4 - Kidnapping

62 7 2
                                    

4 HAFTA SONRA

Gülümseyerek çocukların yanına gittim.

-Hey yarın boşsunuz diye duydum. Ve burası benim doğduğum yer. Sizi en sevdiğim kafeye götürmek istiyorum. Ne dersiniz?

Çocuklar konuşmaya bıraktığım anda birbirlerine baktılar ve kafa salladılar. Luke ve Ashton biraz kararsız duruyorlardı. Onlara döndüm.

-İsterseniz sevgililerinizi de alın. Size güzel bir şehir turu yaşatırım, fena mı olur?

Hepsi bu teklifimi kabul etti. Aslında bur duruma gelmemiz çok da beklenilmeyecek bir şey değildi. Çünkü benim dış görünüşüm çok tatlı ve iyi bir insan izlenimi yaratmamı sağlıyor. Bu yüzden çocuklar bana çok çabuk ısındılar ve güvendiler. İlk hafta zaten ısınmam için bana çok yakın ve sıcak davranmaya çalıştılar. Sonrasında da çalışmalarına gerek kalmadı zaten bana alışmışlardı.

ERTESİ SABAH

Sabah uyandığımda bugünün beklediğim kadar iyi geçip geçmeyeceğini düşündüm. Çünkü saçını durmadan boyatan iguanda (iguana+panda bunu ona açıkladığımdan beri bu isme bayılıyor) yani Michael bana gereğinden fazla iyi davranıyor gibi bilemiyorum, çok tatlı ve tarzı hari...

Her neyse öldürmem gereken insanlar hakkında böyle düşünmemeliyim belkide...

..

Onlara adresi ve saati mesaj attım. Söylediğim zamandan 1 saat önce mekana geldim. Nate'in adamlarını konumlandırdım. Onları götüreceğim depodaki adamları hazır ettim ve gelmelerine 10 dakika kala paparrazilere haber verdim. Çocukları beklerken bir kahve ısmarladım. Kahvem gelmeden çocuklar geldi. On - on beş dakika sonra paparraziler kafenin camları flaşlarla doldu.

-Çocuklar arkada arabam var isterseniz ona binip kaçalım?

Ve kaçırma planı kesin olarak başlamış bulunmakta.

Michael - Katılıyorum. Peki nereye gidiyoruz?

- Aslında bir arkadaşım parti veriyor. Doğum günü partisi. Ve bu şehirdeki en güzel partileri o verir. Saat erken olsa da kiraladığı depo ışık almıyor o yüzden ışıklandırma da mükemmel. Bolca alkol olduğuna da eminim.

Michael - Alkole ve partiye asla hayır demem.

Kalan herkes de onaylayıcı mırıltılar çıkardı. Onları arabama yönelttim. Nate bana büyük bir araba almıştı o yüzden rahatlıkla sığdık. Yanıma Mike oturdu. Yolculuk sırasında birkaç kere göz göze geldik ve her bakışmamızda bana gülümsedi ve her gülümsemesinde göğsüm biraz daha fazla acıdı.

-Siz bir beş dakika bekleyin arabada ben de doğru yere geldiğimizden emin olayım.

Deyip arabadan çıktım ve kapıyı kapadım. Adamlar arabaya yaklaşırken "iki ekstra var daha önce de haber verdiğim gibi, ve onları siz öldürebilirsiniz çok umurumda değil açıkçası" dedim ve depoya yürümeye başladım. Yürürken kendime arkama asla bakmayacağıma söz verdim. Kapıdan içeri girerken yardım için bağırdıklarını duydum ve yanlış duymadıysam bana bağırıyorlardı. Az da olsa üzülmüştüm. Ama bu işte duyguya yer yoktu. Duygular işini yapmanı engelliyordu. Ama bu sefer buna izin vermeyeceğim.

Depo bu iş için boşaltılmıştı. Ortada yuvarlak bir kısım seçilmişti. Dört sandalye konulmuştu ve o sandalyelerin karşısında bir kamera ve iki üç tane büyük ışık yerleştirilmişti. Ağ kurulmuştu ve geri sayım iki saat önce başlamıştı. Sitenin adı... En azıdan amacımızın ne olduğunu kabak gibi belli ediyordu bence; WATCHTHEDEATHOF5SOS.COM 

Geri sayım toplam 24 saat sürecekti. Ben ise çocukların baygın bir şekilde sandalyelere bağlanmalarını izliyordum. Nate geldi ve buraya daha önceden getirmelerini istediğim rahat ikili koltukta yanıma oturdu. 

-Hazır mısın, güzelim?

Evet... Şu üç haftada inanılmaz derecede yakınlaştık. Ama daha çok baba kız gibi. Hiç çocuğu yokmuş ve beni ilk iş üstünde gördüğü zaman hiçbir zaman sahip olamadığı kızı olduğumu hissetmiş. Ve üç hafta boyunca her akşam tam olarak ne yapacağımızı planladık. Bu da doğal olarak bayağı bir içli dışlı olmamızı sağladı.

-Hazırım.

Serial Killer || mgcWhere stories live. Discover now