Aşkla Boğulmak - Tatlı Bela

422 24 11
                                    

Öncelikle,okuyucu ve vote sayısı için hepinize çok teşekkür ediyoruum iyiki varsınıız çok mutlu olduuum <3 Umarım zamanla daha da çoğalııır :D Yorum yaparsanız çook sevinirim fikirleriniz benim için çok önemli çünkü bir öneriniz varsa yazın lütfen ona göre hareket etmeye çalışırım.Diğer hikayeme de göz atarsanız sevinirim yeniden teşekkürleer iyi okumalaar :D 

FRANCISCO'NUN AĞZINDAN

Ne yapacağımı ya da ne hissedeceğimi bilemez halde önümdeki manzaraya bakıyordum.Öz abimin sevgilimi becermesini izliyordum.Ve Tanrım bu...Yakıyordu.Gözlerim sinirden dolmuştu.Hala gördüğüm şeyi hazmetmeye çalışırken ''Sophie?'' dedim sesimdeki kırgınlığı saklama gereği bile duymadan.İkisi de aynı anda bana döndüler.Sophie'nin yüzünü pişmanlık ifadesi kaplarken abim onun aksine yine yavşakça gülümsüyordu.Bu onu öldürmem için yeterli bir sebepti değil mi ? 

Sophie'nin üstüne örttüğü çarşafla yanıma gelip ''Herşeyi açıklayabilirim yemin ederim ama lütfen dinle.'' demesiyle onu yere itmem bir oldu.

''Sen.Sen tam bir sürtüksün.''Sesim tıslamaya eşdeğerdi.Kırgınlık yerini yavaş yavaş öfkeye bırakıyordu ki öfkeli halimle bir katil bile olabilirdim.

''Bana istediğini söyle ama lütfen-'' 

''Lütfen ne ? '' Gırtlağımı yırtacak kadar bağırıyordum.

''Francisco...'' Elini koluma koyduğunda iğrenerek geri çekildim.

''Bunu nasıl açıklayabilirsin ki ? Seni yıldönümümüzde abimle tepinirken bulmamı hangi cümlelerle düzeltebilirsin.Dur ben söyleyeyim.Hiçbir cümleyle.'' Suçlu gözlerle bana bakmaya devam edip hıçkırırken bile onu affettirecek en ufak duygu yoktu içimde. ''Lanet olsun Sophie.Ben sana güvenmiştim.Farklısın sandım.Senin şu yaptığına bak.Birinci yıldönümümüzde hem de.'' Bağırmıyordum artık,bağıramıyordum.

''Üzgünüm.'' Sesi annesinin vazosunu kırmış küçük bir çocuk gibiydi.Oysa kırdığı şey gururumdu.

''Neden ? Neden Sophie ?'' 

''Nedeni yok.'' dedi düz bir sesle.Nasıl böyle duygusuzlaşmıştı bir anda ?

''İbnelik yapmadan duramıyorsun değil mi Jackson ?'' dedim sırıtmaya devam eden abime dönüp.

''Kadınları seviyorum kardeşim.Ve biliyor musun -başparmağıyla Sophie'yi gösterdi- bu kadın fazla zevk veriyor.'' Dakikalardır sıktığım yumruğumu abim olan şerefsizin suratına geçirdim.Ben sinirden ölürken bu ibne hala gülmeye devam ediyordu.Tamam çok iyi anlaşmıyorduk,hatta hiç anlaşamıyorduk.Birbirimize nefret derecesinde soğuktuk.Şimdiye kadar milyon tane sorun yaşadık.Ama hiçbiri onun ÖZ kardeşi olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.Bu yaptığı çok fazlaydı.Ona defalarca Sophie'nin hayatımdaki en önemli insan olduğunu söylememe rağmen bu gördüğüm manzara... Ölmeden önce son kazıklarını da atıyordu bana işte.

Burnundan gelen kanı silip umursamazca yerden kalktıktan sonra yavaş adımlarla odada olduğunu bile unuttuğum Lucy'nin yanına ilerledi.Ellerini onun omzuna yerleştirdiğinde kızın nasıl korkuyla titrediğini görebiliyordum.

''Güzel hatun seçmişsin ufaklık.Zevkine güvenebileceğimi biliyordum.'' Ellerini Lucy'nin üzerinde gezdirirken ben ne yapacağımı bilemeden onu izliyordum.Sanki olduğum yere çakılmışım gibi.

