"Daha hızlı hareket edin. Hastanın durumu gittikçe kötüleşiyor." dediğimde biraz daha hızlanmışlardı.



*************************



Derin bir nefes koy vererek başımda ki boneyi çıkardım. Yüzümde memnun bir gülüş varken üstümde ki önlüğü çıkarıyordum. Ameliyathaneden doktor adayları çıktığında birbirimize gülmüştük.

"Geçmiş olsun hocam. Başarılı bir ameliyattı."

"Hepimizin eline sağlık. Hastanın son durumunu kontrol edip yoğun bakım ünitesine alın. Değerlerine bakın. Bende kontrol etmeye geleceğim zaten."

"Peki hocam." hızla yanlarından ayrılarak odama geçtim. Tahmin ettiğimiz gibi yaşlı adam beyin travması geçirmiş, sarsıntıdan dolayı boynunda zedelenmeler olmuştu. Ama neyse ki hayati tehlikesi ciddi bir boyut almadan ameliyata almış ve hayata tutunmasını sağlamıştık. Birine daha yardım etmenin sevinciyle ellerimi yıkayarak üstümde ki ameliyat kıyafetinden kurtuldum. Ameliyat baya uzun sürdüğü için vakitte hayli olmuştu. Daha ilgilenmem gereken hastalarım vardı ama. Üstümü giyindikten sonra sabah ilgilenmem gereken hastaların dosyalarını alırken üstünde ki renkli not kağıdı dikkatimi çekti. Düzgünce yazılmış kelimeler, yorgun beynimi karıştırmıştı.

"Bir gün içinde, iki kere... Yakında görüşürüz ;)"  sonda ki göz kırpma işaretiyle kaşlarım istem dışı çatılmıştı. Bu da neydi böyle şimdi? Kim yazmıştı ve ne demek istemişti? Kağıdın arkasına çevirip başka bir şey olup olmadığına baktım. Ama sadece bu kelimeler vardı. Elime dosyalarla birlikte kağıdı da alarak resepsiyonun oraya doğru gitmeye başladım. Büşra’ya dosyalarımı odama götürmesini söylemiştim. Birini görmüş ya da notu bırakmasını söylemiş olabilirdi.

"Büşra?" başını bilgisayardan kaldırarak beni görünce oturduğu yerden kalktı.

"Buyurun hocam?"

"Masamın üstünde bir not buldum. Hasta dosyalarının üstünde. Sana odama götür demiştim. Sen bırakanı gördün mü? Ya da notu bırak diyen?" yanakları kızarmaya başladığında bir şey döndüğünü anlamıştım. Neler oluyordu böyle?

"Hocam dediğiniz dosyaları ben bırakmadım masanıza." dediği anda iyice kaşlarım çatılmıştı.

"Kim bıraktı peki?" yüzünde ki kızarıklık gittikçe artıyordu.

"Çarptığınız beyefendi dosyaları toplarken bana yardım etti ve kendisi aldı dosyalarınızı. Sonra da ben Şule Hanım'ın odasına bırakırım dedi."

"Sende öylece izin verdin öyle mi? Nasıl kim olduğunu bilmediğin adama güvenip de odama girmesine izin verirsin?" telaşla elleriyle oynamaya başladığın da mahcubiyeti yüzünden belli oluyordu. Ama onu umursamayacak kadar sinirlenmiştim. Nasıl böyle bir hata yapardı?

"Eşiniz olduğunu söyledi hocam." sözleriyle sinirim katlanırken şaşkınlıkta bedenimi esir almıştı. Kim niye böyle bir saçmalık yapıyordu?

"Sen benim evli olmadığımı bilmiyor musun Büşra?" git gide artan sesimle Büşra iyice telaşlanmaya başlamıştı. Ama bende telaşlanıyordum. Kim benimle böyle çocukça uğraşırdı ki? Bir de bıraktığı not vardı. O notu hala anlayabilmiş değildim ya.

"Biliyorum evet ama adam öyle bir konuştu ki gerçekten inandım bir an. Ve ben ne olduğunu anlayamadan da dosyalarınızı alıp odanıza gitmeye başlayınca gerçekten eşiniz zannettim." sinirle kafamı salladım.

"Sorumsuzluğuna inanamıyorum Büşra. Her eşim diye gelene inanacaksan işimiz var seninle."

