45. Bölüm Final 1. Part

3.1K 142 5
                                    

Taş ocağın yakında açtığı gözlemeleri taş fırında atarken dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi iştahla. "dilini ait olduğu yere geri koysan artık hayatım. Birazdan getirirler" dedi Merih keyifle. Yağmur suratını asıp pencereden dışarı doğru çevirmişti başını.

"kötü bir şey demedim ki. Niye kızdın sen şimdi?" dedi Merih. Oturduğu yerden kalkıp Yağmur' un yanındaki sandalyeyi çekip oturdu ve kolunu karısının omzuna atıp kendine doğru çekti. "aşkım" diyerek boynuna bir öpücük bıraktı ve elini tutup dudaklarına götürdü.

"insanlar bize bakıyor" diye elini çekmeye çalışsa da başarılı olamadı Yağmur. Oturdukları yerin sahibi olan yaşlı amca elindeki tabakla masalarına geldi. Çeşit çeşit gözlemenin üst üste dizildiği kapağı masanın ortasına bıraktı ve "afiyet olsun hanım kızım" dedi.

"sağ olsun amca" dedi Merih. Masanın ortasındaki tabağı Yağmur' un önüne çekti.

"ellerinize sağlık teyzemin. Teşekkürler" dedi Yağmur ve mis gibi köy tereyağı kokan patatesli gözlemeyi sarıp hızla bir ısırık aldı. Lokmasını çiğneye kendisini izleyen Merih' e ve amcaya gülümsedi. Dudağının kenarında kalan patatesi parmağıyla ağzının içine itip "hayatımda yediğim en güzel gözleme bu" dedi ve köpüklü ayrandan bir yudum aldı. Yemeğe devam ederken gözlemeleri açan yaşlı kadın kalkıp onların yanına geldi. "başka kimse yoksa lütfen sizinle oturun" dedi Merih. Yaşlı karı koca karşılarına oturdular.

"pek bir iştahlısın maşallah. Kaç aylık gebesin" dedi yaşlı teyze. Merih gülümseyip elini Yağmur' un karnına koyup "11 haftalık" dedi. Yağmur gözlemesini bırakıp elini sildi ve kadına bakıp "nasıl anladınız?" diye sordu. Hamileliğini dillendirmek onu utandırmıştı. Uzun süre alışabilecek gibi değildi.

"maşallah kızım. Normalde bu kadar iştahlı ve çok yemek yiyecek birine benzemiyorsun da oradan anladım. Benim kızda senin yaşlarında var yok. Kuş kadar yiyorsunuz hepiniz" deyip gülümsedi.

"Gürkann" diyerek torununa seslendiğinde Yağmur ocağın arkasından çıkan genç delikanlıya baktılar birlikte. "oğlum, ablana bahçeden taze biber, salatalık ve domates kopar, yıkayıp getir" dedi yaşlı kadın.

"adınız neydi teyzecim?" dedi Yağmur.

"Benim adım Zülfiye, beyimin adı Durmuş" dedi yaşlı kadın. "bizim arka bahçede bostan var. Taze taze tadına bak" dedi.

"sağ olun" dedi Merih. Çocuğun getirdiği taze salatalığı gördüğünde ağzı sulanmıştı Yağmur' un. "çok güzel görünüyor" deyip aldığı salatalığı ve sivri biberi önündeki tabağa bıraktı.

***

Durmuş bey"bir daha gelin oğlum. Çok sevdik biz sizi"  dedi elindeki sebze dolu sepeti ve beş kiloluk taze süt dolu şişeyi Merih' e verirken.

"geliriz iyişallah" dedi Merih ve adamın ikramlarını alıp arabanın bagajına koymak için yanlarından ayrıldı. Dursun Bey ile vedalaşan Yağmur Zülfiye Hanımın elini öpüp sarıldı. İtiraz etmesine rağmen yaşlı kadın masadan kalkıp onlara Yağmur'un bayılarak yediği gözlemelerden hazırlayıp evinde pişirmesi için hazırlayıp paketlemişti. "buzluğuna at, canın çeker de olur gelemezsin ay tavaya pişir" dedi.

"zahmet verdik size" dedi Yağmur mahcupça.

"ne zahmeti güzel kızım? Hafta içi çok gelenimiz olmaz bizim. Torunda elinde telefon oturuyor bir köşede. Sıkılıyor bizden kerata. Sen olduğunuz bize. Allah razı olsun sizden. Bebeni bir avazda alırsın iyişallah" dedi yaşlı kadın. Yağmur gözlemeleri alıp arkasını döndü ve arabaya yürüdü. Merih' e elindeki paketi verirken dönüp son kez el salladı. Arabaya binip kemerini bağladı. Araba lokantanın bahçesinden çıkarken ağlamaya başladı Yağmur. Merih yola odaklanan gözleri yanında oturan kadına kaydı ve kaşlarını çattı.

Extra Large/ TAVLA BENİ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin