''Çocuklarımı kaybetmek de neymiş? Onlarsız yapamam. Ben onları çok seviyorum. Onlar her zaman yaşayacak ölmeyecekler.''

Deyip odadan çıktım. Beray'ın yanına giremiyorduk zaten. İçeriye dahi giremiyorduk. Çocuklarıma baktım ne kadar tatlı uyuyorlar. Onlarsız nasıl yapabilirim? Daha bunların olmasını beklemezken asla evlenmem ben gecelerin prensiyim derken çocuklarım oldu. Oğluma bak be efe gibi duruyor. Kolunda ismi yazıyordu. Kocaman Berk yazıyordu. Hemen yanında kızım Alya vardı. Pembe ne kadar yakışmış. Onu her şeyden koruyacağım. Ona bir şey olmasını engelleyeceğim. Yavaş yavaş hareket ediyorlardı. Ağlamaya başladıkların da yanlarına gidip sakinleştirmek istedim ama yapamadım. Hemşireler gelip onları sakinleştirdiler. Acıkmışlardı tabii ama Beray daha süt dahi verememişti onlara.

''Özgür, Beray uyanıyor.''

''Hemen geliyorum.''

Bebeklere öpücük atıp onun penceresine geldim. Gözlerini yavaşça açıyordu. Onu öyle görünce acıdım. Çok masum görünüyordu hem de fazlasıyla. Hemşireler bebekleri getirip emzirmesini bekledi.

''Kızımın yanına ne zaman girebiliriz?''

''Sizi şuan yanına alamam. Sadece bebekler acıktığı için almak zorundayız.''

Bebekleri çıkardıklarında Beray yeniden uyudu. Uyumasını istemiyorum.

''Ben bebeklere bakıyorum.''

Onu böyle görmek istemiyorum. Buradan uzaklaşmam lazımdı. Benimle birlikte ne çok insan vardı.

''Sizin bebek hangisi?''

''Şu ikisi yan yana olanlar.''

''İkiz mi?''

''Evet, sizinki hangisi?''

Uzun bir sessizlik oldu. Başını öne eğdi.

''Aslında bugün doğması lazımdı ama hem bebeğimi hem de karımı kaybettim.''

''Özür dilerim. Bilmiyordum.''

Ağlayarak yanımdan uzaklaştı. Onun gibi olmayacaktım. Hem çocuklarımı hem de karımı kaybetmeyecektim.

ÜÇ GÜN SONRA

Yeni eve geldik. Anca hastaneden çıkarmışlardı bizi. Kapıyı açınca karşımda Beliz'i gördüm.

''Senin burada ne işin var?''

''Sizi görmeye geldim. Hastaneye gelemedik kusura bakmayın.''

''Önemli değil. Beray da geliyor şimdi.''

''Ona eşya mı taşıttırıyorsun?''

''Evet, ne olacak bunda?''

''O daha yeni doğum yaptı. Dikişleri her an patlayabilir.''

''Yok ya ne patlaması?''

İçeriye bir dolu poşetle geldi.

''Beliz ne haber?''

''İyiyim seni merak ettim. Hastaneye gelemedim kusura bakma. Bebek olunca gelemedim.''

''Sorun değil bebeğim. Buraya gelmen beni merak etmen hoşuma gitti. Hem sen içeriye nasıl girdin?''

''Şey pencereden girdim.''

''Ne penceresi? Hepsi kapalıydı.''

''Tek pencere açıktı. Ben de oradan girdim.''

''Bu pencereden içeriye girmek de moda oldu. Ben de gireceğim. Enes nerede?''

''Evde uyuyor.''

Enes ve uyumak? Hiç inandırıcı gelmedi. Kesin bir haltlar yemiştir benim gibi. Ben de bir halt yiyeyim hemen uyumak isterim.

''Bebeğim benim çok uykum geldi.''

''Benim de çok uykum geldi. Baya geç oldu.''

Beray tabii uyuyacaktı. Bu üç günde çok yorulmuştu. Yanıma yattığın da ona baktım.

''Bebekler içeride mi yatacak?''

''Evet, bir sorun olursa hemen kalkarız.''

''Yanımıza alsak ne olur?''

''Özgür yat onlar orada rahatlar.''

''Ben değilim ama.''

Bebek odasına gidip ikisini de aldım.

''Bugün bizimle yatsınlar.''

Onları bir an olsun yanımdan ayırmak istemiyorum.

''İkisini de uyandırdın. Onları uyutmak için ben neler çektim?

''Tamam, sen yat ben sustururum.''

Anında uyumuşlardı.

''Sana ne dedim? Ben uyuturum.''

''Ben kaç saattir uyutmaya çalışıyorum sen anında uyuttun.''

''Babalarını çok seviyorlar.''

Biz bunları uyurken ezmeyiz değil mi? Yani ezmeyiz yok ya ne ezmesi? Sabah flaş sesiyle uyandım.

''Ne yapıyorsun?''

''Sizin fotoğrafınızı çekiyorum baba oğul.''

''Kızımla çektin mi?''

''Tabii çektim ama daha çok oğlunla çektim.''

''Ver makineyi bakayım.''

İkimiz de çok masumduk. Çok sevimliydik.

''Ben de sizi çekeyim.''

Planlarımı gerçekleştirmeme çok az zaman kalmıştı. Beni bekleyin. Size nasıl acılar yaşatacağım?

İnstagram sayfası: serseriogretmenimwattpad

Serseri ÖğretmenimWhere stories live. Discover now