"Özür dilerim hocam. Gerçekten bilerek yapmadım. Bey efendi sizinle ilgili çok net konuştu ve Şule ile yeni evlendik dedi. Ben zaten hemen kayıtlarınıza baktım ve gerçekten de soy isminizin değiştiğini görünce çokta üstüne düşmedim." şaşkınlığım git gide artarken nasıl tepki vereceğimi şaşırmıştım. Ya ben de bir sıkıntı vardı yanlış algılıyordum onu. Ya da Büşra ne dediğini gerçekten bilmiyordu.

"Ne demek soy isminiz değişmiş? Büşra sen ne saçmalıyorsun böyle? Nasıl olur böyle bir şey?"

"Kayıtlarda Şule Yalman olarak geçiyorsunuz. Siz de bakın isterseniz." diyerek bilgisayarda bir şeyler yaparak ekranı bana döndürdü. Şaşkınlıkla bilgisayara bakarken telaşlanmadan edemedim. Neler oluyordu böyle Allah aşkına? Tüm bunlar ne demek oluyordu? Beynim donmuş gibi düşüncelere daldığımda bedenimi bir korku da sarmıştı. Annemle babamın ölümüne sebep olanlarla bir ilgisi olabilir miydi? Onların sebepsiz ve canice öldürmelerinden sonra birde bu evlilik saçmalığı çıkmıştı. Böyle bir şeyin olması oldukça saçmaydı çünkü. İyice paniklemeye başladığımda hızla odama giderek elimdekileri bıraktım ve önlüğümü çıkararak çantamla kabanımı alıp hızla çıktım.

"Şule?" Emre'nin gülerek ismimi söylemesiyle yanına gittim.

"Benim acil çıkmam gerek. Bir saat sonra nöbetim bitecek zaten. O zamana kadar beni soran olursa beni idare eder misin?"

"Tamam ama neyin var? Yüzün bembeyaz olmuş?"

"Teşekkür ederim Emre. Sonra görüşürüz." arkamdan seslenmesini umursamadan hızla hastaneden çıktım. Saçma sapan şeyler oluyordu ve ben telaşlanmadan edemiyordum. Sürekli beynimde durup dönen düşünceler, beni içine hapseden görüntüler gözümün önünden gitmiyordu. Normal bir şey değildi bu. Ve normal bir zamanda da gelmemişti başıma. Olaylar daha aydınlanmamışken, olaylar bu kadar karışıkken, ben neyin peşine düştüğümü bilmeden bilinmezliğe girmişken ne olduğu belli olmayan bir adam çıkmıştı ve benimle evli olduğunu söylüyordu. Tabi ki de işin aslını öğrenmeden inanmıyordum böyle bir şeye ama ortaya aniden çıkan bir adamın olduğu da su götürmez bir gerçekti. Düşüncelerin arasında kalarak avukatıma doğru yol aldım. Şu anda bana ondan başkası yardım edemezdi.




*****************




"Biraz sakin olmayı dener misin? Daha ortada belli bir şey yok ama sen çok fazla telaşa kapılıyorsun!" Leyla'nın bıkkın çıkan sesiyle derince oflayarak koltuğa oturdum.

"Telaşlanıyorum çünkü normal bir durumun içinde değilim."

"Orta da belli bir şey yok ama. Biraz sakin ol. Birazdan gelir bilgilerin." uysalca kafamı salladım. Şu durumda yapacak başka bir şeyimde yoktu zaten. Ailemin durumunu tek bilen Leyla'ydı. Birinden yardım ve destek almam gerekti. Bu kişi de aile avukatından başkası olamazdı. Gerçi onun da pek bir şey bulduğu yoktu ama en azından olayın peşini bırakmıyordu ve olayın öylece üstünün kapanmasını engelliyordu.
Kapının çalınmasıyla oturduğum yerde doğruldum. Telaşım git gide artıyordu. Leyla'nın asistanı dosyayı bırakarak yanımızdan ayrılmıştı. Bende merakla Leyla'ya odaklandım. Leyla da benim inadıma yapar gibi ağırca dosyayı açıp incelemeye başladı. Kaşları derince çatılınca iyi şeyler olmadığını anlamış oldum.

"Eee? Bana da neler olduğunu söylemeyi düşünüyor musun?" bir süre daha dosyayı inceledikten sonra düşünceli bir şekilde gözlerime baktı.

"İki aylık evli görünüyorsun!"




                  *** BÖLÜM SONU ***

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUWhere stories live. Discover now