"Jaemin çok sevinecek ama..."
Taeyong boğazındaki düğümü çözmek istercesine derin bir nefes aldı ve gözlerini devirdi.
"Jaehyun benim param yok."
Jaehyun içtenlikle gülümsedi.
"Taeyong, yüzüme bakar mısın?"
Taeyong yavaşça gözlerini Jaehyun'a çevirdi. Jaehyun hafifçe güldü.
"Bu üzülmen gereken bir şey değil. Sana ödetmeye niyetim yok zaten. Sen başka bir şey için üzül."
Taeyong yutkunup kaşlarını kaldırdı.
"Ne için?"
Jaehyun dudaklarını büzerek başını eğdi.
"Beni bu yaptığın şeyle çok üzdün. Ben arkadaş olduğumuzu sanıyordum. Arkadaşlar birbirlerine yardım ederler."
Taeyong başını sallayarak derin bir iç çekti.
"Özür dilerim, bu kavrama yabancıyım," dedi ifadesiz bir şekilde.
Jaehyun gülümsedi ve çikolatadan birkaç tane alarak market arabasının içine attı.
"Alışırsın yakında. Hey, bak ne diyeceğim! Binmek ister misin?"
Jaehyun eliyle market arabasını gösterdi, bununla birlikte Taeyong anlamamış bir ifadeyle gözlerini market arabasıyla Jaehyun arasında gezdirdi.
"Buna biniliyor mu?"
"Nasıl yani? Tabii ki biniliyor, daha önce hiç binmedin mi?"
Taeyong başını olumsuz anlamda salladı ve etrafa bakındı.
"Tuhaf karşılanır, istemiyorum."
Jaehyun da etrafa bakındı, ardından güldü ve rahat bir ifade takındı.
"Millet kimin umrunda? İnsanların düşüncelerine göre yaşayamazsın Taeyong. Onlar her türlü yargılarlar, onlara bunun umrunda olmadığını göster. Neden bunu yapmaktan korkuyorsun?"
Taeyong elini market arabasının kenarına götürdüğünde demirin soğukluğuyla irkildi.
"Ben öyle yetiştirilmedim Jaehyun."
Jaehyun gülümsedi ve başını salladı.
"Hadi ama... Ben de öyle yetiştirilmedim fakat bir yolunu buldum ve kendi kararlarımı vermeye, düşüncelerimi ifade etmeye başladım. Sen de yapabilirsin, sana yardımcı olacağım."
Taeyong kendi rahatlatmak istercesine derin bir nefes aldı ve aniden gelen bir cesaretle market arabasına bindi. Çikolataları bir kenara koyarak rahat edeceği şekilde oturdu ve Jaehyun'a baktı.
O haklıydı ve Taeyong bunu inkar edemezdi.
"Nereye gidiyoruz kaptan?" diye sordu Jaehyun gülerek.
"Hm... Manav reyonu!"
"Hayır, bekle. Öncelikle... Benimle kalacaksan sana birkaç şey almalıyız."
"Gerek yok."
"İtiraz yok."
...
Alışverişi tamamlayarak marketten çıktıklarında yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Bu yüzden ikisi de hızlı adımlarla yürüyor ve poşetleri korumaya çalışıyordu.
Yol boyunca konuşmadılar, apartmana girdiklerinde ise koşar adımlarla merdivenleri çıktılar. Jaehyun evin kapısını açtı ve poşetleri içeri taşıdı, Taeyong da ona yardım etti.
"Üstümüzü değiştirsek iyi olacak. Hasta olacağız," dedi Taeyong montunu askılığa asarken.
"Sen değiştir, senden sonra değiştiririm ben," dedi Jaehyun.
Taeyong bunu onayladı ve gözden kayboldu. Jaehyun ise koltuğun üzerine fırlattığı montunu alıp askılığa astı.
Taeyong onunla kaldığı sürece toplu olması gerekiyordu, kötü bir izlenim bırakmak istemezdi.
Mutfağa geçti ve poşetlerden aldıklarını çıkardı, poşetleri bir kenara kaldırdı.
"Jaehyun, odana geçebilirsin."
Jaehyun gözlerini malzemelerden ayırarak buzdolabının önünde duran Taeyong'a baktı. Siyah, dar bir pantolon ve turuncu bir sweatshirt giymişti.
Onun bu kadar kusursuz olması kabul edilemez, diye geçirdi içinden Jaehyun.
Hafifçe gülümsedi ve bir şey söylemeden odasına koştu. Kapıyı kapatarak etrafa bakındı.
Burası bıraktığı gibi değildi.
Yatak topluydu, şifonyer ve dolabın üstü topluydu, beyzbol sopası ve gitarı odanın en köşe tarafındaydı... Odanın her yeri topluydu ve oldukça düzenliydi. Burası Jaehyun'un odası olamazdı.
Jaehyun hayretle odayı izlemeyi bırakarak dolabını açtı. En azından bunun içi dağınıktı.
Siyah pantolon ve aynı renkte sade bir hoodie çıkardı. Hızla üstünü değiştirerek kıyafetlerini odada bulunan kirli sepetine attı. Nasıl göründüğüne bakmak için ebeveyn banyosuna girdi.
Havlu değişmişti, ayna temizlenmiş ve banyo dolaplarının içi toparlanmıştı.
"Sadece bana değil, evime de iyi geliyorsun Taeyong..." dedi kendi kendine, ardından aynada bir süre yansımasına baktı ve saçlarını tarayarak odadan çıktı.
Mutfaktan gelen güzel kokularla birlikte açlığı aklına geldi tekrar. Jaehyun istemsizce gülümsedi ve oturma odasına girdiğinde duraksadı.
Taeyong mükemmel bir masa hazırlıyordu.
Jaehyun gizlice masaya yaklaştı ve kızarmış ekmeklerden birini almaya yeltendi. O sırada Taeyong arkasına dönüp Jaehyun'a bakma zahmetinde bulunmadan konuştu.
"Ekmeklere dokunma!"
YOU ARE READING
traffic lights | jaeyong
Fanfiction"Yeşil ışık yandığında, arabaların durmasıyla birlikte koşmaya başlardı." ©renvoin
