🚦|36

3.4K 387 42
                                    

[story]

Kahve bardağını şifonyerin üzerine bırakarak telefonunu eline aldı. Kilidi açarak gelen mesajlarda göz gezdirdi önce, hepsi mezuniyet hakkında konuşuyordu.

Şu mezuniyet kutlamalarından daha saçma bir şey varsa o da kutlama öncesi yapılan planlardır, diye geçirdi içinden.

Saate baktı ardından. On iki olmak üzereydi.

Battaniyenin altına girerek konuşmaları okumaya devam etti.

Kesinlikle kırmızı topuklu ayakkabılarımı giyeceğim!

Jungkook da orada olacak mı? Onu görmek için can atıyorum.

Mekanı biz ayarladık kızlar, okulun kutlamasına gerek kalmadı.

"Keşke biraz büyüseniz," diyerek derin bir iç çekti. Onlar çoktan ergenlik çağını geçmiş insanlardı, neden böyle davranıyorlardı ki?

Telefonunun titremesiyle gözlerini bildirim paneline çevirdi.

Lisa: Hey, Jaehyun! Mezuniyete geliyor musun? Bizimkilerin harika planları var.

Kim uğraşır? Evde oturup film izlemeyi tercih ederim.

Mesajı açıp cevapladı.

Jaehyun: Bu yıl dersler beni fazlasıyla yordu. O gece evde vakit geçirmeyi tercih edeceğim sanırım. Size iyi eğlenceler şimdiden.

Esnedi ve konuşmadan çıkarak başka bir aplikasyona girdi. O sırada arkadaşından tekrar bir mesaj geldi.

Lisa: Emin misin? Chaeyoung da geliyor.

Jaehyun sert bir nefes verip parmaklarını klavyede gezdirmeye başladı. Chaeyoung onun sadece arkadaşıydı, imalardan nefret ediyordu.

Jaehyun: Dediğim gibi, evde olacağım. İyi geceler.

Telefonunun ekranını kapattı ve siyah ekranda biraz kendine baktı.

Artık eskisi gibi kötü görünmüyor ve depresif hissetmiyordu. Psikoloğu bırakmanın ve olan birkaç tatsız olayın sonucunda Taeyong ile yakınlaşmanın etkisi çok büyüktü.

Taeyong demişken... O nasıldı?

Jaehyun gün içinde onu görmemişti. Artık kardeşinin yanına gitmiyor oluşu Jaehyun'un biraz eksik hissetmesine sebep olmuştu.

Telefonunun kilidini açıp mesaj kısmına girdi ve Taeyong'la olan konuşmasına tıkladı.

Sadece iki konuşma balonu. Bu o kadar can sıkıcı bir durumdu ki...

Numarayı silmesi gerekiyordu, Taeyong öyle istemişti. Her ne kadar onun arzusuna karşı gelmek istese de numarayı silmeliydi Jaehyun.

Ama nasıl olduğunu sormaktan da zarar gelmezdi ki.

Bir anlık cesaretle parmaklarını klavyede gezdirmeye başladı.

Jaehyun: Taeyong, benim Jaehyun. Numaranı görünce silmem gerektiği aklıma geldi ve öncesinde nasıl olduğunu sormak istedim. Rahatsızlık verdiğim için üzgünüm ama iyi olup olmadığını bilmek istiyorum.

Nazikliği Taeyong'un hoşuna gidiyordu, bunun farkındaydı Jaehyun. Bu yüzden kelimelerini seçerek konuşuyordu.

Bir dakika geçti. Üç dakika, beş dakika, on dakika...

Mesajına cevap gelmedi. Bu yüzden telefonunu şifonyerin üstüne bırakarak başını yastığına yasladı ve gözlerini kapattı. Belki de sabah yanıt alabilirdi.

Uyuduğunu düşündü Jaehyun. Ama aynı dakikalar içinde, ağlayarak eşyalarını valizine yerleştiriyordu Taeyong.

Ve bunu yalnızca Tanrı biliyordu.

traffic lights | jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin