♤BÖLÜM 18

605 82 69
                                    


Biraz geç oldu ama  haklı sebebim var.İşe başladığım için fazla vaktim olmuyor ve bu yüzden bana hak vereceğinizi umuyorum.   Güzel bir bölüm oldu. Umarım seversiniz. 💕

Unutmadan söyleyeyim, rwyda_nrr un Toprak Kokusu adlı kitabına bakmanızi tavsiye ediyorum. Ben severek okuyorum ve sizde eminim beğenerek okursunuz 💕

İYİ OKUMALAR,

Saniyeler dakika, dakikalar ise saat gibi geçiyordu tam olarak. Dünya sanki güneşin etrafında değil de ben ve Aybars'ın etrafında dönüyordu. Etrafta hiç kimsenin sesini duyamıyordum.Koca dünyada bizden başka kimse kalmamış gibiydi. O kadar tuhaf duygular içerisine girmiştim ki ne yaptığımı, kendim dahi tam olarak anlayamamıştım.

Karmaşıktı. Hem de fazlasıyla.

Nasıl olmasın ki? İç sesime, ruhuma, fazla gelen duygularımı artık açığa çıkara bilmiştim.  Duygularımı ona söylemekten çekinmemiş ve rahatlıkla içimden geçenleri  söyleyebilmiştim. Sonrasında ise onu öpmüştüm. Şu anda bir enkazın altından kurtarılmış ve rahata kavuşmuş biri gibi hissediyordum.

Yaşadıklarım, yaptıklarım çok utanç vericiydi ama onun bana hissettirdiklerinin yanında bu utanç sıfırın altında kalırdı.

İkimizde konuşmuyorduk, susuyorduk, hem de sessizce. Duyduğum tek şey nefeslerimizdi. Yavaş ama sık aldığımız nefesler. Ona; onu sevdiğimi,aşık olduğumu, söyledim. Bütün utancımı ayaklar altına alıp  içimde büyüttüğüm duyguları teker teker dışa akıttım ve bunları yapmış olmam beni şaşırtıyordu.

O da şaşırmış veya beklemediği için olmalıydı ki hiçbir şey demiyordu. Sadece sessizce nefes alıp veriyordu. Bu sessizlik beni bir nevi korkutuyordu. Onun bana karşı olan hislerini duygularını merak ediyordum ve de bilmek istiyordum.

Daha fazla susmak istemediğim ve meraklandığım için içime kaçan sesimi çıkarmaya çalıştım. "Aybars, bir şey söylemeyecek misin? " meraklı ve umutlu bir bekleyiş içerisine girdim adeta. Duygularımın karşılıklı olmasını o kadar çok istiyordum ki. Bunu ifade bile edemezdim.

Bir insanı sevebilmek çok zordur. Hele de benim gibi biri için.

Düşünsenize sevdiğiniz, aşık olduğunuz, adamın yüzünü göremiyorsunuz. Nasıl ve kime benzediğini bilemiyorsunuz. Sadece hissettirdiğine ve sesine aşık oluyorsunuz. Aslında çok tuhaf değil mi? Görmeden nasıl sevebilir, nasıl aşık olabilir, gibi bir sürü soru birikir akıllarda. O sorulara ne kadar cevap vermek istesem de anllattığımı anlayacak biri çıkmaz karşıma. Çünkü onu ancak yaşayan hisseder.

Aslında bu durumdan çok da şikayet etmek istemiyorum. Belki gözlerim görseydi, Aybars'ı hiç tanıyamayacaktım. Hatta hiç karşılaşmayacaktık. Her işte bir hayır var derler ya; işte bu söz tam bana göreydi. Göremeyebilirdim, ama duygularım ve hislerim bunun önüne geçebiliyordu.

Dakikalar sonra o da susmanın bir fayda olmadığını anlamış olacak ki konuşmaya başladı. " Lina, "

Adımı söylemesi ile birlikte heyecanla, bekleyiş içerisine girdim. İsmimi onun ağzından duymak tuhaf derecede iyi hissettiriyordu.

"Ben senin bana olan duygularını hissedebiliyorum." dedi yavaş ve tane tane konuşarak.

Nasıl yani? O benim ona olan hislerimin farkında mıydı? Halbuki hissettirdiklerimi hep içimde yaşamaya çalışıyordum. Onun anlamaması için de ekstra bir çaba sarf ediyordum. Ama demek ki o her şeyi anlayabilmişti.

İNANMAK İSTİYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin