Bölüm 11

88 6 0
                                    


Bölüm OST: FTIsland - Hourglass

Ertesi sabah Dae Ho erken kalkmıştı. Gece de doğru dürüst uyuduğu söylenemezdi ya, neyse... Banyoya gidip elini yüzünü yıkayınca kendisine geldiğini hissetti.

Odasına dönüp büyük kahverengi dolabını açıp siyah pantolonuyla açık mavi tişörtünü aldı. Hızlı bir şekilde üzerini değiştirmişti. Saçlarını da yüzünü açacak şekilde havaya doğru tarayıp şekil vermişti. Bu Soo Yun'un en sevdiği modeldi.

Parfümünden bir iki sıkıp kahverengi saatini de taktıktan sonra hazırdı.

Yoora ve Yuki o saatte hala uyudukları için Dae Ho ses çıkartmadan evden çıkmıştı. Arabasına atladığı gibi Seul trafiğine atıldı.

Erken bir saat olduğu için trafikte çok oyalanmamıştı, 45 dakika gibi bir sürede ablasının çalıştığı emniyete gelmişti. Arabasını otoparkına bırakıp içeri girdiği gibi bilişim suçlarına inmişti. Herkes tam gelmemişti. Dae Ho, Natsuko'nun masa arkadaşına gidip onu sordu ama Natsuko hemen belirmişti. Her zamanki gibi kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Dae Ho'nun yanına geldi.

''Ooo... Bu saatte gelmişsin. Şaşırdım doğrusu.''

''Neden? Geldim işte.''

''Anlıyorum... Ama bir sorunumuz var. Ben henüz kahvaltı yapmadım.''

''Yani?''

''Yani sana şuan yardım edemem. Yarım saat beklemen gerek.''

''Tamam. Gel oturalım bir yerde, ben de bir şey yemedim.''

Dae Ho ve Natsuko, dışarı çıkmışlardı. Natsuko'nun bildiği bir yere gidiyorlardı. Sabah güneşi oldukça güzeldi... Ama Dae Ho biraz gergin gibiydi. Hem bugün yapacağı işlerden, hem de Soo Yun dışında bir kızla oturduğundan... Dae Ho beş yıldır hiçbir kızla oturmamıştı arkadaşı Kyung Sook hariç. Kyung Sook ona yeni bir kız arkadaş bulmasını önermiş olsa da Dae Ho bunu yapamamıştı. Soo Yun'u hala anılarında yaşatıyordu. Ona ihanet etmek istemiyordu.

Natsuko, Dae Ho'nun bu gerginliğini anlamıştı ama konuyu hiç açmadı. Az sonra küçük bir pastaneden içeri girmişlerdi. Kahve ve kremalı ekmek alıp üst kata çıkmışlardı, cam kenarında bir masadalardı.

Dae Ho kahvesinden bir yudum alınca dilinin yandığını hissetmişti. Daha sonra bardağı masaya bırakıp Natsuko'ya döndü.

''Bu kadar erken geldiğim için kusura bakma. Bekleyemedim. Duvarlar üstüme üstüme geliyor.''

''Sorun değil. Hatta iyi oldu. Tek başıma yemekten nefret ederim. Küçükken hep tek yerdim de.''

''Ben de çok sevmem tek başıma yemeyi. Annemle babam öldüğünden beri hep ablamla yerdim ama o da polis olduktan sonra tek kalmıştım. Soo Yun'la her zaman görüşemezdik o çalıştığı için.''

''Senin de mi annen öldü?''

''Evet. 8 yıl oldu. Trafik kazası.''

''Üzüldüm. Benim de annemle babam öldü.''

''Baban mı? Ama dün babandan bahsettin.''

''Her yaşayan insan gerçekten yaşıyor anlamına gelmez. Babamı sileli uzun zaman oldu. Annem onun yüzünden öldü.''

Soo Yun'un da buna benzer bir hayatı vardı aslında. Dae Ho bir an karşısında Soo Yun'u görüyordu.

Natsuko güçlü bir kızdı, konuşmalarına bu yansıyordu. Kahvesinden yudumlayıp devam etti.

Yakuza (야쿠자)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن