*1* Kahin ve Kolye

57.4K 2.3K 1.5K
                                    

Keyifli Okumalar...

Kalbinin zangırdayan sesini işitiyor ve çığlıklarına ara vermeden devam ediyordu. Sonunda, acıları sükûnetinden sıyrılmış ve gürültünün kucağına atılmıştı. Ne kadar çok bağırırsa o kadar çabuk biterdi her şey. Kâbusların aksine çığlıkları yalnızlığını kırıyor ve tüm ev ahalisini başına topluyordu. Omuzlarında hissettiği sarsıntıyla birlikte gözlerini açmaya çalıştı. Kâbuslarında bile bildiği gerçek uyandığında neden etkisini sürdüremiyordu bilmiyordu. Her şey geçmişte kalmalıydı!

Son bulan kâbusun ardından ona kalan sadece eski bir anın acıtan hissiydi. Hiçbir iyileşme göstermeyen yarası, vicdanının keskin yanı yüzünden sürekli kanamayı sürdürüyor ve yarasını her daim taze tutuyordu. Vicdan, kaybedilen oyunun hiç bitmeyen cezasıydı onun için.

Üşümeye başlamıştı. Uzaklaştığı alevler sanki tüm sıcaklığını da bedeninden alıp götürmüştü. Tüm fiziksel acılara karşı dayanıklı olan bedenine rağmen fazlasıyla savunmasız bir ruha sahipti. Dişleri birbirine vurmaya başladığında duymaktan hoşlandığı ses "geçti" diye fısıldadı. Ses kafasının içinde yankılanıyordu. Zihnini bir TV şovuymuş gibi izlenmeye açmaktan hoşlanmasa da şu an kalkanını güçlendirmeye dermanı yoktu. Ayrıca sakin tutması gereken zihnini kardeşinin sesinden başkası dizginleyemezdi.

" Evdesin Derin. Bizimlesin. Alevler yok."

" Alevler yok," dedi. Tıpkı kardeşi gibi sözcükleri dudaklarından geçirmek yerine zihninde tutmuştu.

" Geçmiş geçmişte kalmalı kardeşim. Yoksa devam edemezsin, biliyorsun. Bırak gitsin artık."

Başını kaldırıp ona baktığında aynadaki aksine bakıyormuş gibi hissetmişti. Sabaha karşı yataktan fırlayan ikizinin ona benzediği tek zaman dilimi buydu. Kızıl saçları dalgalı denizler gibi kabarmış ve birkaç tutamı yüzüne doğru düşmüştü. Dağınık saçlarını eliyle düzeltmeye çalıştığında düşüncelerinin içinde dolaştığını anlayan Derin, iç çekerek başını iki yana salladı. Kardeşinin aksine insanların özel alanlarında olmaktan hoşlanmıyor, kendisine yapılan saldırılardan fazlasıyla nefret ediyordu. Yine de bu defa Bahar'a engel olmadı. Madem biraz seyretmek istiyordu, o halde dilediği gibi izleyebilirdi. Orada bulacağı acı hislere ortak olmak istiyorsa eğer bu onun sorunuydu.

" Gitmiyor ki." dedi. Bu defa sesinin dışarı çıkmasına izin vermişti. Kardeşinin yeşil gözlerinde kendi aksini görüp irkildi. Minicik bir canavardı, sanki bulunduğu her yeri ve değdiği herkesi yıkıp geçen minicik bir canavar.

" O çocuğa sen zarar vermedin."

" Neredeyse öldürecektim. Onu neredeyse öldürecektim! Şimdi de her gece yaptıklarımın azabını çekiyorum. Bu benim cezam olmalı Bahar."

" Yapma Derin. Uyan artık, aç gözlerini ve etrafına bak. Yirmi yaşına geldin. On yaşındayken yaptıklarından sorumlu tutulamazsın."

Neşeden uzak, kederli bir tebessüm dudaklarına yayılmıştı. Gülümsemekten çok acı çektiğini anlatan hareketinin ardından üzerindeki örtüyü kenara itti. Hissettiği hafif bir soğukluk tüm bedenine yayıldığında ürpertiyle iç geçirdi. Çıplak ayaklarını yataktan sarkıtıp ince halıyla buluşturdu. Ağrı ya da yorgunluk hissetmese de vücudunu esnetmek için gerindi. Dikkatini yeniden kardeşine verdiğinde onun soran bakışlarıyla karşılaştı. Yıllar geçse bile, ne Derin yaptıkları için kendisini affedebildi ne de Bahar onun suçsuz olduğunu söylemekten vazgeçti.

" Ben arkadaşımın şekerini çalmadım Bahar, arkadaşımı neredeyse öldürüyordum. Ben artık kendime itiraf ediyorum, siz de bunu yaparsanız iyi edersiniz; ben. Güçlerimi. Kontrol. Edemiyorum. En azından her zaman edemiyorum."

UYUMWhere stories live. Discover now