yeni iş

58.5K 1.7K 52
                                    

Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Buraya nasıl gelmistim. En son olanları hatirlamaya calistim. Egemen kardesimi goturmustu. Yigit'e bagiriyordum ve sonra gözgöze gelmistik. Sonra basimin dönmesiyle, kendimi Yiğit'in kollarına bırakmıstım. Beni odaya Yigit getirmis olmalıydı. Yataktan kalktım ve banyoya gittim. Birkac gun icerisinde hayatım yine düğüm olmustu. Önce Yigit denen bir psikopatın eline düştüm. Burada zorla tutuluyorum. Buda yetmezmiş gibi kardesimde tehlikede... Benim ufak bir yanlisimda Asya zarar görecekti. Yigit'in her dediğini kesinlikle yapmak zorundayim. Ama öncesinde güvenmesini saglamalıyım. Yiğit'e iyi davranirsam belki calismama izin verirdi. Suan yaz tatilinde olduğumuz icin evde boş boş oturmak istemiyorum. Okul konusunu da konusmaliydim Yiğit'le. Ama öncesinde kendime gelmem icin soguk bir dus almalıyım. Üstümdeki kıyafetleri çıkardı. Karnımdaki morluklara takıldı gözüm. Canım cok yanmıyordu artık. Duşu actım ve kendimi soğuk suyun rahatlığına bıraktım. Dustan çıktım ve dolaptan temiz kıyafetler giydim. Aşağıya inmek icin kapıya yöneldim. Merdimenlerden inerken Yigit, kahvaltı yapıyordu. Masaya yaklaşarak " günaydın " dedim. Gözünün ucuyla bana baktı ve " gunaydın " dedi. Bende sandalyelerden birini cektim ve oturdum. Suan Yiğit' le karsi karsıyaydık. Yiğit'e bakmayı bırakıp kahvaltımı yapmaya başladım. Kahvaltısını bitirmis olacakki, masadan kalkti Yiğit. Kapıya dogru ilerlerken arkasından ,
" Bugün disarı çıkıcam ."

" Nereye "

" Yeni bir iş bakacağım. Bütün gün evde oturacak değilim."

" Hayır " dedi sert bir sesle. Arkasını döndü ve kapıya yürürken arkasından kostum ve kolunu tuttum. Suan bu yaptığım cok tehlikeliydi. Ama yapacak bisey yoktu. İkna etmek zorundaydım. Her istediğini yapacak da olsam evde kalmayı düşünmüyorum, bu yüzden hic degilse bir iste calışmalıyım. Yiğit'in sert bakışlarını üzerimde hissediyordum ben koluna bakarken. Elimi aniden geri çektim. Kafamı aldırıp Yiğit'e baktım. Açıklama bekler gibiydi. Belki anlatirsam calısmak istediğimi izin verirdi.
" Yiğit, sözünden çıkmayacağım, yanlış birsey de yapmayacağım ama bütün gün evde oturup kalamam. Calısmak istiyorum." dediğimde anlamayarak yüzüme bakıyordu. Bu halime şaşırmış gibi görünüyordu. Herşeyi kabullendim. Tabi bir süreliğine... Asya, Egemen ile kalıyordu. Onun iyi olması bile önemliydi benim icin... Yiğit'e kararlı olduğumu belli eden bakısları atıyordum.
" Benimle gel."

" Nereye " dedim saşırarak.

"Duymadın mı ? Benimle geliyosun."

"Seninle mi ? Yiğit anlamadın galiba. Ben çalısmak istiyorum."

"İste bu yüzden geleceksin. Sekreterim olarak ben neredeysem sen orada olacaksın."

"Sekreterin mi?

"Biraz daha oyalanırsan çalışmayı bırak evden çıkmana bile izin vermeyeceğim."

