-20-

2.9K 110 14
                                    

Merhaba güzel ve minik ailem, biricik pandalar. Siz güzel insanlara önceden panda dememin sebebi, pandalar çok sevimli ve nesli tükenmekte olan hayvanlar listesinde olmalarından dolayıydı. Bizde azdık, hala azız ancak pandalar nesli tükenmekte olan hayvanlar listesinden çıkmış diye duydum. OLSUN EFENİM BİZ YİNE DE PANDAYIZ. Genç Kız Edebiyatında 85. sıraya girdik bir tebrik bize bir alkış.

 Gökkuşağının sonunu bulmaya çalışmak gibi aşk, Dikenli yollarda yalın ayak yürümek gibi...

Bu sözde bu bölüme ait olsun.

Dün Toprak Beyin öfkeli davranışlarından sonra saatlerce dondurması yere düşen çocuklar gibi ağladım. Mineyi teselli edemeyecek kadar çok ağlamıştım. Mineyi Meteye gönderip saatlerce gitmedim yanına, gidemedim. Gözyaşlarım bir hayrattan çağıl çağıl akıyordu sanki, hıçkırıklarım kalbimi durduracaktı. Nefret ettiğim insana benziyordu, ve ben ondan hoşlanıyordum. Aşık değildim bunu biliyordum artık öyle bir adama aşık olmazdım.  Olmamalıydım. Emin değildim hislerimden, duygularımdan. Ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum. Mine dünden bu yana o kadar sakindi ki, eski neşesi, etrafta dans eden, şarkı söyleyen o minik kızdan  eser yoktu. Onun yerine, durgun, ruhsuz, babasının her ayağa kalkışında titreyen bir kız çocuğu vardı artık. Toprak Beyi çözümleyemiyordum, bakışlarından davranışlarından ne hissettiğini anlayamamanın verdiği bir bocalamanın içindeydim.Bu davranışların devamı gelir miydi diye tedirgin ve huzursuzdum. Minenin uyumuş olmasından faydalanıp yanımda getirdiğim bilgisayarım açıp mesajlarımı kontrol ettim. DünyayıGezen70li den mesaj gelmişti. Viyanadan kopamamış bir hafta kalacağım dediği yerde bir aydan fazladır kalıyordu.

DünyayıGezen70li

Sevgili kızım,

Uzun zamandır kaldığım bu şehirde hala insanlara hayret ediyorum. Buradaki insanlar o kadar dakik ki benim yaşlı bedenim bu tempoya ayak uydurmakta çok güçlük çekiyor. SHÖNBURN Sarayına her gidişimde yeniden hayranlık duyuyorum. Kocaman bahçesinin ortasında bir havuz var ki , kesinlikle görmelisin. Suyun yeşilliği insanı çeken cinsten. havuzun ilerisindeki tepede Sisi'nin yani Kraliçe ELİZABETH'in davetlerde kullandığı mutfağı var, şu anda insanlar orada oturup kahve  içiyorlar. Ben de ziyaretlerimden birinde oraya kadar çıkıp bir kahve ve buraya has olan tatlı  zahr torte  yedim. Bildiğin  kakaolu, çikolatalı pastaydı işte, sadece biraz daha sert ve kuruydu o kadar, kahve de bir o kadar  acı. Her gelişimde burası çok fazla dolu oluyor. İnanılmaz bir şekilde buraya her zaman ziyaretçiler tabiri caiz ise akın akın geliyorlar Ayrıca buralarda Türk mahallesi denilen yerler var, genellikle Türkler oturuyormuş.

Geçenlerde Aziz Stefan Katedraline gittim, maksat bakmak görmek. Bir grup Türk genci ve rehberleri vardı. Şöyle bir oturup onları izlemeye başladım. Klisede kimsenin sesi doğru düzgün çıkmazken bizimkiler gülüşüp konuşuyorlardı. Yakmak için konulan mumlardan bir iki tanesinin ceplerine attığı ve bazılarının da sırf deneyimlemek için yaktığını ve fotoğraf çekildiğini gördüm. Hiç susmuyorlar gülüşüp duruyorlardı. En sonunda bir kadın dayanamayıp Almanca konuşacaksanız çıkın dedi. Rehberleri olduğunu düşündüğüm yirmilerinin başında orta boylu zayıf narin kızıl saçlı bir kız çıkıyoruz zaten deyip o gencecik kızları koruyup çıkardı.  Sonradan kızların ne kadar terbiyesiz olduğuyla ilgili konuşup durdular fakat bilmiyorlardı o gençlerin buraya ilk defa geldiklerini ve o heyecanlarını. Asla da bilmezlerdi bu bencillikle. Belvedere Sarayı da en az Shönbrun kadar güzel fakat Shönburnun ihtişamına erişemeyeceği belli olan bir saray. Ayrıca sana küçük bir kültür bilgisi Elizabeth bilinenin aksine  Shönbrun Sarayında değil Fransa gezisi dönüşünde gemide bir törpüile öldürülmüş fakat yaralandığını hissetmemiş. 

BENİ BIRAKMAWhere stories live. Discover now