"Park Jimin.." Karşısına geçip göz hizasına kadar eğilerek tehdit edecektim ki, gülmemek için büzdüğü dudakları ile kısılan gözleri tüm ciddiyetimi alt üst etmişti ve güldüğümü gören Jimin de benimle birlikte kahkaha atmaya başlamıştı. Gülerek doğrulurken salona giren Jungkook dikkatimi çektiğinde, ciddileşmiş ve pencerenin önündeki tekli koltuğa oturmuştum.

"Yatırdın mı arkadaşını?" Jungkook sessizce başını sallayarak biraz önce oturduğu koltuğa kendini attığında, Jimin'in sesini duydum.

"Arkadaşı değil, noona. Kız arkadaşı. Sevgil- Ahh!" Kafasına yediği yastıkla birlikte cümlesi kesilen Jimin ne diyeceğimi merak edercesine bana bakıyordu. Jungkook'tan yediği yastığın tadı hoş olmasa gerekti. Bakışlarımı Jungkook'a çevirip konuştum.

"Bu şeylerin nasıl olduğunu anlatacak mısın Jungkook?"

"Evet." Uzun zaman sonra onu ilk defa gergin görüyordum, bana daha önceden bir şey anlatmadığı için hatasını biliyor olmalıydı. Jimin de ciddileşip ona odaklandığında, Jungkook'tan gelecek olan cümleleri bekliyordum.

"Hana, Seoul Hastanesinde hemşire noona." Bunu biliyordum. Sesimi çıkarmadan ondan gelecek olan cümlelere odaklandım.

"Onu, Jin hyungu ziyarete gittiğimizde görmüştüm. Onunla ilgileniyordu. Yani ondan sorumluydu." Gözlerini halıdan kaldırıp bana odakladığında, 'bu kadar mı?' dercesine tek kaşımı kaldırmış ona bakıyordum.

"İşte onu her ziyarette görünce...." Jungkook.. İyice tuhaf davranıyordu. Bu gerçekten aşk mıydı? On dokuz yaşında olabilirdi fakat o benim gözümde hala bebekti..

"Aşık oldu." Jungkook'un cümlesini Jimin tamamladığında, Jungkook'tan ses çıkmıyordu.

"Bu kadar mı?" Dizlerine odaklandığı bakışlarını kaldırmadan başını salladığında, oturduğum yerden kalktım. Insan daha önce söylemediği için özür dilerdi. Erkek değil mi? Hepsi aynı işte. Jimin'e dönüp konuştum.

"Saat geç oldu. Sen de burada kal Jimin. Yarın okula beraber gideriz, hem de şu kızı gösterirsin bana."

"Teşekkürler noona!" Sevinçle kendini oturduğu koltuğa atıp yattığında, odadan çıktım. Jungkook ona çarşaf ve yorgan verecekti eminim. Uzun koridordan geçip sondaki odama girdiğimde üzerimi değiştirdim ve kendimi yatağa attım. Yarın sınav vardı fakat hiç çalışmamıştım.. Kesin Hoseok çalışmıştı. Namjoon zaten zekiydi, ben gerçekten salaktım. Aklım fikrim Jin olmuştu. Daha önceki sınavları nasıl geçtim hiçbir fikrim yoktu.. Masanın üzerinde duran bin sayfalık kitaba baktım bir süre. Bir gecede birşey anlamazdım bence. Belki eğer bugün Jin'le konuşabilseydim, o moralle sabaha kadar çalışabilirdim fakat şu an hiç hevesli değildim. Hadi ama, nereden bilebilirdim üzerinde beyaz önlük bulunmayan güzel bir kızın onun sorumlu hemşiresi olduğunu? Eğer önlük olsaydı, bu doktor herhalde deyip bir şekilde içeri girerdim. Neden herşey ters gidiyor ki? O halde, yarın sınavdan sonra tekrar gideceğim.

Tenime değen soğukla birlikte gülümseyerek yorganın altına girdim. Yarını düşünmek bile ısınmamı sağlıyordu. Umarım herşey yine berbat olmaz ve güzel bir şekilde biterdi.

*******~*******

Elimdeki su bardağıyla salona girip Jimin'in başında durdum. Sabahtan beri gidip gelip çağırıyordum fakat beyefendi bana mısın demediği gibi, yayıla yayıla yatıyordu. Hayır, o dar koltukta nasıl bu kadar rahat uyuyabiliyordu, anlamıyordum. Üzerindeki yorganı çekip bardağın dibindeki suyu yüzüne dökecektim ki, hemen oturur vaziyete gelerek beni şaşırttı. Sonra yüzüme bakıp uykulu uykulu konuşmaya başladı.

NONETHELESS ✴  [ Kim SeokJin ] ✔Where stories live. Discover now