"Tamam, tamam geliyorum." diyerek merdivenlere doğru koştum. Odama girip dolaptan siyah bir ceket giydim ve odadan çıktım. Yiğit'in sekreteri olacaktım inanamıyorum. Bu duruma sinirlenmem veya üzülmem gerekirdi ama mutluyum. Neden böyle olduğumu bilmesemde, bildiğim tek sey daha önce böyle hissetmediğim.. Aşağı indigimde Yiğit çoktan çıkmıştı evden. Bende kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Yiğit arabada beni bekliyordu. Arabanın yanına geldiğimde şoför koltuğunun yanındaki koltuğa oturmak için kapıyı actım ve oturdum. Kapıyı kapatır kapatmaz Yiğit gaza öyle bir bastıki korkudan koltuğa sinecektim. Aslında korkmazdım arabanın bu kadar hızlı kullanılmasından ama anayolda sevmiyordum. Tabi bidr Yiğit kullanınca korkmamak anormal olurdu. Ben yine düşüncelere dalmısken, Yiğit'in sesiyle kendime geldim. "Geldik." Arabadan indiğimizde önümde duran cok buyuk bir holding vardi. Burası Yiğit'in miydi? Dişarıdan bu kadar güzelse, içerisini merak ediyordum. Daha fazla vakit kaybetmeden Yiğit'i takip etmeye başladım. İceriye girdiğimizde muhtesemdi. Herkes Yiğit'i selamlıyordu. Asansör kapısına geldiğimizde Yiğit'in bana baktığını gördüm.
" Ne oldu, niye öyle bakıyosun bana," dedim. Hiçbirsey aöylemeden asansöre bindi, bende arkasından tabi. 25. kata çıkmıştık. Asansörden inip uzun koridorda yürürken " burası cok güzel " dedim Yiğit'e. Bana kısa bir bakıs atarak yürümeye devam etti. İnsan bir cevap verir. Öküz işte öküz! Sonunda Yiğit bir odanın kapısını açıp iceri girdi, tabi bende.. Oda siyah, beyaz ve gri tonlarında döşenmişti.Yiğit koltuğuna oturup " ayakta durmaya devam mı edeceksin " dediğinde birsey demeden deri koltuklardan birine oturdum. O sırada kapı tıklandı ve içeri mini elbiseli güzel bir kız girdi. " Yiğit bey, bugünkü programınız çok yoğun değil ama 1 saat sonra toplantınız var." diye konuya girdi sekreter oldugunu anladığım kız. Yiğit başını sallayarak "Gamze, sen artık Egemen'in sekreterliğini yapacaksın. Benim sekreterim o olacak" dedi beni gözüyle göstererek. "Nefes adım Nefes" diye ekledim sinirle. Adının Gamze olduğunu ögrendiğim kız başını sallayarak " peki Yiğit bey " dedi. Yiğit tekrar söze girerek "Gamze, Nefes'e çalışacağı odayı göster ve neler yapması gerektigini anlat." Ayağa kalkıp "biz gidelim o zaman" dedim ve kapıya doğru yürüdüm. Gamze ile odadan çıkınca yürümeye devam ettik. Sessizliği bozarak "bu arada tanışamadık ben Gamze" diyerek elini uzattı. Bende gülümseyerek " bende Nefes " dedim. Gamzs ile sohbet etmeye başlamıştık. Genç, güzel, tatlı bir kızdı. Sonunda bir odaya girdik.
" Burası artık senin odan Nefes. Buradaki dosyalar özel konuların dosyaları, bunları imzalatırsın Yiğit beye. Ben Egemen beyin oldugu kata çıkıyorum."

"Tamam. Teşekkür ederim Gamze yardımcı olduğun için."

"Rica ederim Nefes, aklına takılan birsey olursa sorabilirsin. Ben işimin başına döneyim öglen arasında görüsürüz."
Gamze odadan çıkınca odayı incelemeye başladım. Güzel tonlarda dösenmişti. Ferah bir havası vardı. Telefonun sesiyle masaya döndüm ve telefonu actım. "Odama gel " dedi ve telefonu kapattı Yiğit. Cevap vermemi bile beklemedi ya. Harbi öküz, insan bir dinler karşısındakini ama yok beyefendi sert mafyaya kendinde ödün vermez tabi dağ öküzü.. Bunları düşünerek Yiğit'in odasına gelmistim bile. Kapıyı çaldım ve iceri girdim. Yiğit, ben içeriye girdiğimde telefonda konusuyordu. Telefonu kapatti ve " Nerede" diye sordu. Anlamayarak " ne nerede " diye sordum.
" Kahvem, nerede?"

"Kahve istediğini söylemedin."

"Her sabah bu saatte kahve içerim. Simdi git ve kahvemi getir." Hicbisey söylemeden odadan cıktım. Uyuz işte dağ öküzü. Beni sinir ediyordu. Odama gittim ve oradaki kahve makinesinde kahveyi yaptım ve odadan çıktım. Yiğit'in odasına geldiğimde kapıyı çalıp iceri girdim. Beyfendi öküz gibi koltuga yayılmış tabi. Kahvesini masasına bıraktım ve geri cekildim. Kısa bir bakış attıktan sonra bana, kahvesinden bir yudum aldı ve bağırmaya başladı. " Bu nasıl bir kahve, sen benimle dalga mı geçiyorsun." Yine ne olduğunu anlamamıstım. " Sen benim nasıl kahve içtiğimi bilmiyor musun? Ben kahve mi sütsüz ve şekersiz içerim. Al bu kahveyi ve benim istediğim gibi yap" diye ekledi. Bende sadece başımı sallamakla yetindim ve kahveyi alıp odadan çıktım. Sinirden icimden saydırıyordum. Öküz, hayvan, pislik, gıcık.. Beni sinirlendirmek için herseyi yapıyordu. Ama dayanacağım pes etmeyeceğim. Ne kadar güçlü olduğumu o da görecek. Tekrar odaya geldim ve bu sefer o öküzün istediği gibi kahveyi yaptım. Yiğit'in odasına geldiğimde tekrar kapıyı caldım ve iceri girdim. Yiğit, Egemen'le konusuyordu. Benim içeriye girdiğimi gören Egemen " nasılsın Nefes " dediğinde " ablaaaa " diye ayağa kalkan Asya'yı gördüm.

Mafyanın EsiriΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα