Herkes Gider Mi?

9.7K 445 98
                                    

İyi okumalar...

Yiğit'in ağzından,

Okuduklarım beynimde tekrarlanırken zaman durmuştu.

Kağıtta yazılan yazıları beynimde tekrar ediyordum.

Donmuştum.

Zaman akmıyordu sanki...

Yüzüme şiddetle gelen rüzgarla kendime gelmeye çalışıyordum.

"Nef-Nefess!" diye bilmiştim sadece.

"Ne oldu Yiğit. Ne yazıyor mektupta. "

Egemen'in sorusuna karşılık sadece yüzüne baktım. Ben cevap vermeden öylece durunca elimden kağıdı aldı.

Birkaç saniye sonra şaşkınca oda bana bakıyordu.

" Yiğit, Nefes intihar mı etti? " söylediği cümle kalbime hançer saplerken bunun olmasına izin veremezdim.

" Ha-hayır. Buna izin veremem! " deyip hızla adımlamaya başladım.

Arabamın kapısını hızlıca açıp kendimi koltuğa attım. Anahtarı yerine sokup arabayı çalıştırdım. Ayağımı gaza koyacakken Egemen arabanı  yanına gelip beni durdurdu.

" Yiğit nereye gidiyorsun?  Daha nerde arayacağını bilmiyorsun? "

Sinirle arabadan inip karşısına dikildim.

" Bilmiyorum lan bilmiyorum!!  Ama bulucağım onu! Ona birşey olmasına izin vermem anladın mı?! "

" Tamam Yiğit. O zaman Mert'i arayalım. O bize yardım eder. " dediğinde itiraz edemedim. Şuan gurur yapıp ben bulucam diyemezdim.

Sadece başımı salladım. Tekrar arabanın kapısını açıp binecekken arkamda duyduğum sesle durdum.

Endişem yerine büyük bir öfkeye bırakmıştı.

" Nefes nerde lan? Aldın dimi lan onu benden aldın? " diye üzerime gelen Egemen'e sinirle baktım.

" Kimi kimden alacağım lan! Anla artık Nefes hep benimdi ve öyle kalacak! "

" Nerde lan o zaman Nefes! Nerde!! "

Cevap vermemiştim. Aslında verememiştim. Çünkü ben bile nerde olduğunu bilmiyordum.

Sevdiğimi söylediğim kızın nerde olduğunu bilmiyordum.

******

Yoktu işte...

Hiçbir yerde yoktu...

Aradan 3 saat geçmişti.

Koskoca 3 saat.

Ben her saniyeyi sayarken kaç saat geçmişti.
Her saniye her dakika daha çok uzaklaşıyordu benden sankii...

Elimde tuttuğum içki bardağını duvara fırlattım. Diğer elimde tuttuğum kazağını burnuma getirdim.
Kokusunu içime uzun uzun çekiyordum.

Çiçek gibi kokuyordu.

İlkbaharda yağmurdan sonra o yemyeşil ağaçların çiçeklerin arasında olan bir kokuydu onunkisi...

Herşeyiyle ona özeldi...

Onu o yapanda buydu zaten..

Kokusu bahar gibiyken dudakları gül rengiydi. İlk gördüğüm an geldi aklıma. Dikkatimi çeken dudakları kadar gözleriydi aslında.

Tutsak olmuştum.

O benim değil asıl ben onun esiriydim. Gözlerine, dudaklarına, ve kokusuna...

Mafyanın EsiriWhere stories live. Discover now