23-Kördüğüm

1.4K 85 17
                                    

Olduğum yerde dipçik gibi havalandım.

"Kızım seni uyandırmak istemedik yorgunsun diye. İstersen git bir elini yüzünü yıka sofraya gel" dedi annem. Şuan nasıl göründüğümü düşünmek bile istemiyordum. Dağınık saçlar, pijama , çapaklı surat, uykudan şişmiş gözler.....

Kafamı onaylar gibi hızlı hızlı salladım ve koşarak banyoya yöneldim.. Beni seveceği varsa da bu halimi gördükten sonra artık bitmişti. Aynada kendime baktım. Aklıma gelen şeyle gülümsedim. Bu Aldebaran'ın benimle ilk tanıştığı zamanki halime benziyordu. Bana 'paspal, pejmürde' deyişini anımsadım. Madem bu anı daha önce yaşamıştık o zaman yeniden yaşamamızın kötü bir sakıncası yoktu. Derin bir nefes aldım. Hemen saçlarımı at kuyruğu yapıp yüzümü yıkadım. Daha iyi görünüyordum. Odama yöneldim. Şu pijamalarımdan kurtulmam gerekiyordu. Bi kot pantolon ve kazak çıkartıp üzerime giydim. Boy aynasında kendime göz gezdirdim. Şimdi en azından bakılacak bir sıfata bürünmüştüm. Merdivenlerden inip direk mutfağa yöneldim. Önce duraksadım. Evet , sakin olmalı ve normal davranmalıydım. Sonra normal bi şekilde yürümeme devam ettim.

"Biraz önceki halimden dolayı kusura bakmayın hoşgeldiniz" dedim elimi Aldebaran'a uzatarak. Baştan aşağı süzdü beni. Birkaç saniye sonra uzattığım eli sıktı ve başını hafifçe selam verir gibi öne eğdi.

Annem yanındaki sandalyeyi çekerek oturmam için yer açtı. Tam karşımda Aldebaran oturuyordu.

''Siz zaten dün tanışmıştınız Aldebaranla değil mi?'' dedi annem . Gülümseyerek ikimizde gezdirdi gözlerini.

''Evet efendim'' dedi Aldebaran benden önce konuşarak. Sanırım annem ve babamla iyi anlaşmışlardı. Gülümsedim. Onun aile ortamımda olmasının verdiği huzur başkaydı. Şöyle bir baktım hepsine. Sanki Aldebaran onların damadıymış da biz de onunla ailemi kahvaltıya davet etmişiz gibi hissettim. Düşündüğüm şeyin saçmalığıyla bi kahkaha patlattım. Bütün kafalar bana çevrildi. Kafamı önüme eğdim ve önümde duran zeytine mahçupca çatalımı batırdım.Ortamın havasını değiştirmek için konuştum.

"Anıl nerede?"

"Erkenden çıktı kursu mu ne varmış."Dedi annem

"Bunun kursları da bitmek bilmiyor" diye mırıldandım. O sırada Aldebaran'ın çayının bitmiş olduğunu fark ettim. Yerimden kalkıp ocağın üzerinde duran demliği aldım. Ağır adımlarla Aldebaran'ın yanına doğru ilerliyordum. Aldebaran hafifçe geri çekildi. Neydi bu sakınma şimdi? Sakar olduğumu nereden biliyordu? Ağırca üst demliği bardağın yarısına kadar boşalttım. Sonra üstüne alt demlikteki suyu eklemeye başladım. O sırada Aldebaran'ın bana bakıyor olduğunu fark ettim.. Gözlerim birkaç saniye Aldebaran'a takıldı. Titremeye başlamıştım. Evet şu durumda göz göze gelmiştik. Lütfen bana bakmayı kes diye yalvarıyordum içimden. Kendimi gözlerinden sıyıramıyordum. Farkında olmadan bardağın içindeki çayı taşıracak derecede su eklemiştim. Demlik avuçlarımdan sıyrılacakmış gibi hissediyordum. Gözlerimi sımsıkı kapatmış kaskatı kesilmiştim. Bir anda Aldebaran yerinden kalktı ve elimdeki demliği büyük bi dikkatle kavradı.

Taşan bardağından çayın birazını lavaboya boşalttı ve yerine oturdu. Ah ne kadar salağım. Büyük bir utançla yerime oturdum. Eminim şuan annem ve babam benim adıma utanıyorlardır diye düşündüm. Kafamı kaldırıp baktığımda ikisinde de mahcupça bir ifade vardı. Annem önümde tabaktaki patates kızartmasını Aldebaran'a doğru uzattı.

"Biraz daha al. Hiçbir şey yemedin sen de bizim kız gibi bi deri bi kemik kalmışsın. Tek mi yaşıyorsun oğlum? Yemek yapanın yok mu?" 

Aha annem ağzını öpeyim. Çok güzel bir noktaya parmak basmıştı. Şuan öğrenmek istediğim şeylerin muhabbetini açmış bulunuyordu. Hemen gözlerimi Aldebaran'a çevirdim. Annemin uzattığı tabaktan birkaç patates aldı ve elindeki çatalı bıraktı. Gülümseyerek annemin sorusunu cevaplamaya başladı.

Sevgilim Bir UZAYLI (YILDIZLARARASI AŞK) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin