96. Bölüm

2.9K 197 19
                                    

Canlarım... Bu ara o kadar yoğun bir temponun içindeyim ki. Çalışıyor olmakla iş bitmiyor, hala ders çalışmaya devam :) Öyle olunca hiç bir şeye zaman ayıramıyordum amavelakin sonunda bölümü hazır ettim, düzeltmelerini yaptım ve karşınız da...

Keyifli okumalarr, yorumlarınızı bekliyorum:))


_ Evet...
Sıcacık, heyecanlı ve istekli çıkıyor sesi... Ona bakmama kararımı uygulayamıyorum, gözlerim yanımda oturan o aşkla yanan elalarını buluyor. Yine içim gidiyor. Güzel gülümsemesine eşlik etmek için dudaklarım kendiliğinden kıvrılırken hep bana böyle bakmasını istiyorum! Böyle tutku dolu, beni kollarının arasına almak ister gibi... Gözlerini ayırmak istemiyor benden. Ben de öyle olunca, yakalanınca tatlı bakışlarından ayrılamıyorum. Hayatımda kendimi hiç bu kadar özel, bu kadar şanslı ve bu kadar bulutların üzerinde hissetmemiştim.
__ O zaman ben de bana verilen yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum. Karınızı öpebilirsiniz...
Tanrım, alkışlar arasında ayağa kalktığımda resmen bacaklarım titriyor. Toprak'ın bana yönelişi karşısında kalp atışlarım teklerken yavaşça kapatıyorum gözlerimi. Dudakları çok hafif... Ancak değercesine dokunuyor dudaklarıma. O küçücük saniye de bile eriyorum. Bir an önce bu gecenin sonuna ulaşmak ve onun o sıcacık, güvenli kollarında olmak istiyorum. Onu özledim, hem de çok özledim! İyice artan alkışlarla beraber kendime gelirken nasıl oluyorsa nikâh memurunun bana uzattığı evlilik cüzdanını fark ediyorum. Sanırım biraz geç fark ettim! Gülüşmeler eşliğinde yüzüme yayılan sıcaklıkla beraber uzanarak alıyorum evlilik cüzdanımızı. Neyse ki Toprak sahiplenircesine koluyla sarıyor belimi... Bu gün neredeyse hiç konuşmadık. Buna gerek yok, bakışlarımızla, gülüşlerimizle her şeyi kelimelerden çok daha açık bir şekilde anlatabiliyoruz birbirimize. Şimdi de anlıyor beni. Öylesine duygusal bir yoğunluk içindeyim ki o yönlendirmese merdivenlere doğru gidebileceğimi bile sanmıyorum. Bir an onun saçlarıma yanağını yasladığını hisseder gibi oluyorum. Neden buradayız ki, keşke hemen elimi tutup beni buradan kaçırsa!
__ Kızım, canım benim!
Annemin gözyaşları sonunda biraz kendime getiriyor beni. Toprak'ın beni bırakmak zorunda olmasından hiç hoşlanmasam da sarılıyorum anneme...
__ Bütün mutluluklar sizin olur inşallah! Her şeyin en güzelini hak ediyorsun.
__ Ağlama anne...
__ Evet, teyzecim, en güzel günün de üzmeyin Öykü'yü.
Burcu'nun sesi üzerine annem hemen ayrılıyor benden, bir yandan da telaşla siliyor gözyaşlarını. Bense yüzümde gülümseme Burcu'ya sarılıyorum içtenlikle... Bir taraftan da Toprak'ın kardeşini kızdırmak için onun saçlarını dağıtma çalışmalarına rahat bir nefes alarak gülümsüyorum. Nihayet, barışmışlar! O kadar saçmaydı ki zaten... Biliyordum, sonunda kardeşini özgür bırakacağından ve ona böyle bir baskı uygulayamayacağından emindim.
__ Ne kadar güzel göründüğünüzü bir bilseniz... Yaa, ben de âşık olmak istiyorum!
Gülümsemem Burcu'nun çocuksu sesiyle genişlerken Burcu kollarımın arasından çıkıp dudaklarını büzüyor.
__ Çok güzelsin... Bakışları neden senden ayrılamıyor, şaşırmıyorum.
__ Tüm kalbimle diliyorum canım. Kıymetini bilebilecek birine aşık ol ve çoook mutlu ol!
__ Bunu söylemesi gereken bendim!
Birbirimize gülerken Yasemin geliyor yanıma ve hızla sımsıkı sarılıyor boynuma. Bu kızı çok seviyorum!
__ Toprak'ın dayanamayacağını söylemiştim değil mi?
__ Son silahımı kullandım, diyor Yasemin kulağıma doğru fısıldayarak...
Yani gözyaşlarımı!
Öyle sevimli ki gülüyoruz yeniden ama sonra... Gözlerim Toprak'ı buluyor. Murat'la merdivenlere gitmişler, karşılıklı durmuş konuşuyorlar, Toprak'ın yüzünde ciddi bir ifade... Midem de bir kasılma hissediyorum. Yasemin'den izin isteyip onların yanına doğru gitmeye başlarken nefesimi tutuyorum kendiliğinden. Beni fark etmiyorlar... Bundan memnunum!
__ Yani şu an da iki ihtimal üzerinde duruyorum. Diğerlerinin Hakan'ı öldürmediği kesinleşti.
__ Mahkemeye bir hafta kaldı hatırlıyorsun değil mi Murat? Bu konunun daha çok uzamasını istemiyorum.
Murat elini Toprak'ın omzuna bırakırken başını sallıyor yavaşça.
__ İşte bunun için sana davadan sonra evlen demiştim. En azından için rahat bir şekilde evlenirdin!
Kendimi öyle kötü hissediyorum ki... Çünkü haklı Murat! Ne kadar bu günü bozmak istemesekte... Ya bir hafta sonra o binadan ellerim kelepçeli bir şekilde çıkarsam? Toprak'ın hayatını mahvetmiş olabilirim onunla evlenerek!
__ Öykü...
Tam onlara arkamı dönmüşken Toprak'ın endişeli ses ulaşıyor bana. Derin bir nefes alarak yüzüme kondurmaya çalıştığım gülümsemeyle onlara bakıyorum.
__ Özel konuşmak istediğinizi düşünmüştüm.
Murat yerinde huzursuz şöyle bir kıpırdanırken Toprak elini uzatıyor bana sıcacık bakışlarla...
__ Bu gün senden özel hiç bir şey konuşulmayacak aşkım... Gel...
Bu öyle bir çağrı ki adımlarım kendiliğinden gidiyor ona, şimdi onun içten tatlılığı bana değişik bir vicdan azabı yaşatıyor! Eli elimi yumuşacık bir tavırla, sevgiyle kavrıyor.
__ Seni tebrik edemedim Öykü. Ömür boyu mutluluklar...
Murat'a bir şey söylemek gelmiyor içimden, sadece başımı sallayarak teşekkür ediyorum ona ve hemen ardından neyse ki yanımıza Burcu ve Yasemin geliyor.
__ Eee hadi! Eğlenmeye gitmiyor muyuz, bence zaman kaybetmeyelim!
Toprak'ın eli beni biraz daha kendine doğru çekerken hemen bu planı desteklercesine gülümsüyor.
__ Harika... Hadi siz içeridekileri toplayın. Biz de önden gidelim...
Ses tonunda öyle bir şey var ki bu "önden gidelim" sözlerinin anlamı çok başka sanki! Yoksa içimden geçen şey bu olduğu için mi böyle hissediyorum? Bilmiyorum ama onların yanından hemen ayrılıp Toprak'ın arabasına biniyoruz. Gelinliğin eteğini düzeltip zorla arkamdan kapıyı çekerken zaferle gülümsüyorum bir an ve aynı an da yine o güzel elalarıyla göz göze geliyorum. Aklımda istediğim kadar kara bulutlar olsun fark etmez! Mutlu olmamak, aşkı kalbimin taa derinlerinde hissetmemek elimde değil!
Dayanamıyorum bu sefer... İkimiz de aynı an da uzanıyoruz birbirimize! Tanrım, dudakları ateş gibi! Dudaklarıma değer değmez öyle bir yakıyor ki beni... Dudaklarını aynı tutkuyla, doymak istercesine öperken parmaklarım yavaşça o çok sevdiğim saçlarının arasından geçiyor. Neredeyim, kimim bilmiyorum! Öyle tatlı, öyle yumuşacık ki...
__ Geliyorlar...
Nefes nefese çıkan bu boğuk sese, bu kelimeye anlam vermem biraz zaman alıyor ve Toprak o sırada hemen çalıştırıyor arabasını. Bense hala o tatlı sıcaklığını dudaklarımda hissetmenin etkisindeyim, boşluktayım sanki! Ve o sırada Toprak'ın ufacık, heyecanlı gülümsemesini duyunca ona bakıyorum.
__ Ne oldu?
__ Ellerimi titretiyorsun!
Tanrım, öyle çok seviyorum ki onu! Direksiyonu sıkan elini alarak kalp atışlarımı duyması için göğsüme doğru yaslıyorum. Toprak'ın pırıldayan, ciddi gözleri bir an bana baktıktan sonra başparmağını biraz yukarı kaldırarak tenimi okşuyor. Ürperiyorum.
__ Yumuşacıksın...
Duramıyorum öyle, elini yavaşça alarak kucağıma doğru bırakıyorum ama gözlerim yolda...
__ Eve mi gidiyoruz?
__ Aslında evet ama... Eğer istersen...
__ Hayır, hayır!
Öyle telaşla karşı çıkıyorum ki Toprak'ın gülümsemesi karşısında yüzüme doğru bir sıcaklığın yayıldığını hissediyorum.
__ Yani... Ev de, baş başa seninle dans etmeyi tercih ederim. O zaman Yasemin'i arayalım.
Telefonumu çıkarıyorum hemen ama Toprak hemen engel oluyor bana.
__ Ararsan bırakmaz o... En güzeli mesaj at ve telefonlarımızı kapatalım!
Bu fikir çok hoşuma gidiyor ve Yasemin'e yanlarında biz varmışız gibi eğlenmelerini istediğimizi yazdıktan sonra yüzümde gülümseme telefonumu iptal ediyorum. Olan oldu artık... Bir hafta sonrasını düşünüp kendime işkence yapmayacağım. Hem eminim... Toprak'la beraber geçireceğiz bu bir hafta çok hızlı bir şekilde geçecek ve ben her saniyesinin tadını çıkarmak istiyorum!

