46. Bölüm

2.7K 237 14
                                    

Evet, bölümümüzü de kaptım geldim:))

Umarım beğenirsiniz canlarım, yorumlarınızı merakla bekliyorum. Keyifli okumalar:))


46.Bölüm

İlk kez hastalarımın bana anlattıklarına tam olarak veremedim kendimi... Arada kaçırdım bazı kelimeleri, hatta cümleleri! Belli etmedim bunu onlara ama zorlandım hem de çok zorlandım! Bir an önce havanın kararmasını sabırsızca beklerken, gözlerim sürekli saate giderken oldukça iyi bir şekilde idare ettim yine de...

Ve şimdi aynı şemsiyenin altında onun hırçınlığı şimdilik bir kenara bırakmış gibi görünen o güzel mavi gözlerine bakıyorum.

İşte bunu hayal ediyorum uzun zamandır... Kendine engel olmaya çalışmadan, gözlerinin önüne duvarlarını almadan bana baktığını, içten bir şekilde bana gülümsediğini.

Kaç kişi aşık olduğu kız tarafından da sevildiğini bilmesine rağmen benim gibi diken üzerinde olabilir?

Bilmiyorum... Ama daha o arabasından çıkarken içimi derin bir sıcaklık kapladı, huzursuzluk eriyip gitti kendiliğinden.

Çünkü heyecanı, içten gülümseyişiyle gözlerini benden alamaması... Hatta o her daim söyleyecek şeyleri alan Öykü'nün karşımda bir an susup kalması bana bu akşamın hayal ettiğimden de güzel olacağını söylüyor.

Ondan aldığım o güzel elektrikle gülümseyerek yavaşça uzanıyorum ona. Aslında tek istediğim onu yine dudaklarından öpmek... Küçücük olsa bile dokunmak, karşılığını alabilmek! Ama çok hızlı olmak ve onu korkutmak istemiyorum.

Tabii yine de küçük bir öpücük almayı başaramıyorum. Dudaklarımı değdirdiğim teni tanımlayamadığım bir şekilde öyle kendine çekiyor ki beni, bırakamıyorum.

Sonunda Öykü kendini geri çekmek zorunda kalıyor.

Bu sefer sonu tokat olmuyor ya da endişeyle dolmuş gözlerle karşılaşmak...

Tersine gülümsüyor bana! O çekingen ama sevimli halleri çok hoşuma gidiyor.

Ne yapmaya çalıştığını biliyorum, izin veriyorum içinde ki heyecanı atmasına... Buna benim de ihtiyacım var. Ama yine de dayanamıyorum sonra!

__ Aslında bu şemsiyenin başka amaçları da var.

__ Neymiş o?

__ Benden uzak durmak istesen bile... Dışarıda bu şemsiyenin altında olmak zorundasın ve ben de öyle!

Doğrusu bu söylediğim tamamen yalan da sayılmaz. Ve Öykü... Başını sallayarak o tatlı gülümsemelerinden birini daha veriyor bana. Onu tanıdığımdan beri toplasam bu kadar çok gülümsediğini görmemiştim. Ben de gülümsüyorum... Ama sonra Öykü birazcık daha yaklaşıyor bana.

__ Madem öyle... Biz de şemsiyenin nimetlerinden yararlanırız.

Anlayamıyorum tam olarak ne demek istediğini! Sadece bir an kalbim sıkışır gibi oluyor... Ve sonra Öykü beni şaşırtarak koluma giriyor umursamaz, sevimli bir tavırla!

__ Sadece küçük bir yürüyüş yapmaktan bahsediyordum, heyecanlanma!

Nefesimi bir an zorlanarak verirken Öykü'nün beni yakalayan yandan bakışı karşısında gülümsüyorum dayanamayarak. Gerçekten o sözlerinden ne ummuştum ben?

__ Ama şimdi sen açsındır, diyor Öykü benimle beraber yürümeye başlarken.

O yüzden... Boş ver arkamızda ki şu ciddi restoranı! Seni öyle bir yere götüreceğim ki parmaklarını yiyeceksin. İstanbul'da ki en güzel yer orası, iddia ediyorum!

Aşkın SeanslarıWhere stories live. Discover now