XVIII-VI

3K 426 25
                                    

18 Haziran
04.31, akşamüstü.

Bugün, sizin çok daha iyi olduğunuza dair bir mektup aldım. Ayçiçeği, kız kardeşimi ziyaret ettiği sırada bu güzel haberi onunla paylaşma nezaketinde bulunmuş ve o da, bundan mutluluk duyarak bana yazmış. Kâğıdı ellerimin arasında tutarken dudaklarımın şükranla kıpırdamıştı ve kalbim hala aynı hisle dolu. Şükürler olsun beyefendi, iyileşiyorsunuz.

Öncesinde yapılan yanlışlıklar düzeltildi ve kayıplar sonsuzluğa uğurlandı fakat geride kalanlar yaralarını sarmaya devam ediyor. Bedendekiler sarılabiliyorsa ruhumuzdakiler için de bir çare olabilir ve ben de onu arıyorum. Söylediğiniz son sözler hala zihnimde yankı bulurken çok daha yalnız ve çaresiz hissediyorum fakat şayet iyileşmenin bir yolu varsa onu bulana dek vazgeçmeyeceğimi söylemek isterim. Çünkü beyefendi, artık daha iyi anlıyorum ki hiçbir yara küçümsenmemeli ve hepsine aynı özen gösterilmelidir.

Yine de, Yüzbaşı'nın arkadaşlığından, kendisi köyden ayrıldığı için birkaç gündür yoksunum ve onun eksikliğini şimdiden hissediyorum. Biliyor musunuz, sizden, şahsi olarak olmasa da haberdardı. Ben hiç konuşmamıştım fakat o hep beni anlamış, yüreğimde yıkıntılar arasında bir mücevher yaşattığıma inanmıştı. O, size duyduğum sevgiden yakut diye bahsetmiş ve onun kızıllığını kanın rengine benzetmişti. Ona gülümseyip bunu gerçek dışı bulduğumu söylemiştim ancak hakikat; tek başıma kalıp düşündüğümde, ona hak verdiğim yönündeydi.

Zira beyefendi, küllerin yanında yakutlar çok güzel görünüyor olmalı ve ben bu ihtişamlı manzarayı reddetmek, yakutların da bir şekilde kırılabileceğini anımsamak istemiyorum.

En azından, bir karara varana dek.

Beyefendiye MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin