OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ARENA DA KIYAMET

En başından başla
                                    

Arkadaşlık, gülümseyen dudaklarda belli olurdu. Samimiyet ise, seninle ağlayanlar da.

20 Haziran

IGNIS STADIUM

19.27

Çığlıklar , yükseliyordu. İnsanlar birbirine bitişik bir şekilde ses seviyelerini zorluyorlardı. Bazıların elinde Nogay'ın bayrağı sallanıyor. Bazılarında ise ellerinde büyük posterler vardı. Gökyüzü kararmaya yakın olduğundan göğe işlemiş kırmızının tonları kıyamet rengini çağrıştırıyordu. İnsanların gözlerinde heyecanın toz parçaları eklenmişti.

Arena, büyük bir alana sahipti. Rampalar hazırlanmış ve tribün ile sahayı ayırması için tel örgü gerilmişti. Sahayı kaplayan toprak zemin özenle hazırlanmıştı. Sahanın olduğu kısımda çeşitli teknik eleman bulunuyordu. Hazırlıklar bitmesine rağmen ışığı ve ses düzeyini kontrol eden insanlar son kontrollerini yapıyordu. Güneş ufuk çizgisinde yok olduğunda sahanın kenarlarından yükselen ışık karanlığı deldi. Gökyüzünde büyük renkli spot ışıklar gösteri yaparken, dron kameralar her yerdeydi. Plazmalar oval şeklindeki arenanın neredeyse her yerinde vardı.

"Merhaba millet." dedi sahanın kenarındaki gözlem kulesinde olan spiker. Sesindeki tını bu işin adamı olduğunu anlatır cinstendi.

"Bakıyorum da, bu aralar adrenalin duygunuz yükseliyor!" diye ekledi. Etrafımdan çığlıklar yükselirken göz ucuyla Meyra'ya baktım. Ayağa kalkmış ve olduğu yerde hem zıplıyor hem de alkış tutuyordu. Çınay onun hem yanında elindeki sosisli sandviçini iki ısırıkta midesine indirdi. Yüzünü buruşturup hızlı bir şekilde ayağa kalktı. Bir yandan alkışlarken sesini duyurmak için yüksek sesle konuştu. Sesini zorlarken alnı kırışmıştı.

"Ben bir sosisli daha alacağım. " diyerek mavi gözlerinde açlık duygusu belirmişti. "Bana da al." dedi Beray, muzip bir tavırla. Üzerindeki kareli gömleğinin kollarını katlarken. Beray'ın üzerindeki huzursuzluk her ne kadar beni sıkıntılı hale getirse de Tansu'nun keyfi yerindeydi. Balodan sonra her şey düzelir zannediyordum. Fakat olaylar benim istediğim gibi gelişmemişti. Tansu ayıp olmaması adına Ümit ile baloya devam etmeye karar verdi. Beray da o günden bu güne kadar sessizliğini koruma kararı almıştı. Tansu'ya kızmalıydım ama bu onun aptal olduğunu değiştirmeyecekti. Bunu Tansu'ya söylemeyin.

"Parasını ödersen." diye gülümsedi Çınay. Beray'ın üzerine gitmek istiyordu fakat Beray hiç tereddüt etmeden elini cebine soktu ve parayı çıkardı:

"Ben alırım." derken Çınay da oldukça ciddi bir havaya bürünmüştü. Sanırım bu tür şakalar iki taraf mutluyken devam edebiliyordu. Çığlıklar çığ gibi büyürken, arenanın içerisinde motosiklet cambazları ortaya çıktı. Çınay bir an olduğu yerde durakladı: "Sanırım Bahattin biraz daha sabredebilir." dediğinde Meyra, Çınay'a doğru dönüp: "Bahattin de kim?" diye sordu.

"Midem." diye öyle sakin bir tonla cevap verdi ki, sanki normal bir şey söylüyormuş gibiydi.

Geçen senenin şampiyonu gösteri amaçlı, rampaların yamacına yaklaştı. Bu benim zıplamamı sağlarken, motosiklet sürücüsü kendine özgü olan selamına verdi. Arka müzik artarken gözlerim motosikleti takip etmeye başladı. Hızlanarak ilk rampaya geldi, hava da yükselirken bacaklarını geriye savurdu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin