31

338 11 0
                                    

Bir beyefendi girdi içeriye; başında bir şapka vardı. Bana şöyle bir baktı, sonra bir mezura çıkardı ve bazen tamam, bazen olmadı diyerek duvardaki taşları aşağıdan yukarıya doğru ölçmeye başladı. Jandarmaya bu adamın kim olduğunu sordum. Hapishanede çalışan bir mimar yardımcısı olmalı. Bu adam da benim kim olduğumu merak etmişti. Kendisine eşlik eden gardiyana birkaç soru sordu, sonra bir an bakışlarını benim üzerime dikti, aldırmazlıkla dolu bir edayla başını salladı ve yüksek sesle konuşarak ölçülerini almaya koyuldu. İşini bitirince, bana yaklaştı ve gürül gürül bir sesle şöyle dedi: “Dostum, altı ay içinde bu hapishane daha güzel olacak.” Ve tavırları da “Ama ne yazık ki siz göremeyeceksiniz,” demek istiyor gibiydi. Gülümser gibi oldu. Düğün gecesi bir gelinle eğlenir gibi, benimle tatlı tatlı alay ettiğini duyumsuyordum. Kıdemli eski bir asker olan jandarmam ise ona şöyle karşılık verdi: “Bayım, bir ölünün odasında bu kadar yüksek sesle konuşulmaz.” Mimar gitti. Ama ben, hâlâ buradayım, sanki ölçtüğü taşlardan biri de benim...

Bir İdam Mahkumunun Son GünüWhere stories live. Discover now