~~Hayat Üzülmek İçin Çok Kısa~~

11.5K 821 318
                                    

Suskun_feraceli ye ithaf edildi.

SIRAÇ TANAY'DAN

Fırat olayı anlattıktan sonra çatık kaşlarıyla yere bakmaya devam ederken,bende ellerimi birbirine kenetledim ve sırtımı duvara yasladım.Ona söylediğim bu telkin edici sözler ile biraz tatmin olacak ki,çatık kaşları yavaş yavaş normal bir hâl almaya başlamıştı.

Aslında ne kadar büyük bir acı gömmüş kalbine!Kardeşi varmış,ama yıllarca ayrı yaşamış.Birbirlerinden ayrı büyümüşler,ve günün birinde karşılaşsalar,birbirlerini tanımayacaklar...

Bu,gerçekten fazlasıyla acı verici ve üzücü bir olaydı.Birkaç saniye yere bakıp uzun uzun düşündükten sonra,birbirine kenetlediğim ellerimi çözdüm ve omzumu dikleştirerek tekrar Fırat'ın omzuna dokundum.

''Dostum,gerçekten sözümün arkasını doldururum.İkizini buluruz,ne dersin?''

Kahve gözleri düşünceli ve bir o kadar da hüzünlü bakarken,biçimli kaşları umutsuzluğun verdiği mahzunluk ile havalandı.Kenetlediği elleri iki yana açılırken,kaşlarını tekrar indirip derin bir nefes aldı ve kahve gözlerini mavi gözlerime dikerek cevap verdi.

''Aramadık mı sanıyorsun?Eniştem...Kaç yıl aramış.Annemin kızını bulma isteği hep yüreğinde.Ama o adam öyle bir sakladı ki kendilerini.Ne bir iz nede bir isim var.Yok,yok!''

Ellerim düşünceli bir şekilde çenemi bulurken,bilmiş insanlar gibi birkaç kez çenemi kaşıdım.

''İzmir'de doğduğunu söylemiştin.İzmir'i aradınız mı hiç?''

''Aramaz mıyız?Ya,boşver.Kapat bu konuyu tamam mı?Hiç anlatmamışım gibi say.Çünkü Mucize bile bilmiyor.''

Şaşkınlığımın yansıdığı ses tonumu ayarlamaya çalışırken konuştum.

''Mucize bilmiyor mu?''

''Hayır,sadece annem,teyzem,eniştem biliyor.Ve karambole ben!''

Başımı hafif bir şekilde yukarı kaldırıp gözümü beyaz tavana diktim.Derin bir nefes çekmeye çalıştım ciğerlerime.Nezaretin izin verdiği kadar.Fırat,ikizinden bunca yıl ayrı büyümüş olmasına rağmen nasıl oluyor da neşesini koruyabiliyordu?

Bu konuyu daha fazla irdelemeyip konuyu değiştirmek istercesine Fırat'a bir cümle yöneltirken gülümsedim.

''Yalnız yumruklarımız çok güzel konuştu.Senin burnun iyi değil mi bu arada?''

Sağ burun deliğinden gelen ve kurumuş olan kan izleriyle bana baktı ve hafif bir tebessüm etti.

''Senin yumruğun kadar acıtamadı.Marifetli çocuksun bu yumruk konusunda.''

''Bak işte!''

''Yine ne oldu şampiyon?''

''Senin şu ani duygu değişimlerine bayılıyorum.Nasıl başarıyorsun?''

Omuzlarını silkerek dudaklarına hafif bir tebessüm yerleştirdi.

''Daha önce de demiştim.Burcum gereği böyleyim.Şakacı,neşeli ve değişken.''

''İkizler burcuydun değil mi?''

''Evet,şampiyon.''

''1 Nisan günleri milleti gülmekten öldürürsün o zaman.Bana niye 1 Nisan şakası yapmadın sen?Muhtemelen o gün beraberdik.''

Biçimli kaşları öfkeyle çatılırken,hararetle sarfettiği cümleler beni şaşkına çevirmişti.

''1 Nisan Yahudi şaka bayramı!Asla 1 Nisanda şaka yapmam.Çünkü müslümanlara,yahudiler tarafından yapılmış bir zulmün kutlandığı bir gün.''

Kolejdeki Feraceli (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin