15-Psikiyatrist

188 29 18
                                    

Alex için verilmesi gereken zor bir karar vardı. Lanetin taşıyıcısı olarak, Tony'e inanıp kendisini ateşe vermesi veya gelecek nesilleri umursamadan yaşamaya devam etmesi gerekiyordu.

Melinda ile bir süredir görüşmüyordu. Kendisine bilinçli bir şekilde yaklaştığını öğrendiğinden bu yana, kadına olan güveni yıkılmıştı. Melinda onun bu ruh halini anladığı için üstelememiş ve görüşmeye çalışmamıştı.

Alex işine gidip geliyor ve kalemi kullanmaya devam ediyordu. Zaman zaman paranoyası artıyordu ama yüzbaşı bir şekilde onu idare ediyordu. Bazı zamanlar yüzbaşının da bu planın içinde yer aldığından şüphelense de, yine paranoyak davrandığını düşünüp susuyordu.

Alex için günler sıkıcı geçmeye başlamıştı, başarıları sıradan karşılanıyordu. Karakolda ki etkisi azalmış, yine eski sönük günlerine dönmüştü. Artık bir hayat arkadaşı da olmadığı için iyice asosyal olmuştu.

Yüzbaşı onu birkaç kez bara davet ettiğinde, yorgun olduğunu bahane edip reddetmişti. Artık ondan da davet gelmiyordu. Tony ile bir kez daha görüşmeyi düşünüyordu ama adamın kendisinden ölmesini istemesini hâlâ atlatamamıştı.

Kalemden kurtulmayı denediğinde, ne yaparsa yapsın kalem her seferinde geri geliyordu. Ya çekmecesinde buluyordu ya da cebinde. Çoğu gece kâbus görüyor ve Francesca'nın lanet edişini duyuyordu.

Sonunda bir psikiyatriste gitmeye karar verdi. Her ne kadar delice gelse de, psikiyatristler hastaları dinleyip anlıyor gibi görünmeyi başarıyorlardı. Alex'in şu anda tek ihtiyacı, kendisini anlayacak birisinin olmasıydı.

Randevu saati geldiğinde, bayan psikiyatristin ofisinin kapısında hazır olarak bekliyordu. İçeri girmesi söylendiğinde biraz tereddüt etti ama sonunda buna ihtiyacı olduğunu kabullenip odaya girdi.

"Hoş geldiniz Bay Martin. Benim adım Ayla Jones."

"Merhaba Doktor Jones."

"Bana Ayla diyebilirsiniz. Annem Türk olduğu için bana Ayla adını vermiş."

Alex hiç merak etmediği bir ayrıntıyı açıkladığı için kadının sözlerine ilgi göstermemişti. Ayla'nın gösterdiği koltuğa oturan Alex, gergin biçimde kıpırdanıyordu.

"Sanıyorum biraz gerginsiniz. Bu ilk terapiniz mi?"

"Hastane de zorunlu terapiye katılmıştım."

"Sebebini öğrenebilir miyim Bay Martin?"

"İntihara teşebbüs ettiğimi zannetmişlerdi."

Kadın ilgiyle not almaya başlayınca, Alex müdahale etmek zorunda hissetti kendisini.

"Fakat intihar değildi. Bu yüzden salıverildim."

"Anlıyorum. Sizi rahatsız eden şeylerle başlamak ister misiniz?

Alex derin bir soluk alıp deri koltuğa yayıldı. Odada göz gezdirip profesyonelce hazırlanmış dekorlara baktı. Diplomalar kadının arkasında dizilmişti. Kadının dize kadar gelen bej rengi bir eteği vardı. Gözlerini kadının bacaklarına diktiğini hisseden Alex, hemen farklı bir yöne baktı.

"Size delice gelecek Ayla Hanım biliyorum."

"Bu sözü söyleyen her hastamdan bir dolar alsaydım, şimdiye kadar zengin olurdum."

Alex bu klasik espriye nezaketen güldü. "Lanetlere inanır mısınız?"

"Hayır, batıl inanç olarak düşünürüm. Fakat bir insanın lanete inanmasına inanırım. Bana lanetlendiğinizi söylerseniz, size inanır ve dinlerim."

"O zaman dikkatle dinleyin lütfen."

Alex sonraki yarım saat boyunca başına gelenleri anlattı ve vermesi gereken karardan bahsetti.

"Kalemi görebilir miyim?"

Kadının kendisine inanması için kalemi göstermekte sakınca görmedi. "Buyurun deneyin lütfen."

Ayla kalemi alarak bir şeyler yazdı ve bekledi. Değişen bir şey yoktu. "Buraya bir yalan yazdım ama değişmedi."

"Sanırım öyle çalışmıyor. Yalanı karşınızdaki kişi söylemeli."

"O zaman bana bir yalan söyleyin Bay Martin."

"Melinda'yı dünyadaki her şeyden çok seviyorum."

Kadın bu cümleyi yazıp bekledi. Yazının hâlâ değişmediğini görünce Alex'e kâğıdı uzatıp, "şanslı kadınmış" dedi.

Alex kâğıda bakarak yazının neden değişmediğini düşündü.

-DEVAM EDECEK-

Yayımlanma Tarihi: 07.06.2016

Gerçekleri Yazan Kalem (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin