|29|Erime

2.2K 147 26
                                    

Gölgelerden çıktıklarında elleri birbirine o kadar sıkı kenetliydi ki kimse onları ayıramazdı. Aiden sevgilisine baktı. Gözleri Drakula'nın hatlarını ezberlercesine yüzünde dolaşırken kusursuz karanlığın dudakları yumuşak bir şekilde kıvrıldı.

"Beni incelemeyi seviyorsun öyle değil mi?"

Aiden eskiden olsa bakışlarını kaçırırdı fakat hayır artık buna ihtiyaç duymuyordu. Gülümsedi ve Kont'un kısa ve sert sakallarının olduğu yanağını öptü. Burnuna dolan hoş kokuyu içine çekti.

"Seni özledim." diye fısıldadı. Kafasındaki karmaşayı çözüme kavuşturduğu için artık kendisini daha rahat ifade edebiliyordu. Dili ve kalbi tamamen açılmıştı.

"Bir de bana sor..."

Kont onu sertçe kavrayıp dudaklarına yapıştı. Öpüşü sert ve talepkardı. Aiden hiç beklemeden yanıt verdi. Aynı hırsla ve iştahla dudaklarını oynattı.  Hiçbir engel kalmamıştı artık. Birbirlerine kalmışlardı. Birbirlerinin olmuşlardı.

Dişler devreye girdiğinde Aiden'ın dudağı kanamış ve Kont bunun da verdiği zevkle daha da hızlanmıştı. Aiden'ı kucağına alıp şöminenin önündeki ayı postuna yatırdı. Elleri birbirlerinin üzerinde geziniyor ve kalpleri hızla çarpıyordu. Evet, Kont'un kalbi bile.

Hareketleri yabanileşirken ateşten bile daha sıcaklardı. Kanları kaynıyordu. Evren bu iki zıt kutbu bir yazmıştı ve şimdi kader gerçekleşiyordu.

Birbirlerinin duygularını ve tenlerini yudumlarken Aiden artık kendini bir kişiye ait hissediyordu.Kimsesiz değildi. Canavarların Kralı ona aşıktı. Ellerini bunun farkına varabilmek için daha sert gezdirdi Kont'un vücudunda ve onun soğuğuyla yandı.  Buz ateşte erirken, Aiden'ın yeşil gözlerinde haz parladı ve sonra derisinde kayan bir damla ter gibi yavaş ve aheste bir şekilde söndü. Buz ateşte eriyip su olmuştu. Kırmızı iplikler Kaderler tarafından iki aşığın çevresine dolanmıştı.

***

Sabah olduğunda Kont Aiden'dan önce uyandı. Postun üzerinde oldukça rahat uyumuşlardı ve dünkü büyük kavuşmadan sonra atmayan kalbindeki büyük boşluktan eser yoktu. Siyah gözleri bile farklı ve parlak bakıyordu. İçinde uzak diyarlarda parlayan bir yıldız var gibiydi.

Sevgilisinin acıkacağını düşündüğünden Kont derhal hazırlıklara girişti. Kulübede her zaman Aiden'ın hayalini kurduğu için bir miktar insan yiyeceği barındırmıştı. Onları görünce biraz midesi bulanıyordu fakat kahvaltıyı özenle hazırladı. Taze ekmek, peynir, portakal suyu, birkaç çeşit marmelat ve hafif bir başlangıç için tatlı yulaf ezmesi vardı. Kulübe özenli bir büyüyle donatıldığından Kont bunların tazeliğinden endişe duymuyordu. Kan depoladığı zamanlarda da yiyeceği hep taze kalırdı.  Masayı beğeni dolu siyah gözlerle süzdükten sonra sevgilisini uyandırmak için hareketlendi. 

Kumral saçlı genç postun üstünde yarı çıplak bir şekilde uyuyor hem seksi hem de oldukça sevimli görünüyordu. Kim bu masum görünen gencin Seçilmiş Olan olduğunu düşünebilirdi ki? Kont kafasına dolan binlerce kötü ihtimali uzaklaştırmaya çalıştı. Aiden'ı yanına alarak savaşı başka boyutlara taşımış olduğundan emindi ama şimdilik bunu düşünmek istemiyordu.

Eğildi ve sevgilisinin çıplak omzundan öptü. Tenin tadı damağına çilek gibi gelmişti. Aiden hafifçe homurdansa da uyanmayınca farklı yöntemler kullanması gerektiğini düşündü. Kendini yeni ve acemi bir aşık kadar çılgın hissediyordu. Çocuğun boynuna yönelip şah damarı boyunca diliyle ıslak bir çizgi oluşturdu ve sonra oradan köprücük kemiğine ulaşarak zarif kemiğin üzerine de aynı detayları işledi. Bir sanatçı edasıyla dilini bir fırça gibi kullanarak kumralın tüysüz göğsünde aşağıya doğru ilerledi ve kalbin attığı kısımda biraz oyalanarak daireler çizdi. Kont Aiden'ın çoktan uyandığını değişen nefes alışları ve kalp atımlarından anlamıştı fakat işine devam etti. Dili yumuşak karında aheste bir şekilde ilerlerken Aiden'ın nefesi hırıltı gibiydi. 

DRACULA(Tamamlandı)Where stories live. Discover now