Ellerimiz ayrılmıyor birbirinden... Bahçeden geçip anahtarla kapıyı açarken, bana önden yol verip arkasından kapıyı kapatırken. Hiç bırakmasın istiyorum! Eğer ki sonunda ayrılacaksak... Bu bir hafta içime işlemeli, her anını hatırlamalıyım. Bu düşünceyle parmaklarımı geçiriyorum parmaklarının arasından ve beraber salona geçiyoruz. O zaman eğilip saçlarıma yumuşacık bir öpücük bırakıyor ve elini çekiyor benden isteksizce. Ardından şöyle bir çevresine baktıktan sonra gülümsüyor. Ne yapacağını anlıyorum... O bir müzik seçmek için bana arkasını dönünce hemen gelinliğin uzun, bol eteğine bakıyorum. Yüzümde gülümseme dışarıdan kesinlikle belli olmayan gizli çıtçıtlarını açarak eteği çıkarıyorum üzerimden.
Bol ve şaşalı eteğin altındaki dar, mini beyaz eteği hemen üzerimde düzeltirken hiç bir şey yapmamış uysal bir kız gibi ellerimi arkamda birleştirip onun bana bakmasını bekliyorum. Ve bakıyor... Bir daha bakıyor! Yüzünde hayran bir gülümseme elini bir an saçlarına götürüyor.
__ Bir şey mi oldu canım?
Ben gayet masumum ama o değil... Bana doğru bir adım atarken gözleri bacaklarımda büyük bir arzuyla dolaşıyor.
__ Dans etmek istemiyor muydun sevgilim?
Yavaşça arkaya doğru bir adım atarken gülümsüyorum nazlı bir şekilde.
__ Evet istiyorum... Tanrım, aklımı başımdan alıyorsun!
Bunu öyle bir iç çekerek söylüyor ki... İçimden bir şeyler kopuyor.
__ Toprak...
Ondan kaçmaya çalışmaktan vazgeçerken Toprak belki de daha önce hiç bakmadığı kadar aşkla bakıyor bana ve hafifçe titrediğini hissettiğim parmaklarıyla yavaşça yanağıma dokunuyor. Ama orada durmuyor... Yavaşça çıplak boynuma doğru aşağı iniyor. Öyle bir elektrik geçiyor ki ondan bana, gözlerim bir anlığına kapanıyor.
__ Çok ama çok seviyorum seni!
Elleri yavaşça omuzlarımı sararken burnunu bir an burnuma sürtüyor, nefesi nefesimde... Her an ölebilirim!
__ Her zaman sev beni, diye fısıldıyor hafifçe...
Beni bırakamayacak, arkanı dönemeyecek kadar çok sev. Benim gibi...
Terlemiş ellerimle o güzel yüzünü avuçlarımın arasına alırken yüreğimden gelen bir yeminle kabul ediyorum sözlerini!
__ Bırakmayacağım... Hiç bir zaman... Ne olursa olsun...
__ Aşkım...
Dudaklarımda boğuluyor yavaşça sesi! Yavaşça, tadını çıkararak öpmek için artık çok geç... Öpüşlerimiz de doymak bilmeyen, aşka aç, sıcacık bir şeyler var... Belki de korkuyu, endişeyi de içeriyor! Ne kadar içimize gömmeye çalışırsak çalışalım isteğimiz dışında oluşabilecek ayrılma ihtimalimiz mi bizi bu kadar sahiplenici yapıyor bilmiyorum. Sadece onun yumuşacık bir vahşilikte öpen dudaklarının arasında kaybolmayı, onunla bir olmayı düşlüyorum! Ellerimiz giderek daha fazla hareketlenirken parmaklarının gelinliğin arkasında ki fermuara ulaştığını hissediyorum. Heyecandan kalbim deli gibi atarken Toprak'ın dudakları beni nasıl istediğini anlatan fısıltıları eşliğinde yavaşça boynuma doğru iniyor ve aynı an da üzerimde ki gelinlik düşüyor yere!
Eğer ki Toprak belimden tutup beni kendine tamamen yapıştırmasa ben de düşebilirim ama bırakmıyor... Tersine dudaklarıyla yeniden dudaklarımı öpmeye başlarken hafifçe eğiliyor ve alıyor beni kucağına...

Aşkın SeanslarıWhere stories live. Discover now