35. BÖLÜM "Kaynanayı Ne Yapmalı?" (1. Kısım)

45.3K 3.3K 419
                                    

Çok tatlısınız, iyi ki varsınız. ♥ İyi ki hayal dünyamda bana eşlik ediyorsunuz. ♥ ♥ ♥ (Çok içimden geldi ne yapayım?)

İyi okumalar, Orta Şekerli'nin bol şekerli okuyucuları! ♥

Pazar gününü ayrı geçireceğimiz konusunda isteksiz bir anlaşmaya varmıştık.

Son zamanlarda annemi ve Süt'ü fazlasıyla ihmal ettiğimin farkında olduğum için tatil günümü onlara ayırmaya karar vermiştim. Geç saatlere kadar uyuyacak, kalkınca da annemle ve sevgili köpeğim Süt'le vakit geçirerek onların gönlünü alacaktım. Erdem bu konuda epey mızmızlandı. Bütün günü yanımda geçirmeyi istediğini söylüyordu. İşin aslı ben de ondan farklı değildim ama isteksiz de olsa sadece bir günlüğüne birbirimizi görmeyeceğimizi söyledim. Telefonla da konuşurduk. Dinlenmesi gerekiyordu onun da.

En sonunda razı gelmişti.

Ama Pazar günü olduğunda planlarımı aksine, bütün hafta erken saatlerde güne başlamaya alışan bedenim erkenden ayaklanmıştı. Annemle güzel bir kahvaltı yaptık ama annem aldığı son siparişin acilen yetişmesi gerektiğini söyleyerek terziye gitti. Ben ve Süt bir süre vakit geçirdik ama Süt çok geçmeden kendi halinde takılmaya başladı. Son zamanlarda bana eskisi gibi yakın değildi dostum. Onu ihmal edişimi depresyonla değil, benden uzaklaşmakla cezalandırıyordu.

Sıkılıp Erdem'i özlemem pek de zaman almamıştı. Onu aramak istedim ama zaten evde boş boş oturuyordum. Evine gidip sürpriz yapabilirdim. Bu fikir epey aklıma yatmıştı. Hemen üstümü değiştirip biraz makyaj da yaptıktan sonra canım bisikletime atladığım gibi Erdem'in sokağında aldım soluğu. Apartmanın girişinde bir süre bekledim birilerinin kapıyı açması için, sonra da içeri sızıverdim. Sürprizse tam sürpriz olacaktı.

Dairenin kapısını çalıp gülümsememi engelleyemezken beni görünce nasıl bir ifade takınacağını düşünerek heyecanlanıyordum.

Ama kapı açıldığında bütün duygularım yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Kapıyı açan Erdem değil, ellili yaşlarda bir kadındı. Benim boylarımda, hafifçe tombuldu, çiçekli eteği, gri bluzu ve gelişi güzel bağladığı eşarbıyla tatlı bir portre oluşturuyordu. Kahverengi gözleri beni süzerken ışıl ışıldı.

"Kime baktıydın?" dedi ben şaşkınlığımı üzerimden atamazken. Yanlış daireye mi gelmiştim?

"E-erdem'e bakmıştım da ben..."

"Kimsin sen?" Kadın polis edasıyla, temkinli bir tavırla sormuştu bu soruyu.

"Narin..." diyebildim. Ama kadının kalkan kaşlarıyla beni tanıdığı hissine kapılmıştım. Kadın bir şey diyemeden arkadan Erdem'in sesi geldiğinde içinde bulunduğum durum açıklığa kavuşmuştu.

"Anne! Kim gelmiş?" derken kapıya gelmişti bile. Beni gördüğünde ise iri iri açtığı gözleri beklemediğini gösterir nitelikteydi.

"Dilinden düşüremediğin Narin gelmiş..." Kadının sesinde yüzlerce ima vardı ve ben oracıkta eriyip gitmek istiyordum. Erdem'in annesiydi! Ben onun annesinin böyle tonton, ufak tefek bir kadın olabileceğini aklımın ucundan dahi geçirmemiştim. Erdem'in genlerini ondan almadığı kesindi. Uzaktan yakından ilişkileri yoktu. "Eh, içeri geç madem..." deyip usulca gittiğinde ben şaşkınlığımı da toplayıp içeri süzüldüm. O odaya girerken de Erdem'le göz göze geldik.

"Seni beklemiyordum..." dedi gülümsemesi yüzüne yerleşirken.

"Ben... Sürpriz yapmak istemiştim ama asıl sürpriz bana oldu..."

"Dün gece geldi, o da bana sürpriz yapmış." Başımı salladım sadece. "Adı Cennet."

"Ben... Beni biliyor... Bizi biliyor mu?"

ORTA ŞEKERLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin