Senin Cümlelerin

Start from the beginning
                                    

" Kibum, canım sende gördün birşey yapmasına izin vermedim. Herşeyimle sana aidim. Başından beri bu kadar yakın olmam hataydı ben önceden fark edemedim. " dedi açıklamaya çalışarak kendini.

" Gördüğüm şeyin beni mutlu etmesi mi gerekiyor Minho? Seni öpmesine izin vermedin diye sevinmem mi gerekiyor? " dedi Kibum ifadesizce ve Minho az öncekinden çok daha gergin hissetti kendini.

" Hayır,elbette hayır. Ben sadece üzgün olduğumu söylemeye çalışmıştım bu duruma düştüğümüz için buna sebep olduğum için. Sevgilimin kuzeni olarak kendini tanıttığın için canımın ne kadar yandığını söylemek istemiştim. " dedi Minho giderek azalan bir güvenle.

"Neden öyle söyledin Kibum, ben gerçeği söylemeye hazırdım. "

" Yapma ama Minho. Areum'un bunu sadece kendine saklayacağını mı düşüyorsun? Bu kadar mı güven verdi bu kız sana gerçekten? Yüzüp yüzüp sonuna geldiğimiz okul hayatlarımızı sevgilime göz koyan birinin eline mi bıraksaydım yani. Teşekkür ederim ben almayayım hayatım yeterince zor zaten. " dedi Kibum gözlerini devirerek.

" Yaptığını hayal edemiyorum ama, tehtidin gerçekten ürperticiydi Bum" dedi Minho gülümseyerek ortamı yumuşatmayı umuyordu. Yeniden Kibum'a uzandı hızlıca bir öpücük kondurup yanağına geri çekilecekti ancak Kibum başını çekti.

" Areum'un yanında söylediklerim ona istediğini vermemek içindi ancak bu sana ne kadar kırgın ve kızgın olduğumu değiştirmiyor Minho. Düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var" dedi Kibum ve ardından kapıya yöneldi.

"Neyi düşüneceksin Kibum? Böyle bırakamazsın Kibum lütfen. Gitme! " diye dil döktü Minho ancak Kibum ardına bakmadan hızlıca merdivenlerden inmişti. Peşinden gitmenin hiçbir şeyi olduğundan daha iyi yapmayacağını bildiği için evde kaldı Minho.

Ne ironik diye düşündü Kibum yaşadıklarını düşününce aylar önce Minho'nun evine ilk kez geldiğinde de benzer bir sahne yaşamışlardı Kibum o zaman da görmemesi gereken bir şeyi görmüştü. O gün de ramen pişiyordu ocakta bugün gibi ve Kibum yine çıkıp gitmişti o günde evden.
Düşündükçe kendini tutamadı Kibum sessizce ağlamaya başladı sanki koca dünyada bir tek ona yağmur yağıyormuş gibi yavaşça ıslanıyordu yüzü,yağmur... Yağmur yağmıyordu bugün o güne kıyasla ve koşarak uzaklaşmıyordu Kibum.

Doğruca eve gidip çekmecenin derinliklerinden çıkardığı anahtarları alıp aşağıya yöneldi. Bir an bile tereddüt etmeden tıpkı Minho'yu kurtarmaya gittiği gün gibi motoruna atladı. Bugün de kurtaracaktı Minho'yu belki,kendinden hemde... Vakit kaybetmeden yola koyuldu, nereye gideceğini biliyordu.

Kilometre hızını artırırken kulaklarında uğuldayan rüzgarın sesi tuhaf bir şekilde Kibum'u kendine getiriyordu. İyi hissettirmiyordu belki ama yaşadığını hissettiriyordu işte. Onlarca sahne geçiyordu aklından hatırlamaya dahi kıyamadığı sahneler. Belki de Tanrı değildi ona kötü davranan Kibum her seferinde zor olanı seçiyordu. Seoul'den çıktığını gösteren tabelayı görünce tuhaf bir huzur kapladı içini belki sorunlarından kaçtığından belki de eve dönüyor olmaktan kaynaklanan bir huzurdu bu.

Hava çoktan kararmıştı Kibum Daegu'daki evine vardığında kapıyı açıp içeri girdi ancak senelerdir kullanılmayan evde elektirik yoktu. El yordamı ile oturma odasına geçip yere uzandı karanlıkta tavana sabitlenmişti gözleri ancak birşey göremiyordu. Öyle birşey düşünmeden yatıyordu parke zeminde sabaha kadar da öyle kalacaktı.

Gün ışıyıp etraf aydınlandığı zaman dün öğleden beri birşey yemediğini ısrarla hatırlattı midesi uyuşmuş bedenini kaldırıp mahallede bir markete uğradı hazır yiyeceklerden alıp geri döndü. En son geldiklerinden beri eline geçen paralar ile ufak şeyler yaptırıyordu Kibum mesela ev temizdi yıllanmış toz kokusu yoktu ancak eşyaların içine sinen tozdan da kurtulmak gerekiyordu onu da zamanla yapacaktı.

Kamera LensiWhere stories live. Discover now