25.BÖLÜM: AŞK İÇİN ÖLMEK

En başından başla
                                    

"Ne?"

"Sakın ola ki bana sahte altının bakkalda ne işi olduğunu sormayın çünkü ben sordum ve sonuç olarak bir kilometre koşmak zorunda kaldım."

Cem'in açıklaması süresince kahkaha atmaya devam ettik. Batu, sahte altını Cem'e uzatınca Cem, altını alıp kutusuna geri koydu, kutuyu da cebine soktu. Biraz neşelensin diye ona birkaç ayda bir illaki toplanıp kısır günü yaptığımızdan ve son kısır gününde Denizlerin evinde toplandığımızdan bahsetmeye başladım. Deniz'in babasının bizi mutfakta hunharca kısır yerken görünce bayıldığını söylediğim anda gülmeye başladı.

"Ama bence var ya..." dedi sakinleyince. "Kısır yemeyin."

Cem'in çapraz karşısına oturan ve önüne kısır tabağını almış olan Irmak, kaşları çatık bir halde "Neden?" diye sorarken Deniz büyük bir iştahla kısırdan yiyordu.

"Kısır yemeyin çünkü kısır yerseniz kısır kalabilirsiniz."

Kendi esprisine kahkahalarla gülmeye başlayınca Batu tarafından kafasına bir şaplak daha yedi. Anında susup önündeki kısır tabağını döndü.

Batu'yla çay servisi yaptıktan sonra ben de oturdum masaya ve heyecanla beklediğimiz anın tadını çıkarmaya baktık. Kısır bol malzemeli olduğu kadar fazlaydı da. Deniz'lerin evindeki kısır günümüzde dört kişiydik ve Batu, on kişiye yetecek kadar kısır yapmıştı, masadan tadı damağımızda kalmış bir şekilde kalkmıştık. Bugün beş kişi olmamızın da etkisiyle on beş kişilik yapmak istemişti.

"Neden servis tabaklarına doldurduk ki?" diye sordum birden. Aklıma gelen yeni fikirle, geniş kısır kabını ortaya koydum. "Yumulun dostlarım!" diyerek onları savaşa çağırıyormuşum gibi bağırdığımda Deniz çatalını bırakıp kaşığını aldı ve büyük kaptaki kısırdan yemeye başladı.

"Dibini görür müyüz sizce?" diye hevesle sordu Cem.

Ağzındakilerle birlikte, "Dibini görmeyen şerefsizdir!" dedi Deniz.

"Sensin lan şerefsiz, düzgün konuş!"

"Batuşum," dedi dudaklarını büzerek. "Kısırlı spaydim benim... Sakinleş bebeğim!"

Ardından kimse konuşmadı ve kıtlıktan çıkmış gibi yemeye devam ettik. Neredeyse yarısı bitmek üzereyken elindeki kaşığı masanın üzerine bırakan Cem, "Kısırlı spaydim ne demek?" diye sordu.

Irmak dişlerini göstererek güldü. "Deniz'le Batu'nun arasındaki bir şey, biz de bilmiyoruz." Onun sonunda Cem'i muhatap alması beni mutlu ederken aslında hem Cem'le hem de Batu'yla yılbaşı partisinden sonra yakınlaşmış olduklarını fark ettim. Devamında aklıma düşen yılbaşı gecesi görüntüleri sağ olsun bütün keyfim kaçtı.

"Sizce yangını kim çıkardı?"

"Bence Tugay Öğretmen," dedi Cem. Yüzünde bizimle dalga geçtiğini belirten herhangi bir ifade aradım fakat bulamadım; aksine gayet ciddi görünüyordu.

"Öyle mi?" diye sordu Batu. "Sence neden Tugay Öğretmen kendi okulunun müzik katını yakmak istemiştir?"

Batu'nun mantıklı düşünerek sorduğu soruya karşılık, Cem çayına iki küp şeker attı ve çay kaşığını eline alırken omuzlarını silkti. "Canı sıkılmış olabilir."

Kapı zili çalınca Batu'nun bugün çok iş yaparak yorulduğunu bildiğim için "Ben bakarım!" diyerek yerimden kalktım. Hızlı adımlarla koridoru aşıp kapıyı açtığımda gördüğüm kişi beni şaşkına uğratmadı desem yalan söylemiş olurdum.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin