OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DÜŞMÜŞ PERUK

3.6K 242 38
                                    

Nogay lisesinin son haftaları büyük sınavların olduğu günleri kapsardı. Haziran ayının ilk gününde başlar ve arka arkası kesilmez bir sınav serüveni başlardı. Hava Haziran ayının güneşini gökyüzünde taşıyordu ve gökyüzünün mavisi parlaktı. İnsanı kendine doğru çağırıyordu. Okul koridorları her zamankinden daha gürültülüydü. Kırmızı dolap kapaklarının açılıp kapanma sesinin yanında öğrencilerin birbirleri ile muhabbetleri etrafı sarıyordu. Geniş koridor boylu boyunca kalabalıktı. Çünkü bir sınavın içerisinden çıkmıştı.

"Sanırım, üniversite konusunda sıkıntı çekeceğim." dedi Koray, saçlarını elleri ile dağıtırken kollarının altındaki kâğıt tomarını dolabına fırlattı. Samet boynuna geçirdiği kulaklığı çıkarmıştı fakat başına geçirdiği kapüşon ile yeniden anti sosyal havasını bürünmüştü. Dışarıdan yaklaşılmayacak gibi görünse de aksi bir şekilde sosyal bir insandı. Koray'ın cümlesine karşılık:

"Merak etme önceki sınavların seni kurtaracaktır." diye konuştu. Üniversitelere yerleşme, eğitim bakanlığını tarafından göz edilen not ortalamaları ve mülakat ile olurdu.

Büyük Sınavlar ise, aynı okullara dağıtılan ve aynı zamanda gerçekleşen sınav kitapçıkları ile meydana gelirdi. Böylece herhangi bir haksızlık olmazdı. Öğrencilerin arasından geçerken kırmızı dolabın şifresini girip açtım. Kütüphaneden aldığım kitapları dolabın içerisinden çıkarırken dolabıma şöyle bir göz gezdirdim. Dolap kapağının içerisinde ünlü motosiklet sürücüsü, deri ceketinin altında ve motosikleti arkasında olan bir poz vermişti.

Dolabın içerisi düzenden yoksundu. Kitaplar yan yan dizilmiş ya da üst üste gelişi güzel konmuştu. Kâğıtların uçları kırışmış ve siyah izler meydana gelmişti.

Okul dolabını narin sayılmayacak sertlikte kapattım. Çınay koridoru hızlı bir şekilde geçip okul dolabına yaslayıp yere doğru kendini bıraktı.
"Sınava girerken yemek neden sokamıyoruz? Bu tamamen, saçmalık. Açım ben. Hem de ölesiye. "dedi. O sırada yanımıza yaklaşan Damla gülümsüyordu ve yanındaki Anıl ile şakalaşmaya devam ediyordu.

"Nasıldı sınavlarınız?" dediği anda Çınay bir şey söylemek yerine ona ağzı açık şekilde baktı. "Seni büyük bir patates kızartması gibi görüyorum." dedi. Damla birkaç saniye Çınay'a baktı ve sona bana döndü.

"Fizik iyi sayılırdı fakat biri o biyoloji dersini öldürmeli." dediğim sırada Damla da tam zıttını düşünür şekilde: "Tam tersi olsa fena olmazdı." dedi. Şu ana kadar espri dahi yapmaması sınav sürecinden kaynaklanıyordu. Anıl gözlerini devirerek: "Hepsi ölmeli." dedi. Meyra ve Tansu yanımıza doğru gelirken hararetli bir şekilde konuşuyorlardı.

"Ne demek benimle izleyemezsin?" diye sordu. Meyra bakışlarımı fark ettiği sırada:

"Benimle Karayip Korsanları serisini izlemiyor." diyerek somurtmaya çalıştı. Tansu ise açıklama yapmak isteyerek: "Hafta sonu Miraç İzgi, Gözcü'ye davet etti ve bende ret edemedim." dedi. Siyah bir tişört giymişti ve altında kabarık siyah bir etek vardı. Boynunda eksik etmediği fotoğraf makinesi yer alıyordu. Ömer ile Samet konuşmalarını bölerek bize doğru döndüler ve birkaç adımla yaklaştılar.

Ömer ona gözlerini kısarken kahverengi gözleri siyaha bürünmüş gibiydi:
"Bize neden KK olduğunuzu söylemediniz?" diye sordu biraz kısık sesle. Beray onların arkasında belirdiğinde kollarını Samet ve Ömer'e attı ve aralarına girdi.

"KK de nedir?" diye sordu aynı anda bizlere 'merhaba' anlamına gelen göz kırpmasını da yapmıştı. "Kurt Kozası." diye cevapladı Koray. O da aniden konuşmaya dahil olmuştu. "Bayan Narsia, konuşma yaptı. Bu okuldanmış ve siz beşiniz uzun süredir okulda yoktunuz." dedi.

KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin