៛ 30 ៛ dokunuş

448 33 1
                                    


Not; Arkadaşlar bölüme geçmeden bu kısacık notu okursanız sevinirim. Lütfen okumadan önce hemen elinizin altında olan sevimli yıldızlara basarsanız çok mutlu olurum. Esirgemeyin benden.

Onun haricinde hep dert yandığım konu. YORUMLARINIZI MERAK EDİYORUM VE ISTIYORUM. Bunu istemenin benim de hakkım olduğunu düşünüyorum.

Çok konuştum. Neyse. Size keyifli okumalar canlar.!

Bölüm Şarkısı : Rihanna - What Now

Multimedya ; Bölümden.

Geçmişin ağırlığını omuzlarımdan silkeleyerek oturduğum yataktan kalktım. Eskilerle cebelleşirken oturduğumun farkında bile değildim. Saat gece yarısını geçmişti ve Brandan hala ortalıkta yoktu.

Elbise beni sıkmış ve terletmişti. O gelmeden duş almalıydım. Dolapta benim için almış olduğu edek çamaşırları koltuğa koydum. Saçlarımı geriye doğru atarak banyoya girdim.

Hafif olan makyajımı temizleyip üstümde ki elbiseden kurtulup duşa kabine girdim ve sıcak suyu açtım. Duş başlığından akan sıcak damlalar başıma ve omuzlarıma düşüyordu. Sıcaklığı canımı acıtırken irkilerek kenara kaydım. Soğuk suyu da açıp ılık hale getirdim ve duş başlığının altına tekrardan girdim.

Suyla beraber akan yorgunluğum sayesinde kendimi az da olsa dingin hissettim. Sıcak su saçlarımın arasından akıp ayak parmaklarıma ulaşırken onlara imrenerek baktım. Ne güzeldi değil mi?

Bir damla suyla üzerimizde ki kirleri yok edebiliyorduk. Peki ya geçmişimizi? Onu nasıl temizleyecektik?

Hiçbir fikrim yoktu. Annem olsaydı bana Pişman olacağın şeyleri hiçbir zaman yapma. Aklının ucundan bile geçirme derdi. Gece yattığım vakitte yatağıma gelir, biraz nasihat eder sonra da başımdan öpüp giderdi. Bunu yaptığı zamanlarda bazen kızardım ona. Çocuk olmadığımı hatırlatırdım. Sitem etmeme rağmen, gülüp sen benim için hala küçüksün der ve yine öpüp giderdi.

Evet. Şimdi ona kızdığım için pişmandım.

Pişman olacağın şeyleri hiçbir zaman yapma demiştin anneciğim. Ama ben çoktan onları yaptım ve pişman da değilim.

Kalbime çöken ağırlıkla musluğu kapattım. Olduğum yerde biraz daha bekledikten sonra duşa kabinden çıktım ve havluyu bedenime sardım. Dizlerimin hemen hemen üstünde biten havlu krem rengindeydi. Başımı eğdim ve küçük havluyu da başıma sarıp kafamı kaldırdım.

Kapıya yaklaştım ve kulbunu çevirip kapıyı açtım. Çamaşırlarımın olduğu koltuğa yaklaştıktan sonra kollarımı havaya kaldırarak esnedim. Su beni mayıştırmış uykumu getirmişti. İyice gerindikten sonra üzerimde ki bollaşan havluyu tuttum. Tam açacağım sırada görüş alanıma giren iki çift mavilikle olduğum yere çivilendim.

Nefesimi tutmuş Brandan'a bakıyordum. Lanet olsun! Ne zamandan beri orada oturmuş beni izliyordu?

Oda da bulunan tekli koltukta oturan Brandan içkisini yudumlayarak bana bakıyordu. Öyle dikkatli bakıyordu ki daldığını düşündüm biran. Kendi maviliklerinde gezintiye çıkmış doğruları arar gibi bir hali vardı.

Elinde ki bardağı önünde ki küçük masaya koyarak doğruldu. Üzerinde ceket ve kravat yoktu. Gömleğinin kollarını dirseklerine kadar katlamıştı. Çok serseri ve....seksi duruyordu.

Havluyu sıkıca tutmaya devam ederek geriye doğru adım attım. Ellerim titriyordu. Benim iki adımın onun bir adımına eş değerdi. Üzerime doğru yürümeye devam ederken "Bay.....Bay Evans" dedim kekeleyerek.

Bu Ben Değilim (bitti)Where stories live. Discover now