9. Bölüm

550 23 13
                                    

*Güneş*

Şu anda yaşadığım şeyin güzelliğine kapılırken bir anda kızlar geldi aklıma. Nihal'le buluşacağım demiştim ve şu anda benim bile az çok tanıdığım bir adamla nefesimlerimiz birbirine karışıyordu. Bir anda toparlanıp kendimi geri çektim. Yüzüme baktı, gözlerimi gözlerinden kaçırdım. "Ben.. Benim gitmem lazım." deyip ayağa kalktım ve arkamı dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladım. Peşimden gelmemişti. İyi ki gelmemişti. Neden böyle olmuştu peki? Daha önce yaşadıklarım mı bu kadar korkutuyordu beni? Tekrar aynı hatayı yaparım diye mi düşünüyordum? Kızlar ne tepki verirlerdi peki? Karşıda çıkabilirlerdi. Ya istemezlerse bu yaşadığım şeyi? En iyisi ona daha fazla alışmadan uzaklaşmaktı. Bu mutluluğa alışmamam lazımdı. Hani insan güzel şeylere çabuk alışır ama o ona zarar verir ya. 'Senin 3 çocuğun var Güneş bunu sakın unutma. Kendinden önce onları düşüneceksin.' diye kendi kendime konuşurken arabaya bindim ve öylece kalakaldım. Yan koltuktaki çiçekleri izledim öylece. Gözümden akan yaşları umursamadım. Nasıl olsa kimse görmüyordu. Saate baktım daha erkendi. Eve gitmek istemiyordum. Zaten bu çiçeklerle eve de gidemezdim. Önce çöpe atmak istedim, sonra kıyamadım atmaya. Arabayı Nihal'in evine doğru sürdüm. Çok geçmeden gelmiştim, yan koltuktaki çiçek sepetini alıp arabadan indim ve ziline bastım. Kapıyı açınca gülmeye başladı "Oooo best friend'im bana çiçekler mi getirmiiiiş! Ay hiç gerek yoktu eniştemle aranızı yapmak benim için bir vazifeydi." derken yüzümdeki o karanlığa baktı. "Bana mı kızdın yoksa? "Sana kızgın değilim Nihal."
"N'oldu? Yoksa bir şey mi yaptı sana!?" derken beni eve sokmaya çalıştı. Hayır anlamımda kafamı sallarken daha fazla kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. "Ne yapıcam ben?"
Üzerimdeki ceketi çıkarmaya çalışırken "Anlat bana, niye ağlıyorsun?" diye sordu. Elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken her şeyi anlattım. Hatta bazen ıslak yanaklarımla anlattıklarıma bende gülüyordum. Bunların üstüne neden çekip gittiğimi sorunca düşüncelerimide anlattım.
"Güneş farkında mısın bilmiyorum ama yaşadığın şeyler çok güzel. Hayatında bir kerede kızlarını, geçmişini düşünmeden sadece ileriye baksan? Bak kızlar da bir gün evden uçup gidecekler, tamam ben her zaman senin yanında olabilicem ama biyere kadar. Yanında bir hayat arkadaşın olsa ya?"
"Ya benim korktuğum tek şey kızlar. Hele Nazlı. Karşı çıkarsa napıcam? Bir yanda Haluk bir yanda kızlarım. Gözlerimi kırpmadan kızlarımı seçeceğim ama bu şekilde de mutlu olmayacağım. Peki ya Haluk ne yapar? Onu bırakıp gidersem ona haksızlık olmayacak mı?" Gözlerimden yaşlar tekrar akmaya başladı, bu sefer engel olmaya çalışmadım durdurmak için. Sonra kolumda Nihal'in elini hissedince yüzüne baktım.
"Gerçekten sana inanamıyorum ben. Bu kadar şeyi adamla burun burunayken mi düşündün?" deyince ister istemez gülmeye başladık.
"Bak Güneşciğim beni iyi dinle. Hayatında bir kez olsun kızlarını düşünmeden mutlu olmaya çalış lütfen. Ayrıca kızlardan neden korkuyorsun ki sen? Zaten sen mutluysan onlarda senin mutluluğunu destekleyecekler, koskoca kızlar sonuçta." Başımla onaylarken Nihal bacağıma vurmaya başlayınca "Niye vuruyorsun ya!" diye çıkıştım. "Kızım adamı resmen Bihter'le Behlül'ü basan Adnan Bey gibi bırakmışsın orda gariban bi şekilde, yazık günah yemin ediyorum. Adam korkup peşindende gelememiş. Valla insanı komalık edersin sen ara adamı özür dile!"
Hemen ayağa kalkıp "Yok, yok olmaz arayamam ben." deyince "İyi o zaman papatyalarınla birlikte yaşlan dur orda." deyince tekrar yanına oturdum "Ya ne dicem adama Nihal yeterince ayıp oldu zaten." Başıyla onaylarken "Bunu anlaman çok hoş." deyip koltuğun üzerindeki telefonu bana uzattı. Arasam mı aramasam mı diye düşünürken ayağa kalktım. "Şu an cesaretim yok gerçekten, sonra ararım, gideyim ben." deyince o da ayağa kalktı ve bana sarıldı "Her zaman yanındayım, unutma."
"Biliyorum." dedim ve öpüp arabaya bindim.

+N'oldu iç ses sesin soluğun çıkmıyor?
-Valla Güneşciğim ağzım açık seni izliyorum.

*Haluk*

Papatya MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin