"Hoş geldin Kris, ben hazırlanırken sen prensesle arabaya geç istersen, hemen gelirim." Kris etrafta koşturmaya devam eden sevgilisini kolundan tutarak dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Bende seni özledim aşkım, acele etmene gerek yok. Biliyorsun ne kadar erken gidersek gidelim saat 3'te havuza girebiliyoruz."
Yixing umursamadan sırt çantasını Kris'in eline uzattıktan sonra omzuna da bir havlu yerleştirdi. "Prensesi bebek arabasına koyma fikrini bu defa es geçme Kris. Biliyorsun havuz sonrası çok yorgun olup mızmızlanıyor."
Kris kafasını sallayarak kapı arkasına yerleştirilmiş katlanmış arabayı da alarak dışarı çıktı. Bugün prensesinin düzenli olarak gittiği havuzda rehabilitasyon günüydü ve iki ebeveynde bu işten oldukça umutluydu. Küçük prensesleri için yaptırdıkları testle onlara özel bir çocukları olacağı söylendiğinde ikisi de ilk başta çok korkmuş, bebeği aldırmayı düşünmüşlerdi. Özellikle Yixing bebeği için elinden geleni yapamayacağı korkusuyla günlerce ağlamıştı. Bebeği aldırma fikri kafasında belirginleştiği gün gördüğü rüya sayesinde bu fikrinden vazgeçmiş, yaşattıkları için Sehun'dan özür dilemeye gitmişti. Onun ahını aldıkları için bebeğinin bu dünyada acı çekeceği fikrine bir türlü inanmak istememiş ancak bebeğinin melek kanatlarıyla ağlayarak gökyüzüne yükseldiği görüntüye de tahammül edememişti. İşte şimdi bebekleri kollarında ve her geçen dün daha iyiye gidiyordu. Yüzünde oluşan değişiklikler Yixing'in geceleri gizli saklı hıçkırıklarına neden olsa da prensesleri çok güzel bir melekti ve bunca sorunu zamanla aşabilirlerdi.
Kris bebeğini kollarına ilk aldığı andaki o garip sesi hatırladı. Havluya sarılmış bir kedi yavrusu gibi miyavlayan bebeği doktorun anlattığı belirtilerden birini sergilerken Kris serinkanlı kalmaya çalıştı.(*) Gözyaşları yanaklarını ıslatırken Yixing ile göz göze geldi. Sevgilisinin yanına iyice yaklaşıp bebeklerini gösterdi. "Baksana Yixing, o ne kadar güzel. Gerçekten de kollarımda bir melek tutuyorum."
Kris bebeği ve sevgilisiyle yeniden arabaya döndüğünde emniyet kemerini takıp yola koyuldu. Kızı gülümseyerek ona seslenip oyuncağını sallarken şen sesler çıkarıyordu. "Maa miiiş!"
Yixing bebeğinin ağzından akan salyasını sildikten sonra çantasını kurcalayıp bonesini çıkardı. "Oh, buradaymış. Her hafta yeni bir bone bulmak için etrafta koşturmaktan yorulmuştum." Kris dikiz aynasından baktığı sevgilisine gülümsedi. "Bilmem mi, evde çok şık bir koleksiyon oluşturmak için 'unutmuşum' bahanesini kullandığını düşünmeye başlamıştım.
Kısa sürede vardıkları mekana park edip artık sistematikleştirdikleri şekilde arabayı boşalttılar. Önce bebek arabası çıkarılıp prensese göre ayarlandı ardından çanta ve havlu alındı, Yixing kucağındaki prensesi babasına vererek kendi çantasını omzuna astı ve arabadan çıktı. Bir haftalık tatile çıkan bir aile gibi görünüyorlardı ancak bu onların haftalık rutinleriydi.
Kapıdaki görevliye selam verip içeri geçtiklerinde geniş alanda keyifli çocuk sesleri yankılanıyordu. "Hoş geldiniz Wu ailesi. Siz hazırlanın, havuz az sonra hazır olacak."
Yixing kollarındaki ıslak çocuğu havluyla sıkı sıkıya tutan adama gülümsedi. Kendilerinden kısa bir zaman sonra rehabilitasyona başlayan minik adamdaki değişim gözle görülebilir seviyedeydi, bir melek daha mutluydu. Yixing gülümseyerek eşi ve kızlarıyla soyunma odasına ilerledi.
Üzerine mayosunu giyerken Kris'te kızlarına pembe bebek mayo bezlerinden giydiriyordu. Ufaklık babasının suratına püskürüp elleriyle hafif tokatlar atarken Kris işine oldukça dikkat ediyordu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
