kokusu vardı.  

Normalde bu tarz kokulara dikkat etmem ama bu koku o kadar tanıdıktı ki... Sanki Kaan gibi kokuyordu. Gözlerimi kapattım ve kokuyu daha güçlü içime çektim. Ama koku değişmişti bu az önceki koku değildi. Daha farklıydı. Bu Adriano'nun parfümüydü.  

Gözlerimi açtım. Farklı bir mağazadaydım. Burası daha beyazdı. Biraz ilerlediğimde Adriano'yu gördüm. Yanına gittiğimde elinde bir tabanca olduğunu gördüm.     Tabancayı aldı ve kafasına doğrulttu. 'Sen yoksan bende yokum Sıla' dedi. Ve ardından kulakları sağır edecek derecede kuvvetli bir silah sesi duyuldu.  

Gözlerimi korkudan sıkı sıkı kapatmıştım. Açtığımda yerde kanlar içinde yatan Kaan'ı gördüm. 'Kaan' diye bağırdım. Ve yanına çöktüm. Yüzünde gamzelerini belli edecek bir gülümseme vardı. Yerden kaldırıp sıkıca sarıldım.  

'İyi misin' diye sormak için kendimden uzaklaştırdığımda sarıldığım kişinin Adriano olduğunu gördüm.  

Şok içinde Adriano'ya bakarken. Arkadan bir kadın bize doğru yaklaştı. Beni yerden kaldırdı. 'al bununla elindeki kanları temizle.' dedi ve bir bez verdi. Elimdeki beze baktığımda üzerinde bir şeyler yazdığını gördüm.  

Açıp bakınca yarısı olmayan bir harita olduğunu anlıdım. Üzerinde 'Gerçek Aşk ' yazıyordu. Haritanın diğer yarısı olmadığı için devamında ne yazdığını anlayamadım.  

Haritanın diğer yarısının Adriano'da olduğunu düşündüğümden yerde yatan Adriano'ya baktım. Ve hareketsiz bir şekilde yattığını gördüm. Yanına eğilip uyanması için sarstığımda, sarstığım kişinin mağazalarda ki mankenlerden olduğunu anladım.  

Adriano'yu aramak için etrafıma baktığımda ilerde bir kızla gülüştüklerini gördüm. Yanlarına yaklaştığımda yanındaki kızın az önce bana haritayı veren kız olduğunu fark ettim.   Adriano benim geldiğimi fark edince bana döndü ve 'Git ve bul onu' dedi metalik ve ona ait olmayan bir sesle. Ardından cebinden haritanın diğer yarısını çıkarttı. Ve bana uzattı.  

Haritaları birleştirdim ve üzerinde yazan yazıya baktım. 'Gerçek Aşk Sonsuzluğa Açılan Kapıdır' yazıyordu. Bu ne demekti şimdi.   Haritayı elime aldım ve mağazadan çıktım. Haritanın bana gösterdiği yere doğru yürümeye başladım. Uzun sürmeden bir mezarlığa vardım.  

Etrafta kimse yoktu uzun bir süre dolaştım. Belki birilerini bulurum diye ama kimseye ulaşamadım. Yorulunca uyuyacak bir yer aramaya başladım.  

İleride bir mezar dikkatimi çekti. Bir adam mezarın başında ağlıyordu. Adama doğru yaklaştım sırtı bana dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Mezar taşına baktığımda üzerinde yazan adı görmemle ağzım bir karış açık kaldı.

Mezar taşının üstünde büyük harflerle 'SILA EROĞLU' yazıyordu. Bir dakika bu benim mezarımdı. Ağlayan kişi ayağa kalktı ve bana döndü. Gözleri ağlamaktan kızarmış Kaan karşımda duruyordu. Bitmiş, tükenmiş, yorgun bir hali vardı.  

Beni fark etmedi hemen yanımda duran bir şişe suyu aldı ve mezarın yanına geri döndü. Kaan'ın karşına geçtim. 'Ben ölmedim Kaan yaşıyorum.' dedim ve sarılması için kollarımı açtım.  

Kafasını mezardan ayırmadı. Bir dakika Kaan beni göremiyordu. Kaan'ı sarstım ama hiç bir işe yaramadı.  

Suyu mezardaki çiçeklere döktükten sonra konuşmaya başladı. 'Sıla, Sılamm sen benimdin. Sadece benim.  Ben benim olanı t başkasıyla paylaşamam ki bencil biriyim. Sana doya doya sarılamadan, kokunu doyasıya içime çekemeden, o pembe dudaklarına küçük bir öpücük bırakamadan nasıl gidersin? Sen karanlıktan korkarsın, orada tek başına yapamazsın. Yanına gelmemi ister miydin? Yanında olmamı seni o karanlıktan kurtarmamı ister miydin?' dedi.   Ve bir anda elinde tabanca belirdi. Tabancayı kafasına dayadı  'Gerçek aşk sonsuzluğa açılan kapıdır.' dedi. Ve ardından silah sesi duyuldu.

*****

Kapak için BAYANKAREMEL' e teşekkür ederim :) okuyan oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür edrim :) umarım beğenmişsinizdir... Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now