17-Mutlu Sonsuz

1.6K 104 9
                                    


BÖLÜM ŞARKISI: DENİZ TEKİN-BÖYLE

Venüs.

Gerçekten mükemmel olduğunu düşündüğümüz şahısların bünyemize vurduğu ağır darbelerle hayata devam etmek zorundaymışız. Bizler büyüdükçe çevremiz de büyüyor. Kimisiyle yola devam ediyorsun, kimisi ise ayrı yollara sapıyor. Bazen de yolda rastladıkların oluyor. Ve ben.. şansıma tükürdüğüm ben koskoca dünyada gidip başka bir varlığa aşık olmuştum. Onun bana vurduğu darbeyle sendelemiştim ama düşmemiştim , düşemezdim. Can Yücel'in o şiiri dolanıyordu kafamda.

Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne.
O olmazsa yaşayamam demeyeceksin, demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü..
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela,
O daha az severse acırsın.
Ve genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden..

-♡♡♡♡-

Bu sabah hiçbir şey istemiyordu canım. O kapıdan çıktıktan sonra bedenimdeki tonlarca ağırlık yürümeme engel olurmuşcasına sürüyordu gövdemi.

Başak kahvaltısını yapmıştı. O, üzerindeki ağırlıkları alıp bir kenara atmış gibiydi. Her zamanki tavırlarıyla giyinip kuşanmıştı.

"Hadi Venüs kalk git hazırlan. Bu şekilde bir yere varamazsın"

Şiş gözlerimi donuk bakışlarla çevirdim Başak'a.

"Bugün okula gitmek istemiyorum. Onun dersi var ve ben onu görmek istemiyorum Başak." Başak ellerini önünde çaprazlamış, derin bir nefes verdi.

"Ben çok mu iyiyim sanıyorsun? Sevdiğim adam tarafından kaçırıldım Venüs. Kendine gel. Sen okula öncesinde Aldebaran için gitmiyordun. Şimdi de onun için gitmemezlik yapamazsın"

Ellerimi sıkıntıyla saçlarımın arasına geçirdim. Binevi haklıydı. Neden kaçmak zorundaydım ki? O kaçsın yanlış yapan oydu.

"Peki 5 dakika bekle" dedim .Oturduğum koltuktan kalkarak odama geçtim. Elime attığım ilk pantolon ve tişörtü üzerime geçirdim. Dönüp aynaya baktım. Gözlerim kızarmıştı. Darmaduman saçlarımı kafamı öne eğip lastik bir tokayla bağladım. Çantamı da sırtıma taktım.

"Hazırım Başak. " Başak yanıma yaklaştı ve bana sarıldı.

"Canım benim hepsi geçecek"

"Umarım" dedim kısık sesle.

Birbirimizden ayrıldık ve kapıyı açtık. O eve bakmak istemiyordum. Ne çok şey yaşamıştım şu kısacık zamanda bu evde..
Apartmandan çıkıp durağa yürüdük. Hava benim moralimin aksine hiç olmadığı kadar güzeldi bugün. Eylül'ün sıcağını seviyordum. Durakta otobüsü bekliyorduk. Yine kalabalıktı durak. Sabah işe ve okula giden insanların telaşesi doldurmuştu caddeleri. Onları gözlemlemeyi seviyordum. Herkesin farklı bir işi , farklı dertleri, farklı düşünceleri ve yetenekleri vardı. Ne harika yaratılmışız diye düşündüm. Hiçbirimiz aynı değildik. Kendi kanımdan canımdan olan kardeşim bile bana tıpatıp benzemiyordu.
Yine derin düşüncelere dalmıştım. Boş bakışlarla bakıyordum etrafa. Düşüncelerimden kendimi sıyırıp yola baktım.

"Ne zaman gelecek bu otobüs?" dedim sıkıntılı bir ses tonuyla.

Başak elinde telefonla uğraşıyordu. Sözümle kafasını kaldırıp bana baktı.

"Bilmiyorum ki" dedi ve tekrardan telefona gömdü kafasını. Gözlerimi yolda kitledim .Gelip geçen arabalara bakıyordum. Ne çok araba vardı şu dünyada. İnsanlardan fazla olduklarını düşünüyordum.
İlerden siyah bir araba geliyordu. Aldebaran'ın arabasına benziyordu .Nerede görsem tanırdım onu. Kalbimi yine o feci acı kapladı. Yanımdan geçip giden Aldebaranla 2 saniyelik bir bakışma yaşamıştık. O an arabanın önüne atlayıp paramparça olsam bu kadar yakardı canımı belki de. Derin bir nefes aldım ve arabanın arkasında kalan gözlerimi ayaklarımda kitledim. Ne istiyordum ki durup beni arabaya almasını mı? Ne kadar aptalım. Dün gördüğüm o sahneden sonra bile bu şekilde düşünebilmem kalbimin beynimi tutsak ettiğinin göstergesiydi. Başak'ın dürtmesiyle kafamı kaldırdım.

Sevgilim Bir UZAYLI (YILDIZLARARASI AŞK) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin