TUNAY KARTAL & SON SÖZ

1.5K 102 57
                                    



Beynimin içinde dolaşan görüntüler, kâbuslarıma arka fon müziği olmuş çığlıklar, karanlıkta tenimize işleyen mavi, kırmızı sirenler, telsizlerden kopup gelen anonslar, kanımda dolaşan zehir, gözaltlarıma çökmüş ve orayı kendine yuva edinmiş gözaltı morlukları, nasihatler, tavsiyeler, keşkeler, kayıplar, paramparça hayaller, yok olmaya yüz tutmuş çehreler...

Gözlerimi karanlıktan çekip kirpiklerimi ayırdığımda üzerime hücum eden bir diğer kasvetli yoğun siyahlıkla parmaklarım gece lambasına gitti. Loş ışık terimle nemlenmiş beyaz çarşaflarla kaplı yatağımı aydınlatırken göğsüm aldığım soluklarla şiddetli bir şekilde kalkıp iniyordu. Ciğerlerime giden şey oksijen değil de kor ateşmişçesine kavruluyordum. Loş ışığın etkisiyle odadaki eşyaların gölgeleriyle kaplanan duvarlar üzerime üzerime geliyor, zihnimdeki sesler birbirine girip yüksek notada bir çığlığa dönüşüyorlardı.

Dirseklerimden destek alarak yarı oturur pozisyonda durduğum yataktan anında kalkarak banyoya ilerlerken soğuk zemine değen çıplak ayaklarımın tabanları sırtımdan bir ürperti geçmesine sebep oldu. Saat sabaha doğru beşe geliyordu. Yine de tüm perdelerim çekili olduğundan dışarıdaki ışıktan gram nasibimi alamıyordum. Banyoda aynaya bakmaksızın soğuk suyu yüzüme defalarca çarptıktan sonra göğsüme sıçrayan ve kollarımdan dirseklerime doğru süzülen suyu umursamadan ağzımı musluğa dayayıp kana kana içtim.

Islak ellerimle dipleri terden nemlenmiş saçlarımı geriye doğru yatırırken aynadan beyazlamış yüzüme, ıslak dudaklarıma ve çevresi kızarmış gözlerime baktım. Koyu renk kaşlarım görüntüyü beğenmemişçesine çatılırken içimde telefona sarılıp onu bu saatte uyandırmak adına bir istek yeşerdi. Uykudan uyandığı için boğuk çıkan sesini, benim aradığımı anladığı anda çatılan kaşlarını ve hiçbir açıklama beklemeden telefonu yüzüme kapattığını hayal edince dudaklarımda elimde olmadan bir tebessüm belirdi.

Başımı iki yana sallayıp ellerimi yaslandığım lavabodan çekerek tekrar odama girip kendimi yatağımın içine bıraktım. Beynim kendi kendini yemeye başladığından bu yana uyuşturucu illetinden kurtulmak için hastane odasında gördüğüm kabusların benzerlerini görmeye başlamıştım. İçim öfkeyle dolup taşıyor ve her seferinde onun önce aklını sonrasında kalbini gösterek onun için ne ifade ettiğimi gösterişini hatırlayarak göğsümün acıyla sancımasını en derinden hissediyordum: Hiçbir şey.

Gerçekten hissettiği bu muydu yoksa o da benim gibi kabullenemiyor muydu? Bu savaşı atlatmak konusunda benden daha fazla mı zorluğu vardı bilemiyorum ancak parmaklarını göğsüme koyup şiddetle çarpan kalbimin sesinin kulağında hayatının sonuna kadar çınlamasını isterdim.

Aden'le tanışana kadar bu kadar bencil olduğumu bilmiyordum.





Ellerim koyu kot pantolonumun cebinde sıcaktan uyuşurken geriden gelen Kenan'ın omzuma atlayacağını bildiğimden ellerimi hızla cebimden çıkardım ve omzuma atlamasıyla ağırlığından çökmekten öte dengemi kaybetmemek için tek elimi sırtına koyup onu geri ettim.

''Biz de şenliklere gider miyiz?'' diye sorarken sırıtıyordu.

''Halim yok.'' diye karşılık verdim ileride duvara yaslanmış Tuğçe ve Uğur'a doğru yürürken. Kenan gitmemiz için ısrar ederken kulağımı çınlatan kahkahalarla bu kadar yüksek sesle gülen kişiye ters bir bakışla döndüm ki bunun Aden olduğunu görünce olduğum yerde duraksadım.

BUĞULU KANWhere stories live. Discover now