''Şu an ebeni becermeliyim Jackson,biliyorsun değil mi ?'' Bakışlarını bana çevirmeden cevap verdi.

''Tabi,ben bu piliçle işimi bitirdikten sonra istediğini yapabilirsin.''

''Lucy benimle geliyor.Siz ikiniz '' dedim işaret parmağımı Sophie ve Jackson'ın arasında gezdirirken ''Bundan sonra ne yapıyorsanız yapın.Cehenneme gidene kadar sevişin.Umrumda değil.'' Lucy'nin koluna yapıştığım gibi hızlı adımlarla merdivenlerden indim.Evden çıktığımızda kolunu bırakmıştım. 'Şimdi ne olacak?' der gibi bakıyordu bana.Onun da biraz önce olanların etkisinden çıkamadığı belliydi.Havanın birdenbire soğumasına içimden tonlarca küfür ederek arabaya ilerlerken Lucy de arkamdan geliyordu.Ani bir hareketle durup arkamı döndüm.

''Sen nereye geliyorsun ?'' dedim sinirle.Benimle geleceğini sandığı barizdi.Evet,iyi biriydim ama yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.Ayrıca,yanımda hiç tanımadığım duygu yüklü sorunlu bir kızı da taşımaya hiç niyetim yoktu.Düşüncelerimin dakikalar içinde bu kadar değişmesi ? Lanet abimin eserine merhaba deyin millet.

 ''Be-ben şey... '' Sesindeki korku ilk gördüğüm andaki gibi kendini hissettiriyordu.

''Benimle geleceksin sandın sanırım.'' Derin bir nefes alıp utançla başını öne eğerken içimde doğması gereken o üzülme duygusu doğmamıştı hala. ''Ama üzgünüm,gelmiyorsun.'' Bir şey demesine fırsat bırakmadan sert adımlarla arabaya yürümeye devam ediyordum ki arkamdan seslendiğini duydum.

''Dur.Dur lütfen.'' Arkam hala ona dönükken durdum ve bakışlarımı yoldan ayırmadan söyleyeceklerini beklemeye başladım. ''Beni de al lütfen.Bak,benim gidecek bir yerim yok tamam mı? Sen şimdi o arabaya binip gidersen ben ortada göt gibi kalacağım.Başıma neler gelir tahmin edebiliyorsundur.Biliyorum ben,sen şu an oynadığın insan değilsin farkındayım.'' Burnunu çektiğinde ağlamaya başladığını anladım,ah Tanrım.Haklıydı,oynadığım insan değildim. ''Benim de başıma aynısı geldi.Hala toparlanmaya çalışıyorum ama beceremedim şimdiye kadar.Eğer yanında olmama izin verirsen sana arkadaş olurum.Birbirimizin yaralarını kapatırız,birbirimize destek oluruz.Kim bilir belki de dostun olurum senin.Sen yalnız kalırsan ne yaparsın bilmiyorum ama ben tekrar yalnız kalırsam ölürüm bu sefer.Yemin ederim dayanamam artık.Etrafım sahte insanlarla doluydu hep.Benim arkadaşa ihtiyacım var,ağlayabileceğim bir omuza,beni koruyabilecek sığınabileceğim birine ihtiyacım var.Lütfen Francisco.'' Ağlayarak sözlerini bitirdiğinde arkama döndüm.Gözlerinin kızardığını gecenin karanlığında şu mesafeden bile görebiliyordum.Yüzündeki ifade söylediklerinin duygu sömürüsü değil de gerçek hisleri olduğunu açıkça anlatıyordu.Her gözyaşı içimi kavurmaya başlamıştı.Yerinden hiç kımıldamadan,vereceğim cevabu bekliyordu.İki dudağımın arasından çıkacak cümleyi endişeyle bekliyordu,tüm hayatı buna bağlıymışçasına.

''Gel hadi.'' dedim yanağıma düşen birkaç damla yaşı belli etmeden silerken.İnanamıyormuş gibi bana baktı önce.Ciddi olduğumu belli eden içten bir gülümseme gönderince o da gülümseyip benden önce koşarak arabaya bindi.Başıma ne çeşit bir bela aldığımı düşünerek gülümsemeye devam ettim arabaya binmeden.Çok düşünmeye gerek yoktu aslında,cevabı biliyordum.Tatlı bela dedikleri var ya hani,onun somutlaşmış halinin içinde oturduğu arabaya bindim ve nereye gittiğimi bilmeden sürmeye başladım.

Aşkla BoğulmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin