"Peki ya neden o kadar içtin?"

Jaehyun gülümseyerek saçlarını karıştırdı.

"Bilmiyorum, öylesine işte."

"Zararlı ama," dedi Taeyong üzgün bir ifadeyle. "Bir anda bırakamazsın, ben de yapamıyorum ama azaltmayı dene. Bu gözlerimin önünde ölmen gibi bir şey ve ben..."

Duraksadı. Zaten Jaehyun onu dinlemeyi bırakmıştı. Taeyong'un onu düşünmesi bile Jaehyun'a umut veriyordu, daha iyi ne olabilirdi ki?

"Ben arkadaşımı önemsiyorum ve kendine zarar versin istemiyorum," dedi Taeyong hafif bir utançla.

Jaehyun gülümsedi, ardından Taeyong'a doğru dönerek başını koltuğa yasladı.

"O zaman sana söz veriyorum, kendime zarar vermeyi keseceğim. Jae sözü. Ama sen de bana söz ver, benim yanımdayken rahat olacaksın."

Taeyong hafifçe başını salladı.

"Söz. TY Track sözü."

"TY Track mi?" dedi Jaehyun gülerek.

"Evet, bu benim için özel bir anlam taşıyor."

Jaehyun gülümsedi.

"Bana artık hayatından ve kendinden bahsedecek misin Taeyong?"

Taeyong hafifçe öksürdü ve olduğu yerde toparlandı. Jaehyun ise çocuğun konuşmasını hiç bölmemek için dudaklarına görünmez bir fermuar çekti.

"Pekâlâ... Kendim hakkında ne söyleyebilirim bilmiyorum fakat hayatımdan kısaca bahsedebilirim. Japonya'da doğdum ve on yaşıma kadar orada yaşadım, ardından buraya taşındık. Pek arkadaşım olmadı, olanlar da yurtdışına taşındılar ve bir bağlantım kalmadı. Çok uzun süredir insanlarla aram iyi değil, zaten biliyorsun.

İlkokul eğitimimi evde aldım, geriye kalan öğrenim hayatımı herkes gibi okulda geçirdim. Lise benim için sıkıntılı dönemlerdi, başladığım okuldan derslerimin iyi olmasına rağmen atıldım. Sonrasında altı kere daha okul değiştirdim. Hepsi de korkularım yüzündendi.

Üniversitede sınav haftası dışında kimsenin umrunda olmazdım. Benden not isterlerdi ve ben de çıkışta hiçbirinden şiddet görmemek için verirdim. Her ne kadar ailemden görmesem de, dediğim gibi lise benim için sıkıntılı dönemlerdi ve bu üniversiteye de yansıdı. Hatta düzelteyim; tüm hayatımı etkiledi.

Annem çok titiz ve disiplinlidir. Beni hep en iyisi olmam konusunda uyarırdı. Sınavlardan düşük alma gibi bir olasılığım yoktu anlayacağın. Ev asla dağınık olmazdı. Dışarı çıkıp arkadaş edinmem, onlarla oyun oynamam yasaktı. Bunlar yerine piyano, gitar ve keman dersleri aldım. Üstelik bir yıl kadar da resim kursuna gittim.

Annem, üvey babamla evlendikten sonra Jaemin'le tanıştım ve başta ikimiz de birbirimizden nefret ettik. Sonrasında ise aramız öyle iyi oldu ki, birbirimize öz kardeşmişiz gibi davrandık.

O psikolojik tedavi görüyordu. Bir süre sonra doktoru onun hastaneye yatırılması gerektiğine kanaat getirdi ve o gitti. Bununla birlikte de o defter olayı çıktı. Gerisini az da olsa biliyorsun."

Jaehyun hayretle başını salladı ve Taeyong'un bu davranışlarının yaşantısına göre oldukça normal olduğunu düşündü. Başını kaldırarak kolunu koltuğun üzerine yerleştirdi.

"Sen bana hayatından bahset," dedi Taeyong tebessüm ederek.

"Benim anlatabileceğim çok bir şey yok. Sıradan bir çocukluk geçirdim, buna ek olarak ses eğitimi aldım. Daegu'da yaşıyordum, üniversite ve yeni bir yaşantı için buraya taşındım. Tüm masraflarımı ailem karşılıyor. Arkadaş konusunda şanslıyım. Her ne kadar başıma bela olsalar da hepsi iyi niyetli ve benim yanımda ayrıca rahatlar."

"Fark ettim," dedi Taeyong derin nefes aldıktan hemen sonra. "Neden bu kadar rahatlar?"

Jaehyun her şeyin ortaya çıktığının farkındaydı ve bunu söylemekten çekinmedi.

"Ben de eşcinselim çünkü."

Taeyong kaşlarını kaldırarak yavaşça başını salladı. Jaehyun toparlandı ve Taeyong'a odaklandı.

"Liseden atıldığını söylemiştin, derslerin iyi olmasına rağmen neden atıldın?"

Taeyong söyleyip söylememek arasında kararsız kaldı bir an. Sonrasında ise zaten her şeyin ortada olduğunu düşündü, soruya cevap vermemesi için bir sebep yoktu.

"Okuldan atıldım çünkü herkes eşcinsel olduğumu öğrendi."

O an Jaehyun ne yapacağını, ne söyleyeceğini hatta ne düşüneceğini bilemedi. Tek farkında olduğu şey kalbinin hızlanmasıydı.

Taeyong da eşcinselse, belki de Jaehyun'un duygularına karşılık verirdi.

"Jaehyun, sen iyi misin?"

Jaehyun derin bir nefes alarak sertçe öksürdü, ardından başıyla onayladı.

"İyiyim... Çok iyiyim."

traffic lights | jaeyongWhere stories live. Discover now