Bölüm 3*1 YENİ ÇOCUK

977 74 3
                                    

"Ne yapacağız biz şimdi? Nereye gideceğiz Emir?"
Melis kısık sesiyle istemsiz bir biçimde sormuştu bunu. Bunun üzerine Emir sessizliğini bozarak ;

"Bilmiyorum aşkım, bilmiyorum. "
Oldukça umutsuz bir şekilde söylemişti bunu. Gözlerindeki boşluktan ne yapacağını bilmediği zaten belliydi. Ancak Melis bunu cevap olarak kabul edemezdi.

" Nasıl bilmiyorum Emir, burada kalamayız, elimizde hiç birşey yok. "

" Burda kalamayacağımızı biliyorum ama aklıma birşey gelmiyor. Ne aracımız var ne silahımız. "
.
.
.
.
.
Benim aklıma birşey geldi! GÖRÜKLE! "
Kısa süren sessizliğin ardından konuşan yine Melis olmuştu.

" Görükle mi? Kafayımı yedin sen. Ne geldiyse başımıza orda geldi. Burak öldü, Arda öldü, ben vuruldum... Oraya nasıl döneriz?"

"Biliyorum bitanem, zor seçim ama başka şansımız yok. Burda fazla hayatta kalamayız. Hem Seda'da Görüklede. "

" Seda mı? O ne zamandan beri orda. Bugüne kadar hayatta kalması imkansız ama " Emir baya şaşırmıştı Melisin bunları demesine. Ona göre Seda çoktan ölmüştü, kendilerini terk ettiğinden beri.

" Aşkım Seda'dan bahsediyoruz, o sürtük kaç canlı bilmiyormusun? Eminim hayattadır."

"Cidden Görükleye dönmeyi düşünüyormusun? Hadi döndük diyelim onu nasıl bulacağız? "

" Evet, evet, evet. Başka şansımız yok aşkım. Orası bizim evimiz. Sana söz veriyorum ihtiyacımız olan şeyleri bulduktan sonra ordan tekrar kaçacaz. Hastalığın yayılmadığı güvenli bir yer bulup bu salgının geçmesini bekleyeceğiz. "

...
..
.

Emir ve Melis Görükleye gitme planları yaparken aynı zamanlarda Seda, Aslı ve Sinem hayatta kalmanın yollarını arıyorlardı. Önleri onlarca kana susamış  yürüyen ceset torbası ile arkaları ise neden saldırdıklarını bile bilmedikleri psikopatlar ile kesilmişti. Turgut ellerinde kanlar içinde baygın, Sinemin kendine hayrı yok, Aslı'nın mühimmatı bitmek üzere ve Seda ise umutsuzca etrafına bakınmaktaydı. Artık umutları bitmek üzereydi ki nerden geldiklerini anlamadıkları bir taş önlerine düşüverdi. Şaşkın bir şekilde etraflarına bakınırlarken ikinci taşın önlerine düşmesiyle nerden geldiğini farkettiler.
Soldaki sitenin bahçesine saklanmış birisi onları el kol hareketleri ile kendisine çağırıyordu.

Seda ne dediğini anlar anlamaz hiç düşünmeden o tarafa doğru yöneldi. Aslı ve Sinem'de onu takip ederek sitenin bahçesine girdiler.

Yabancı adam Seda ve Sinem'in elindeki Turgut'u sırtına alıp apartmanın arka tarafına geçtiler. Silahlı adamlar ise hala ateş ederek peşlerinden gelmeye devam ediyorlardı. Kısa sürede arka taraftaki kapıya ulaşıp sitenin içinden çıkmayı başardılar. Hemen karşı siteye atlayıp görece yüksek duvarının arkasına saklandılar. Bu sırada silahlı adamlarda siteden çıkıp yola atladılar. Ancak yolda Seda ve diğerlerinden herhangi bir iz yoktu.
Elleri tetikte Seda ve arkadaşlarını aramaya başladılar. Bu sırada yardımcı olan yabancı adam ise Turgut'u sırtından indirip arkasına bile bakmadan Sedaların yanından uzaklaşmaya başladı.

"Ne yapıyorsun sen? Nereye gidiyorsun? "
Adam Sedanın sorularını cevapsız bırakıp arkasına bile bakmadan ordan uzaklaştı. Seda ve diğerleri ise arkasından bakmakla yetindiler sadece. Bu sırada silahlı adamlardan biri birşeyler hissetmiş olmalıki duvara yaklaşmaya başladı. Tam kafasını uzatıp duvarın arkasına bakacaktı ki birkaç metre ilerden sesler gelmeye başladı. Hemen namluyu o tarafa çevirip sesin geldiği yöne yavaş yavaş yürümeye başladı. Aynı zamanda diğer adamada seslenip onuda o tarafa çekti. İkiside yavaş yavaş Sedalardan uzaklaşıyorlardıki Turgut ani bir inlemeyle gözlerini açıverdi. Bunun üzerine silahlı adamlar hemen o tarafa yöneldiler ve duvarın arkasına bakmalarıyla birlikte hazine bulmuş Indiana Jones gibi pis pis sırıtmaya başladılar birbirlerine bakarak. Aslı hemen silahına davranıp onlara ateş etmek istedi ancak silahının yanında olmadığını farketmesi uzun sürmedi. O yabancı adam giderken silahıda yanında götürmüştü anlaşılan.

"Sıçtık!"

Sinem bunu oldukça sesli bir biçimde söylemişti. Adamlar bunu duyar duymaz kahkahayı bastılar. Ancak kahkahaları uzun sürmedi. Silahlarını alan yabancı tek atışta adamlardan birini indiriverdi. Diğer adam ise ne olduğunu anlayamadan boynuna gelen kurşunla kanlar içinde yere yığılıverdi. Elindeki silahıda kaybetti. Aslı hemen hamle yapıp silahı adamdan alıp ona doğrulttu. Tam ateş edecekken yabancı gelip onu engelledi;

"Bekle! Hemen vurma! "
Aslı buna rağmen ateş edecektiki Sinem el atıp silahı Aslı'nın elinden kapıverdi. Yabancıda bu arada yanlarına gelip elini yaralı adamın boğazına dayadı.

" Kimsiniz siz? Ne istiyorsunuz
insanlardan? "
Adam cevap vermekte zorlanıyordu. Sanki boğazından hava kaçırıyordu. Daha fazla dayanamayıp şuurunu kaybetti ve bayıldı. Artık konuşamayacağını anlayan yabancı silahı kafasına doğrultup tam ateş edecekti ki Sinem ona da el atıp ;

" Ben yapmak istiyorum. "dedi.

Kısa süre bekledikten sonra derin bir nefes alıp tetiğe bastı ve adamın yüzü artık darmadağındı. Küçük bir oh çekip Canberk ve İsmail'in intikamını almış gibi rahatladı.

Kısa bir sessizliğin ardından Seda Turgut'un başından ayrılıp Sinemin elindeki silahı kaptı ve yabancıya yöneltti.

"Kimsin sen? Nerden çıktın? "
Seda bunları söylerken oldukça sinirliydi ama içinden bir ses onun iyi biri olduğunu söylüyordu.

" Sadece yardım etmek istedim. Başka bir amacım yok. İşte silahınız alabilirsiniz. "
Seda yabancının elindeki silahını alıp onuda ona doğrulttu.

" İsmin ne? Tanışıyormuyormuyuz? "

" Ferit benim ismim. Ferit Şahin. Kötü bir amacım yok. Bir süredir buralardayım. Onların neler yaptıklarını gördüm ve yardım etmek istedim sadece. "

Seda bir süre sessiz kaldıktan sonra silahları indirip kendini tanıttı. Ama bu sırada aklına Turgut geldi ve hepsi ona yöneldi. Turgut inlemeye devam ediyordu. Bu inlemeler Sineme oldukça tanıdık geliyordu ve korkmasına neden olmuştu.

Ferit, Seda ve Aslı kol ve bacaklarından Turgut'u kaldırıp taşımaya başladılar. Ancak Sinem dokunmamayı tercih etmişti. Eğer tahmin ettiği şeyse ondan biran önce kurtulmaları lazımdı. Kısa sürede Ferit onları saklandığı yere getirdi. Hemen Turgut'u yatağa yatırıp üstündeki kanlı giysileri çıkardılar. Seda hemen kanamayı durdurup müdahale için hazırlanmaya başladı. Bu sırada Ferit ondan istenen malzemeleri bulmak için yakındaki eczaneye gitti. Aslı ise Seda ne derse onu yapıyordu. Ancak Sinem onları izlemekle yetiniyordu.

"Ne yapıyorsun sen orda? Gelde yardım et bana.! HADİİ! "

Seda'nın bu sert çıkışına Sinem yine kayıtsız kalmıştı.

"Bir işe yaramaz Seda. Artık kaçarı yok."
Sinem bunları söylerken oldukça soğuk kanlıydı.

Seda ne demek istediğini anlamamıştı. Altı üstü kanaması vardı. Ancak Sinem ne dediğini biliyordu. Turgut'un titremeleri ve nefes almada zorlanması. Hepsi yavaş yavaş geri gelmek üzere öldüğünün belirtisiydi.
Ancak Seda buna inanmak istemiyordu. Ona göre sadece yaralanmıştı. Sinem'in anlattıklarının olması için hasta olması lazım değilmiydi?

Sinem Aslı'nın yanında duran silahı eline alıp zorda olsa Turgut'un başına doğrulttu.

"Ne yapıyorsun Sinem? Dur sakın yapma? Nolur yapma? "
Seda yalvarırcasına söylüyordu bunları. Ancak Sinem onu dinlemiyordu ve tam ateş edecekken içeri giren Ferit Sinemi o halde görür görmez üzerine atlayıp silahı elinden kapıverdi. Hemen Sinem'i etkisiz hale getirip diğer odaya götürdü. Bu sırada eczaneden bulduğu işe yarayabilecek eşyaları Seda'ya verdi. Seda Turgut'a müdahaleye devam ederken Ferit içerde Sinem'i sakinleştirmeye çalışıyordu.

Aradan uzun bir süre geçtikten sonra Ferit ve Sinem in bulunduğu odaya girdi Seda. Eli yüzü kanlar içindeydi. Sinem hemen atılıp durumunu sordu. Seda ilk başta üzgün gibi görünsede yüzüne güzel bir tebessüm yerleştirip iyi olduğunu çığlıkla bildirdi. Sinem büyük bir şaşkınlıkla Seda'nın boynuna sarılıp dakikalarca yanıldığı için şükretti. Seda'dan ayrılıp Turgut'un yanına gidince Sinem, Seda Ferit'e yaklaşıp yardımları için teşekkür etti. Ferit yüzüne sempatik bir tebessüm yerleştirip önemli değil dedikten sonra beraber odaya geçtiler......

...
..
.

Yeni sezonda yorum ve votelerinizi esirgemeyin iyi okumalar!

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin