៛ 14 ៛ bar

392 39 0
                                    

      Bölüm Şarkısı ; Bruno Mars - Locked Out Of Heaven

       Multimedya ; Katherina Swan

Otomatik kapılar açıldığı gibi kendimi dışarı attım, temiz hava ciğerlerime nüfuz edip beni az da olsa kendime getirirken gözlerimi kapadım. İçtiğim votkalar aklımı bulandırmıştı, hafiften başım dönüyordu. Hala ayakta durabildiğime göre kendimdeydim. Kendimi bara atıp sabaha kadar ordan çıkmak istemiyordum. İçkiler de herşeyi unuturken, insanların arasında kendimi kaybetmek istiyordum.

Bu düşüncelerle hemen caddeye atılıp taksi durdurdum. Bizim mekanın adresini verdikten sonra arkama yaslandım. Brandan'ın cevapları hala sinirlerimi bozuyordu. Pislik herif! Kendini birşey zannediyordu.

Kadınları sadece tatmin olmak için görmesi aşağılık bir adam olduğunun kanıtıydı. Karanlık işlerle uğraştığını duymuştum. Belki de kızları kandırıp onları pazarlıyordu. Böyle düşünceleri olan birinden her halt beklenirdi. Dışardan kibar, merhametli ve yardımsever gibi görünmesi öyle biri olduğu anlamına gelmiyordu.

Parayı ödeyip arabadan çıktım. MONSTER tabelesi yazan barın kapısının önüne geldim. İçeri girerken kapıdaki korumalara başımla selam verdim. İçerdeki müzik kulaklarımı anında doldururken gülümsedim. Kendimce ritim tutarak bar tezgahına ilerledim.

"Selam Alex!" Tezgaha elimle vurup sandalyeye zıpladım. Başıma ağrının girmesiyle elimle alnımı ovdum. Votkalar etkisini göstermeye başlamıştı anlaşılan.

"Ooo..! Kimleri görüyorum. Sen buraya uğrar mıydın?" dedi Alex. Tezgahın altından temiz bir bardak çıkartıp özel içeceğimi doldurmaya başladı.

"Evet. Seni unutmak mümkün mü? Biliyorsun. Ben meşgul bir kadınım." Uzattığı bardağı alarak koca bir yudum aldım. Tanıdık tat boğazımdan aşağı yakarak indi. Bir yudum daha alıp bardağımı tezgahın üstüne koydum.

"Evet buralarda olmadığın maddi yönden belli oluyor. Senin müşterilerin yoksun diye buraya gelmez oldular." Elindeki yıkanmış bardakları ustaca kurulayıp yerine yerleştirdi.

"Saçmalama. Benim müşterim falan yok." dedim gülerek. Eskiden buraya işim olmadığı zamanlarda daha sık gelirdim. Alex ile o zaman tanışmıştım. Bana istersem burada çalışabileceğimi söylemişti. O sıralarda paraya ihtiyacım olduğundan bende kabul etmiştim.

Barmenlik yaptığım da müşterilerin çoğalması özellikle de 'erkeklerin' dikkatimi çekmişti. Pek üzerime alınmamıştım. Benim gibi çalışan üç tane daha kız vardı. Ve onlar bana taş çıkartırdı.

3 ay çalışmaya devam ettikten sonra bir gün sarhoşun biri bar sandalyesine oturmuş bana sarkıntılık yapmaya başlamıştı. Umarsamayıp işime devam etmeme rağmen elini bana doğru uzatmasıyla, bendeki şarterler atmış, elimdeki bardağı kafasına atıp parçalamıştım. Hızımı alamayınca elime muştamı alıp yüzüne yumruk atmıştım.

O olaydan sonra Alex beni kovmasada, kibarca burda çalışmamamın daha iyi kazanç sağlayacağını, çok müşteri toplasamda aynı zamanda onları kaçırdığımı söylemişti. Bende kabul edip işten çıkmıştım. Zaten daha sonra olaylar çorap söküğü gibi buralara kadar gelmişti.

Alex, müşterilerle ilgilenmeye devam ederken bardağımda kalan son içkimi de içip kalktım. Başım dönmesiyle elimi tezgaha yaslayıp gecmesini bekledim. Ceketimi de çıkartıp sandalyeye koyduktan sonra dans eden insanların arasına doğru yürüdüm.

Mayhoş müzik kulaklarımı dolarken yerimde kıpırdanmaya başladım. Kalçalarımı bir sağa bir sola hareket ettirdim. Arada şarkıya mırıldanarak eşlik ederken kollarımı yukarı kaldırıp hızımı arttırdım.

Gözlerimi kapattım ve zihnimi boşalttım. İnsanların parfüm ve araya karışan ter kokuları burnuma dolsada midem bulanmamıştı. Bu içkiyi ne zaman içsem kafam allak bullak olurdu. O yüzden sadece bana has ve özeldi.

Sırtımda ve kalçamda hissettiğim baskıyla umursamadan dans etmeye devam ettim. Arkamda ki her kimse bugün şanslı günündeydi. Normalde arkamda ki kişiyi şuanda ölmüş olurdu.

Boynuma yayılan sıcak nefesle kendimi biraz daha arkamda ki sıcaklığa bastırdım. Amacım günün stresini ve en önemlisi de son yaşadığım olayı unutmaktı. Son yaşadığın olay? Hala orda mı kaldın? Başımı iki yana sallayıp iç sesimi orta parmağımı gösterdim.

Belime sıkıca sarılan ellerle gerildim. Buralarda dansın sonları ya duvarlarda yada yukarda rahatlama adı verilen odalarda biterdi. Hayatımda hiç kimseyle birlikte olamamıştım ve olmaya da niyetim yoktu.

Para kazanmak için kendilerini satan kadınlardan hoşlanmıyordum ve saygım da yoktu. Böyle bir işten hangi kadın zevk alabilirdi? Her gece başka bir beden, başka bir tat, başka bir yüz...

Ellerimle belimdeki elleri itmeye çalıştım. O ise tam tersine beni kendine bastırıp tutuşunu sıkılaştırdı. Kendi kaşınmıştı. Kollarının arasında ona doğru döndüm. Baygın bir şekilde bana bakarak sırıtan çocuğa hafifçe gülümseyip göz kırptım.

Parmak uçlarında yükseldim ve başını eğdim. Kulağına doğru yaklaştım. Uzun boylu olmasının verdiği imkanla eğilirken, bu fırsattan yararlanıp sağ ayağımı kaldırdım ve karnına geçirdim. İki büklüm olurken sol dirseğimi de sırtına geçirdiğim de dizlerinin üzerine çöktü.

Kulağına doğru yaklaştım ve " Dans edeceğin insanları iyi seçmelisin. Kiminle dans ettiğine dikkat et." diye fısıldadım. Tabi bu halde beni ne kadar duyduysa. Ceketimi almak için bar kısmına gideceğim sırada arka taraflarda ki masada oturan Brandan'la göz göze geldim.

Şaşkın bakışlar, şaşkın bakışlarımla buluşurken ağzım hafif aralanmıştı. Burda ne işi vardı? Neredeyse yarım saat önce onunla mesajlaşmıştık. Işık hızıyla burda olamayacağına göre masaya dikkatli baktığımda bir kaçınılmaz arkadaşıyla burda olduğunu fark ettim.

Bakışları şaşkınlık ve beğeni arasında gidip gelirken en sonunda beğeni de kalmıştı. Aklımdan çıkmayan konuşmalar kendilerini tekrardan gün yüzüne çıkarırken, yüzümü sabit tutmaya çalışarak başımı hafifçe sallayarak selam verdim.

Karanlık ortamda bile olsak beni tanıdığını bakışlarından anlamıştım. Hafifçe gülümseyip koltuğunda geriye kayarak yaslandı. Elindeki içkiyi yudumlayarak bana bakıyordu.

Dans eden insanların arasında dikildiğimi fark edip o tarafa bakmadan ceketimi almaya gittim. "Kath! Gidiyor musun yoksa?" Alex'in bana yönelttiği sorusuyla başımı kaldırdım. Deprem mi oluyordu? Gözlerimi kapatıp dengede durmaya çalıştım. Dönen benim başımdı. Deprem falan olmuyordu.

"Evet gidiyorum. İçkiyi fazla kaçırmışım. Başına bela olmadan tüymem lazım." dedim gülümsemeye çalışarak. Ceketimi aldım ve hızla üzerime geçirdim.

"Tamam Görüşürüz. Kendine iyi bak. Arayı fazla açma." dedi Alex. Elini kaldırarak başına götürdü ve selam yolladı. Aynı şekilde karşılık verip çıkışa yöneldim.

Dans eden insanların arasına girdiğimde sırtımda ki gözler kendini hissettiriyordu. Şimşek misali bütün vücuduma sinyaller veriyordu yada ben öyle hissediyordum.

Bardan çıktığımda durmayıp ara sokaklardan birine saptım. Serin hava beni kendime getirirken boynumu ceketimin içine gömdüm. Caddeye ulaştığımda bana doğru yaklaşan taksiye elimi sallayıp durdurdum. Kendimi koltuğa attım ve evin adresini verdim.

Başımı koltuğun başlığına yaslayıp gözlerimi kapattım. Mavi gözler tüm parlaklığı ile karşımdaydı sanki. Hayalet gibi sürekli peşimdeydi. Süper! Bir Casper eksikti zaten...

Selam sevgili okurlarım! Yada küçük hırsızlarım mı demeliyim?

Yeni bölüm ve ben gene burdayım. Gidişatla ilgili bir problem varsa söyleyebilirsiniz. Yorumlarınızı çok merak ediyorum.

Sağlıcakla kalın! Seviliyorsunuz...

Bu Ben Değilim (bitti)Where stories live. Discover now