39

312 13 0
                                    

Bunun zor bir şey olmadığını, insanın acı çekmediğini, rahat bir son olduğunu, bu yöntemle ölümün çok basitleştirildiğini söylüyorlar. Peki, bu altı haftalık can çekişme ve gün boyu süren bu hırıltı ne öyleyse? Kimi zaman çok yavaş, kimi zaman çok hızlı akıp giden, artık geri gelmeyecek olan günün kaygıları nedir? İdam sehpasında biten şu işkence merdiveni neyin nesi? Görünüşe göre, acı duymak değil bu. Kanın damla damla tükendiği, aklın düşünce düşünce söndüğü aynı çırpınmalar değil mi bunlar? Ve sonra, acı çekilmiyormuş, buna inanıyorlar mı gerçekten? Kesik bir başın, sepetin kenarından kanlı kanlı dikilip halka “Hiç de acımıyormuş!” diye bağırdığını söylesinler bari! Onlara teşekkür etmeye gelen ve “Çok iyi bir icat. Mekanizması iyi,” diyen ölüler de mi var yoksa? Robespierre mi, yoksa XVI. Louis mi dedi bunu? Hayır! Bir dakikadan, bir saniyeden az bir süre içinde, her şey tamam. Acaba onlar, düşüncede bile olsa, aşağı düşen o ağır ve keskin bıçağın eti yırttığı, sinirleri kestiği ve omuru parçaladığı anda orada olan insanın yerine koymuşlar mıdır kendilerini?.. Ama, ne yazar! Bir yarım saniyecik! Bir anda yok olan acı... İğrenç!

Bir İdam Mahkumunun Son GünüWhere stories live. Discover now