18. Bölüm

4K 313 17
                                    

18.Bölüm

Akşam Harun'la görüşmeye gittiğimde şaşırıyorum çünkü beni her zamankinden bile daha iyi ve sıcak karşılıyor. Bunu öylesine beklemiyorum ki kendimi zorlayarak şaşkınlığımı ondan saklamaya çalışıyorum. Bir taraftan da bu aklıma hiç yatmıyor... Arkadaşı onu uyarmışken beni araştırıp benim kim olduğumu öğrenmedi mi?
Öğrenmediği kesin... Bu akşam farklı bir durgunluğu da olsa bana sarılıyor, sevgi dolu bakışlarıyla bakıyor yine. Ama hiç dudaklarıma dokunmaya çalışıyor, eh bu da benim işime geliyor. ... Ama diğer taraftan da içten içe bir hayal kırıklılığı yaşıyorum. Onun beni araştırmış olmasını isterdim. Eğer öyle olsaydı ben hazırlamıştım kendimi, onu sıkıştıracak ve ona sorular soracaktım. Evet, bu tehlikeli olurdu şüphesiz.

Ama yine de... Bana oynadığı o muhteşem oyundan olsa gerek onun bana zarar verebileceğini düşünemiyorum. Ve gerçekten onlardan ayrılmak istiyorsa belki de bana yardım etmesini sağlayabilirdim.

İşte bu yüzden içmeye başlıyorum... O kadar sıkıldım ki bu numaralardan.

Üstelik bütün planım da çöpe atılmış durumda. Şimdi Harun'un beni arkadaşlarıyla tanıştırmayacağını biliyorum. Yani aslında "Serap" olmamın hiçbir anlamı yok...

Eğer Duygu toprağın altında olmasaydı... Eğer içime oturmuş o acı olmasaydı çoktan vazgeçip gitmiştim Harun'un yanından. Ama yapamam... Kendime ve ona verdiğim sözü tutacağım ve ne olursa olsun bunun için yanımda ki bu yabancıya ihtiyacım var.

Ama sonra... Yavaş yavaş sarhoş olup gülmeye, kendi çapımda Harun'la eğlenmeye başlarken Harun'un telefonu çalıyor. Ve... Ben arıyorum!

Onun bana telefonunu göstermesi beni gülmekten kırıp geçiriyor ardındansa... Telefonu açınca öğrendiklerim büyük ölçü de şok etkisi yapıyor bana, zor da olsa kavrıyorum. Burcu... Gitmek zorundayım! Telefonu hızla kapattıktan sonra Harun'a geri veriyorum.

__ Benim gitmem lazım!

__ Neden, nereye?

Bana doğru eğilmiş, benden daha beter bir durumda olan Harun'a bakıyorum.

__ Şey... Bir arkadaşım aradı, kötü durumdaymış... Bana ihtiyacı var.

Bilerek Harun'a bakmadan hemen çantamı da alarak ayağa kalkıyorum. Bir an başım döner gibi oluyor... Gözlerimi kapatıp sonra tekrar açıyorum.

__ Serap! Dur, seni bırakayım...
__ Yok, diyorum hemen kendimi toparlayarak.
Sen eğlen... Ararım ben seni.

Taksiden inip iskeleye doğru yürürken esen serin rüzgâr biraz kendime getiriyor sanki beni. Burcu şimdi nasıl, ne durumda? Benim ismimi verdiğine göre çok sıkıştırmış olmalılar. Buraya gelmiş olmak da çok saçma... Burcu şimdi beni bekliyor belki de, kim bilir nasıl korkmuştur.

Hiç etrafıma bakmadan hızla atıyorum adımlarımı bunları düşünürken. Ama sonra... Tanıdık, güven veren o yumuşacık ses tonu çağırıyor beni.

__ Öykü...

Hemen bana yaklaşan sese doğru sağa dönüp kalıyorum olduğum yer de. Birkaç gün görmeyeceğimi düşündüğüm Toprak ceketini çıkararak geliyor yanıma... Ama ben yüzünden başka hiçbir yere bakamıyorum. İçimde ki bu yakıcı histe ne? Neden ağlamak istiyorum ki? Kolay kolay ağlamam ben... Ağlamayacağım da zaten!

__ Hava biraz serin...

Omuzlarıma yerleştirilen ceketle bir an irkilerek gözlerimi ondan çekiyorum.

Aşkın SeanslarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin